Vücutlarımız Nasil Çalisir ? Tesadüf Degil 17

Editor Notu; Profesor Glickin insan vücudunun ne kadar görkemli bir mühendisliğe, yazılım bilgisine ve tekniğe sahip oldugunu gösteren bilim yazıları serisini çevirmeye devam ediyoruz. Profesör Glick bu yazıda Vücudumuzdaki suyun nasıl sistemde kaldigini, bu sistemlerin bu suyu kullanırken nelere dikkat ettiklerini ve kullandıkları sistemleri goreceksiniz, herhangi bir mantıklı canlı sadece vücudun suyu kullanırken dikkat etmesi gereken bilgi oranını ve bu oranlar ayarlanirken yaraticinin sistemlerimizin icine zerk ettigi nano sensörler ve diğer minicik moleküler sistemlerin varlıklarınin tek başına insanin yaraticisina hayranlık duymasını gerektiren seyler olacagini rahatlıkla görebilecektir. Peki siz bugüne kadar içtiğiniz suyun vücudunuzda nasıl işlendiği hakkında hiç dusundunuz mu ? Siz hali sahada Mac oynarken hücreleriniz vücudunuzun içerisinde oldukça kritik su yönetim aşamaları geçirmektedir. Tabi bu noktada hücrelerimizin akledemeyen, zekaya sahip olmayan ve öğrenebilme gibi yetenekleri olmayan oldukça kucuk yapılar oldugunu tekrar tekrar zikretmeme müsaade edin.

 

Evrendeki canlılar ve canlı yapı birimleri içerisinde insan zihninin benzeri bulunmamaktadır. Yani bir seyleri öğrenebilme ve ogretebilme yeteneği sadece insan zihni icindir. Insan hücrelerinin bu noktada hayvan hücrelerinden farki yoktur. Peki bu sitede düzenli olarak paylastigimiz ve yogun ölçekli bilgi gerektiren bu sistemler nasıl varolmustur ? Hiç dusundunuz mu bunun hakkında ? ama bakin salt Allah yarattı deyip gecmek asla bunun hakkında düşünmek degildir. Sitemizde daha önce yazdigimiz bazı yazılarda görebileceğiniz uzere Allaha inanmak zaten içgüdülerimizde mevcut, yani otomatik yanıtlar hiçbir anlama gelmemektedir. Insan sahip olduğu seylerin uzerine kafa yorup hiç düşünmemiz mi ? Size posta ile birileri 10 TL gönderse bu niye gelmiş? Gönderen ne amaçladı, nedir bu is Allah Allah diye kafa yorarsınız peki size gözlerinizi, gönüllerinizi, ellerinizi ve vücudunuzda ki diğer organları bahseden Yüce Allah hakkında neden hiç düşünmezsiniz ?

 

Herhangi bir lezzetli yemek yediğinizde sizin üstüne dusen sadece lezzeti ve doyma hissini yasamaktir. Peki bu lokmalar yutulduktan sonra gönderilmesi gereken doğru yere borulari kim döşemiştir ? gittiği yerde bu lokmaların parçalanıp vitamin ve minerallerinin vücudun kullanmasını saglayacak oldukça eritici asitler ve diğer bilesenleri tam olması gereken yerde üreten yaratan kimdir ? Mesela siz bunun hakkında hiç kafa yormazsınız bilirsiniz ki midenizde önce bu yemekler parçalanacak, üstelik yine midede bir kasigi bile eritecek düzeyde güçlü asitler var iken mideniz hayatta kalmaya devam eder. Siz yine bu noktada yemeklerin tadını çıkarmaya devam edersiniz. Bu noktadan sonra yediklerinizin ince bagirsaga gönderilmesi ve orada daha büyük ölçekli sindirim islemlerinin gerçekleşmesi ile posalarin kalın bagirsaga yönlendirilmesi ve atılması sureci hakkında hiç endişe duymazasiniz ama neden ? Çünkü takir takir isleyen sistemler bir hastalık olmadıgı surece çalısmaya devam edecektir. Yukari paragrafta 10 TL ornegi vermiştim. Simdi durup bir degerlendirin o 10 TL mi yoksa en basit sindirim islemi mi çok daha büyük ilgiyi haketmektedir ?

 

De ki: ‘Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz?’ Mülk 23

 

Vücutlarımız Nasil Çalisir ? Tesadüf Degil 17

 

Kardiyovasküler Fonksiyonun Anlaşılması: Su Nasıl Kan Dolaşımında Kalır?  

Oksijen (akciğerlerden) ve tuz, glikoz ve diğer besin maddeleri (gastrointestinal sistemden) kana karıştıktan sonra, kardiyovasküler sistemin görevi bunları hücrelere taşımaktır. Ancak bunu yapabilmek için dolaşımdaki yeterli kanın olması gerekmektedir. Bu serinin önceki makalesinde, yeterli kan hacminin yalnızca yeterli suya değil, aynı zamanda hücre içi ve hücre dışı sıvı arasındaki 2/3:1/3 oranına ve interstisyel sıvı ile plazma arasındaki 80:20 oranına bağlı olduğunu gösterdik.

Ayrıca, hücre zarındaki sodyum-potasyum pompalarının, difüzyon ve ozmoz kurallarını takip etmek için 2/3:1/3 oranını korumaya yardımcı olmak için vücuda nasıl kontrol sağladığını gördük. Şimdi ise interstisyel sıvı ile plazma arasındaki 80:20 oranını neyin koruduğunu anlamaya başlamalıyız. Bu sorunu çözmeye başlamak için kardiyovasküler sistemin nasıl çalıştığını ve bazı doğa yasalarının fonksiyonunu nasıl etkilediğini incelemeliyiz.

Kardiyovasküler Sistem ve Sıvı Değişimi

Kardiyovasküler sistem, kalp ve kan damarlarından oluşur ve kanı vücutta dolaştırmaktan sorumludur. Kan, kalbin sol tarafından başlar, arterler aracılığıyla kapillere geçer ve burada dolaşım ile interstisyel sıvı arasında kimyasal değişim gerçekleşir. Interstisyel sıvı, kimyasal maddeleri hücrelerle değiştirerek, hücreler ile dolaşım arasındaki köprü işlevini görür.

Kapillerlerden çıktıktan sonra, kan damarları aracılığıyla, gastrointestinal sistemden su, tuz, glikoz ve diğer besin maddelerini alarak kalbin sağ tarafına doğru yol alır. Kan, sağ taraftan akciğerlere doğru gider, oksijen alır ve karbondioksit bırakır. Ardından sol kalbe döner ve döngü tekrarlanır.

Kan madde içerdiğinden ve dolayısıyla kütlesi olduğundan, eylemsizlik yasasına tabidir; bu, hareketsiz bir nesnenin hareketsiz kalma eğilimidir. Bu da, kanın doğru yere gitmesini sağlamak için bir enerji kaynağına ihtiyacı olduğu anlamına gelir.

 

 

Yukarıdaki fotoda kucucuk nedenlerinizin icine sindirilmiş organlardan ince bagirsagi goruyorsunuz. Bu organin tam olması gereken yere yerleştirilmesi bambaşka bir muhendislik harikası iken birde bu organin özellikleri akıllara getirildiginde insanin kendisinin Yücel Allahin varligi icin en büyük kanıt olduğu ortaya cikacaktir. Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Her şeyin üzerinde Rabbinin şahid olması yetmez mi? Fussilet 53

Hidrostatik Basınç ve Su Filtrasyonu

Kalbin sol tarafı, kanı arterlere pompalamak için enerji kullanır. Bu, kanın damar duvarlarına uyguladığı kuvvet olan hidrostatik basıncı oluşturur. Bunu, bir lastikteki hava basıncı ya da bir boru içinde suyun akarken duvarlara uyguladığı basınç gibi düşünebilirsiniz.

Kan, arterlerden ve arteriollerden geçerken enerji harcar. Kalpten kapillere kadar geçtiğinde, hidrostatik basınç yaklaşık 100 birimden, kapillerde yaklaşık 35 birime düşer. Kan, kapillerleri terk ettiğinde basınç yaklaşık 15 birime iner. Kapiller duvarlarında küçük gözenekler bulunur ve kan bu gözeneklerden geçerken, hidrostatik basınç, suyu kanın içinden interstisyel sıvıya iter. Bu, kaynamış patatesleri bir ezici ile sıkıştırmaya benzer.

Aslında, kan kapillere girmeye devam ettikçe, bu basınç, sadece birkaç dakika içinde toplam plazma hacmi kadar suyu dolaşımdan çıkarabilir. Vücut, bu sıkıştırılmış suyun çoğunu hemen dolaşıma geri almamış olsaydı, insan hayatı mümkün olmazdı.

Osmotik Basınç: Su Retansiyonunun Anahtarı

Hidrostatik basıncın sıvıyı dolaşımdan süzme etkisini engelleyen kuvvet ozmozdur. Plazma, çoğunlukla su (yüzde 90) ve çözünmüş kimyasallar (glikoz ve sodyum gibi) içerir. Ayrıca çeşitli işlevler gören plazma proteinleri de bulunur.

Osmotik etki sağlayan ana plazma proteini albümindir. Osmotik çekiş, suyu, çözeltiden çıkamayan bir çözücünün gücüne dayalı olarak bir zardan geçirmeyi sağlar. Kanın protein içeriği, interstisyel sıvıya göre çok daha yüksektir ve protein kapillar duvarlardan geçemez, bu da ozmoz gücüyle, suyun interstisyel sıvıdan geri dolaşıma hareket etmesine neden olur.

Albüminin sağladığı osmotik basınç ölçülebilir ve kapiller boyunca eşittir. Aslında, normal bir plazma albümin seviyesi, suyu dolaşıma geri çekmek için yaklaşık 25 birimlik bir osmotik çekiş sağlar.

Albüminin Sıvı Dengesi Koruma Rolü

Hatırlayın, kapillerin başında hidrostatik basınç 35 birim, sonunda ise 15 birimdir. Bu, kan kapillere girdiğinde, suyun net akışının +10 birim olduğunu gösterir (35 – 25), yani dolaşımdan interstisyel sıvıya doğru hareket eder. Kan kapillerden çıktığında ise net akış -10 birimdir (15 – 25), yani interstisyel sıvıdan dolaşıma doğru hareket eder.

Böylece albümin, hidrostatik basınç tarafından kapillerlerden sıkıştırılan suyun çoğunu dolaşıma geri getirmeye yardımcı olur. Tabii ki, suyun kapillerlerden süzülmesi başka birçok faktöre de bağlıdır. Ancak bu, kan dolaşımını korumak için doğru miktarda albüminin önemini anlamaya yardımcı olur.

Sonuç: Vücudun Tasarımı

Vücut, suyun düzgün şekilde dağılımını sağlamak için iki önemli yeniliğe dayanır: hücre zarlarındaki sodyum-potasyum pompaları ve kanda bulunan albümin. Tıbbi bilim, albümin üretiminin nasıl kontrol edildiğini veya vücudun ne kadar üretmesi gerektiğini tam olarak anlamasa da, bu mekanizmaların yaşam için ne kadar gerekli olduğu açıktır. Evrimsel biyologlar, tüm bunların şansa ve doğa yasalarına bağlı

Bir sonraki yazımızda, vücudun toplam su içeriğini neyin kontrol ettiğini ve vücudun yeterli suya sahip olmasını nasıl sağladığını inceleyeceğiz.

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vücutlarımız Nasil Calisir ? Tesadüf Degil 13

Editörün notu; Varlıkların ve doğanın her bir parçası, kendine özgü bir düzenle var olur. İnsan …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir