Kus Gribi Virüsüne Yonelik Evrim Iddialari

Kus gribini duymayanımız yoktur. Binlerce kanatlı hayvanin itlaf edilmesine ve bol miktarda korku yasamamiza sebep olan Covid benzeri virus. Bu yazı, Kuş Gribi’nin evrimin bir örneği olup olmadığını kısaca değerlendirecek ve yeni genlerin ve biyolojik yapıların kökeni için olası sonuçları değerlendirecektir.

Bağışıklık sistemimiz, virüsler gibi patojenlere karşı sonsuz bir kolluk kuvveti veya belki de daha iyi bir ifadeyle bir kedi fare-oyunu oynamaktadir. Virüsler hücrelerimizin kendini kopyalama merkezlerini ustaca ele geçirip kendi kopyalarını üretmektedirler. Basarili olduklarında zarar görmeye başlamamız sürpriz olmamaktadır.

Vücudumuz, bu virüsleri durdurabilen antikorları üreterek tepki verir. Ancak bağışıklık sistemimiz “bellek” üzerine dayanır: sadece daha önce gördükleri patojenlere benzeyenleri hedefleyebilmektedirler. Eğer vücudumuz yeni veya çok farklı bir şeyle başa çıkmak zorunda kalırsa, bağışıklık sistemimiz virüsü durdurana kadar yeni türde antikorlar üretmeye çalışmak zorundadır. Eğer doğru antikoru zamanında üretemezsek, virüs kazanır.

Kuş Gribi’nin kökeni gerçekten evrimin bir örneğidir. Ancak, birçoğumuz okulda öğrendik ki evrim sadece zaman içinde değişim ortak atadan tureme! anlamına gelebilir. Bilim adamları, bu yeni “Kuş Gribi” grip virüsünün muhtemelen insanlarda daha önce bulunan bir grip virüsü ile kuşlarda bulunan başka bir grip virüsünün genetik materyalini değiştirdiği bir “yeniden düzenleme” ( rekombinasyon)  süreci olarak bilinen bir süreç sonucunda ortaya çıktığını düşünüyorlar.

Bu yeniden düzenleme, aynı hücrede iki virüsün ortak bir enfeksiyonu olduğunda gerçekleşir ve ortaya çıkan virüsler, iki farklı virüsün genlerinin karışımıdır.

 

 

Virüsler oldukça kucuk yapılara sahip canlılar olmalarına ragmen anlarında genetik materyalleri bulunmaktadır. Özellikle virüslerin bölünme sonrası hataları denetleyen bir hücre bölünme mekanizması olmaması nedeniyle gerceklesen her mutasyon olduğu gibi canlının yapısında kalmaktadır. Milyonlarca kez mutasyon geçiren bu canlıların o kadar mutasyona ragmen hala virus olarak kalmalarinin sebebi rastgele mutasyonların evrimlestirici gucu olmaması sebebiyledir.

 

 

Bu süreç, bakterilerde antibiyotik direncini yayma yolu olarak tanımlanan yatay gen transferine benzer ve bu bağlantı harika bir görsel açıklama sunuyor.

Bu nedenle, Kuş Gribi ile bagisiklik sistemimiz arasındaki savaş şüphesiz bir evrim savaşına benzemektedir. Bu noktada Soru şudur , 

bu sözde “evrim” sonucunda genetik bilgide bir net artış olmuş mudur?

 Kuş Gribi, temelde gen değiş tokuşu yapma sürecidir, ancak genlerinin muhtemelen önceden var olan diğer virüslerden geldiği söylenebilir.

Kuş Gribi’nin yeni bir tarafı, akciğerler dışındaki organları enfekte edebilmesi ve vücudumuzun daha büyük bölgelerine zarar verebilmesidir. Bu daha yaygın saldırı bazı ölümlere neden oldu. Kuş Gribi’nin bu proteinleri başka yerlerde etkinleştirebilmesinin nedeni, muhtemelen yeni gen konfigürasyonuyla ilgilidir. Ancak gerçekte tamamen yeni bir şeyle uğraşmıyoruz.

Virüsler, bağışıklık sistemimizin tespitinden kaçınmak için sürekli mutasyona uğrayarak hayatta kalmaktadır. ( Bu mutasyonların tesadüfi mutasyonlar oldugunu söylememiz gereklidir)  Ancak virüsler, belirli bir hızda mutasyona uğrarlar veya kendilerini yok ederler.

Virüslerin mutasyona uğraması surecininde bir istiap haddi bulunmaktadır. Bu sınıra ulaşırlarsa “hata felaketi” yaşarlar. Bu sınıra ulaşmayan virüs popülasyonları bile zararlı mutasyonların kalıcı hale gelmesini yaşayabilir. Aslında bazı bilim adamları, HIV için aşılar yaratmaya çalışarak virüsleri doğrudan hedefleyen bölgelerde mutasyon yapamayacakları yerlerde aşı oluşturmaya çalışıyorlar. Sınırlar, bağışıklık sistemimizin her anlaşmada başa çıkabileceği şeylerden daha geniştir ve genellikle hasta olduğumuzda, virüs bağışıklık sistemimize hemen hedeflenemeyen bir şeye mutasyona uğradığında olur. Ancak, virüslerin evrimi de sınırlıdır. Bazı araştırmacılar buna “mutasyon sınırı” demiştir.

Bu yüzden Kuş Gribi şimdiye kadar başarılı oldu çünkü iki önceden var olan virüs genetik malzeme takas etti ve Kuş Gribi suşlarını yarattı, mevcut konfigürasyonu, bağışıklık sistemimizin zaten hedefleyebileceği mikroplardan yeterince farklı olduğu için birçok insan virüsü durduramıyor.

Ancak bu, sınırlar içinde evrimdir ve genellikle önceden var olan genetik materyali kullanır. Sonuçta, Kuş Gribi’nin mevcut suşları, milyarlarca jenerasyon boyunca her zaman virüs olmuş ve sadece daha fazla virüs olmaktan başka bir şey olmamış virüslerin bir hattından türemiştir, bildiğimiz kadarıyla. Virüsler, zaten var olanı alıp kullanmaktadırlar. 

Bu sonuçların ve cikarimlarin yaratilis acısından ve evrim acısından sonuçları nedir ? 

Sonuclar acikca viruslerdeki degisikliklerin kis gününde değişik renkte ve incelik yada kalınlıkta kazaklar giymemize benzemektedir. Gunun sonunda yeni bilgi yada herhangi bir yeni oluşum yoktur. Aslında zorlarsak virusteki rekombinasyonu yani değişik grip virüslerinin bulunarak yeni bir grip virüsü olusmasinin yeni bir bilgi oldugunu iddia edebilecek kisiler olacaktir. Yeni bir bilgi oluşması halinde dahi anlamlı, makro evrime patika oluşturabilecek bir bilgi olması mefhumu onemlidir ki bu ornekte yakınından bile gecilmemektedir. Acikcasi Boyle bir ornekte yoktur. 

En sik kullanılan tek hücrelilerin olaganustu! evrimsel hayatlari iddialarının perde arkası iste budur. 

Evrimin makro iddiaları bir prensesin kurbağayı olup prense çevirmesinden daha az mucize içermemektedir. 

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Hücre Bir Fabrika Degildir, Ondan Çok Daha Fazlasidir

”Hücre bir makine gibidir”, ”hücre çok gelişmiş bir fabrika gibidir” vb. pek çok benzetmeyi konuyla …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir