Bu dort Ayakli Yilan Bir Kayip Halkami

Unlu paleontolog Gunter Bechly  evrimsel on kabullere dair oldukça sok edici bir baska yazi daha yazmış. Bildiğiniz uzere ulkemizinde icinde bulunduğu dünya uzerindeki neredeyse her ülkede sekulerler sazi eline almış ve sadece istediği parçayı çalmaktadırlar. Bir eleştirinin onların nezdinde hakli yada haksiz olmasının herhangi bir onemi bulunmamaktadır, eğer onların dediklerini onaylamıyorsanız kesinlikle bilim disisinizdir ve haksizsinizdir. Bu on kabullerin ve karşındakinin çenesinin bir sekilde kapatılmasına dayanan bir görüş  icin özellikle temiz tartışma kayitlarini ve teorilerinin aciklayamadigi büyük sikintilari gösterebilmek oldukça önemlidir. Dr. Bechly bu yazıda yılanların kökenine dair evrimsel masalların nasıl çökmüş oldugundan ve evrimsel iddiaların hem kendi icinde hemde bilimsel gercekler ile nasıl çeliştiğini gayet güzel ve yine evrimcilerden alıntılar ve yeni nesil bilgiler ile göstermektedir.

 

Muhtemelen bu bilgilerin cogunu daha once görmemiştiniz, yada okumamistiniz çünkü siz ne zaman bir seylerden şüphe edecek olsanız hemen bir yerlerden bir sekilde aciklama olduğu iddia edilen seyler ortaya çıkacak ve sizde bol miktarda Latince kelime içeren bu açıklamalara bakıp koca koca adamlar bu konuda yalanı söyleyecek diyeceksiniz ve aslında diyordunuz. Ancak yazi boyunca evet o kocaman kocaman adamların hiç utanmadan eldeki çok kucuk verilerin üstüne nasıl teoriler inançlar insan ettigini ve hem gercekler hemde mantık ile çelişen herhangi bir veriyi teorisini destekliyorsa nasıl kullandigini goreceksiniz. Aslında asagida Gunter Bechly nin gosterdigi gercekler sizi FETO bahanesiyle arayan telefon dolandiricilarindan farksız seyler tek fark birinde finansal gücünüz hedef aliniyorken digerinde varoluşa yonelik bilgi düzeyiniz hedef alınıyor. Bana gore varoluşsal bilgilerin manipüle edilmesi çok daha korkunç bir şey çünkü varoluşsal içgüdülerimizin destekleyen yaratilis kanitlarini görmezden gelmek Evrenin Yüce Yaraticisi Allaha teslim olmamızı ya engelliyor yada en iyi ihtimalle zayıf bir teslimiyete onay verir hale gelmemize sebep oluyor.

 

Yazinin özetini kısaca vereyim, Yilanlarin kökeni karanlıktı ve hala karanlıkta kalmaya devam etmektedir. Peki 20-30 seneden bu yana yilanlarin kökenine dair anlatılan hikayeler neyin nesiydi ? Bugun su anda internette Türkçe bir arama yaptiginizda yılanların kökenine dair anlatılan masallarda yılanların 4 ayaklikliliktan bugünkü haline çevrildiği masalını goreceksiniz ancak asagidaki yazıda Garbergoglio ve ekibinin 2019 yılında yaptıgı araştırmada tahmin edilen evrim ara asamasinin aslında bir ara asama olmadıgı ve stabil bir durum olduğu yorumunu goreceksiniz, peki bu bilgilere ragmen size neden yalan soyleniyor ?? Yukarıdaki paragrafta gösterdiğim gibi bunlar hep sahtekarligin ve dolandiriciligin farklı tonlariydi. Yazının orijinali icin buraya tiklayiniz. 

 

 

Bu dort Ayakli Yilan Bir Kayip Halkami

 

Yılanların kökeni, evrimsel biyolojide hararetli bir tartışma konusudur. Onların filogenetik konumu, sucul mu yoksa kazıcı, yer altında yasayan mi (fossorial) atalardan  türedikleri, ve elbette geçiş fosilleri konusunda çeşitli tartışmalar mevcuttur (Caldwell & Lee 1997, Rieppel et al. 2003, Brandley et al. 2008, Apesteguía & Zaher 2006, Lee et al. 2007, Caldwell 2007, 2008, Zaher et al. 2009, 2023, Longrich et al. 2012, Zaher & Scanferla 2012, Palci et al. 2013a, 2013b, Palci 2014, Caldwell et al. 2015, Hsiang et al. 2015, Yi & Norell 2015, Da Silva et al. 2018, Xing et al. 2018, Garbergoglio 2019a, 2019b, 2019c). Bazı bilim insanları “yılanların ve mosasoroidlerin/coniasorların,( mosasoroidler çeşitli deniz sürüngenlerini icine alan eski çağ deniz canlilarinin tamamini içeren grup. Coniasaurus var ise yine deniz canlıları olup solucan benzeri yapılara sahiptirler.)  muhtemelen sucul ve kazıcı olmayan ortak bir atadan türediğine inanmaktalarken  (Caldwell 2008), diğer bilim insanları ise “kertenkelelerin yılanlara kazıcı olmayan bir evrimsel yol dışında geçemediğini sıkı bir şekilde iddia etmektedir” (Da Silva et al. 2018). Her iki durumda da, henüz dört tam gelişmiş ön ve arka uzvunu taşıyan dört ayakları ile  yürüyen atalardan bacaklı olmayan yılanların geçişini belgeleyen en azından bazı tipik özelliklere sahip geçiş formlarının var olması gerekmektedir.

Madsoidae ve Simoliophiidae gibi varsayılan Mezozoik gövdeleri, ayrıca Coniophis, Dinilysia ve Najash ( Soyu tükenmiş yılanlar) gibi çok primitif Kretase cinsleri sadece küçük dış arka bacaklara sahipti (ki bu kalıntıları boidler gibi bazı canlı yılanlarda da korunmuştur), ancak ön bacaklara dair hiçbir kanıt göstermemiştir (Tchernov et al. 2000, Zaher & Rieppel 2002, Rieppel et al. 2003, Apesteguía & Zaher 2006, Garberoglio et al. 2019c).

Yılan vücut planının evrimi üzerine yaptıkları çalışmada, Garberoglio ve arkadaşları (2019c) şunları belirtti:

 

Bu, bacaklı kara ve deniz yılanlarının temel konumunu gösterir ve yılanların kökeninden sonra oldukça uzun bir süre boyunca, yaklaşık olarak 170 milyon yıldan 100 milyon yıl öncesine kadar, en genç doğrulanmış bacaklı yılanlar olan simoliophiid’lere kadar, yılanların belirgin dış arka bacakları ve sakral temasları koruduğunu gösterir. Bu durum şunları göstermektedir: (i) pectoral kuşağın ve ön bacakların azalması ve kaybının muhtemelen simoliophiid’lerde bu yapıların kesin yokluğu ve Najash, Dinilysia ve madtsoiids’te bulunmamalarına dair kanıt olmaksızın, muhtemelen yılanların erken yayılımında önemli bir olay olduğunu ve modern yılan kökenlerinden önce gerçekleşen bir olay olduğunu gösterir; (ii) “ön bacakları olmayan ve arka bacakları azalmış” morfolojisinin, bacaklı ve bacaklı olmayan durumlar arasındaki geçici bir aşama olmaktan ziyade stabil ve başarılı bir vücut planı olduğunu gösterir; ve (iii) taç yılanların kökeni, arka bacak ve pelviste (sakral temas kaybı dahil) büyük bir azalmayla karakterize edilmiştir.

 

Hersey İyi Gorunuyor

Hepsi bu, yani  diğer modern çalışmaların (örneğin, Tchernov et al. 2000, Rieppel et al. 2002, Zaher & Rieppel 2002, Longrich et al. 2012, Zaher & Scanferia 2012, Palci et al. 2013b kısmen, Hsiang et al. 2015, Garbergoglio et al. 2019a karşısında Garbergoglio et al. 2019c) hiçbir şekilde Madtsoniidae ve Simoliophidae’nin veya hatta Dinilysia’nın kök grup yılanlar olduğunu kabul etmediklerini, bunun yerine bunları yaşayan yılanlar arasında gördüklerini bulana kadar. Bu, arka bacak azalmasının taç grup yılanlarda birden fazla kez meydana geldiği anlamına gelecek. Muhtemelen, ana akım evrimsel biyologlar, bu tür bir azalmanın basit ve dolayısıyla olasılıksız olmadığını, amfibilerin ve sürüngenlerin diğer birçok grubunun bacaklı formlar ürettiği gerçeği tarafından kanıtlandığını belirteceklerdir. Ancak, işte tam da mesele burada: konverjans, hayvanlar aleminde her yerde bulunur ve Darwinizm tarafından öngörülen benzersiz bir gömülü benzerlik hiyerarşisine karşı gelen, uyumsuz benzerlikten başka bir şey değildir. Ayrıca, transgenik farelerden deneysel evo-devo kanıtları vardır ki, ekstremitelerin azaltılması hiç de basit bir görev değildir, ancak çoklu birbirine bağımlı mutasyonları gerektirir (bkz. Kvon et al. 2016’ya karşılaştırın). Yılanların kafatası kinetiğindeki karmaşık değişikliklerle birlikte, bu, vücut planının bu yeniden tasarımı için genetik değişikliklere yer vermek için jeolojik olarak mevcut olan birkaç milyon yıllık zaman penceresinin, ana akım populasyon genetiği matematik araçlarına göre çok kısa olduğu önemli bir bekleme süresi sorununu ortaya çıkarır.

 

Neyse ki, bilinen hiçbir fosil gövdeli yılanın dört işlevsel uzvu korumadığı gerçeği nedeniyle, varsayılan dört bacaklı bir yılanın keşfi gerçek bir heyecan kaynağıydı. Sekiz yıl önce, birlikte birkaç makale ve Brezilya’nın Alt Kretase Crato Formasyonu’nun fosilleri üzerine monografiye imza attığım iyi meslektaşım Prof. David Martill, bu yerden, yilan  evriminin uzun zamandır aranan eksik halkasını, saygın bir dergi olan Science’ta (Martill et al. 2015; ayrıca bu YouTube videosuna bakınız) tanımladı: güzel ve tamamen korunmuş fosil, küçük ön ve arka bacakları olan, her ikisi de beş iyi gelişmiş parmağa sahip, oldukça uzun bir yılan benzeri hayvanı gösteriyor. 110 milyon yıl önce yaşadığı düşünülen bu fosili Tetrapodophis olarak adlandırdılar, ki bu da dört bacaklı yılan anlamına gelir. Filogenetik analizleri, onu yılan soyunun en temelinde yerleştirdi. Bilim insanları aynı zamanda, muhtemelen sucul atalardan ziyade kazıcı atalardan türeyen yılanların kökenini destekleyecek olan gömülme uyumlarını da belirlediler. Tabii ki, keşif, haber raporlarında “Archaeopteryx’in yılan versiyonu” olarak büyük övgü aldı (örneğin, Portsmouth Üniversitesi 2015, Christakou 2015a, Evans 2015, Yong 2015).

Yong (2015), National Geographic’te şöyle yorum yaptı:

 

Analizleri, Tetrapodophis’in Eophis, Parviraptor ve Diablophis gibi en erken bilinen yılanlardan sonra geldiği bir aile ağacı üretti, ancak hâlâ büyük ölçüde  yılan olan bir canlıdan bahsediyoruz. Ancak bu nasıl olabilir? Eophis ve diğerleri sadece iki bacağa sahipler, peki dört bacaklı Tetrapodophis onlardan sonra nasıl gelebilir? Cevap şudur ki, evrim basit, düz hatlar boyunca ilerlemez.

 

Bu, iki yüzlü Darwinist konuşmanın tipik bir ornegidir; çünkü fosil, çatışan veriyi açıklamak için ad hoc hipotezler ( Ad Hoc hipotezler bilim adamlarının teorilerini daha az kırılgan yapabilmek adına görüşlerine ekledikleri onemsiz ancak kafa karistirici sozde bilimsel sahte yada carpitilmis argumanlardir) olmaksızın bir Darwinist senaryosuna sığmamaktadır. Ancak bu durumda başka küçük bir sorun daha var: Alt Jura’nın en erken gövde yılanlarının (Portugalophis, Eophis, Parviraptor ve Diablophis) bilinen tüm fosilleri, uzuvlara sahip olup olmadıklarını gösterecek olan vücut bölgesinin bile korunmadığını göstermektedir (bkz. Caldwell et al. 2015), bu nedenle yukarıdaki ifade de yanlıştır. Asla Darwinist popüler bilim gazetecilerine inanmayın, çünkü genellikle gerçeklerle ilgili özensizdirler. Ancak bu aksaklıktan bağımsız olarak, Tetrapodophis’e karşı gerçek darbeler daha henüz gelmekteydi.

 

 

Ilk Darbe

 

İlk darbe, fosilin yasal durumuyla ilgili çok hararetli bir tartışma ile geldi (Christakou 2015b), ancak yasal durumu tartışmaya açılan bu fosilin ihracatı ve satisi yapilmis olmasına ragmen bunu görmek ilginçti.  Kişisel olarak, bu tartışmayı oldukça gülünç buluyorum, çünkü Brezilya’daki taş ocaklarından pek çok fosil, hiçbir yerel bilim insanının bu doğal mirasa önem vermediği şekilde çimento üretimi için öğütüldü veya kaldırımlar için kullanıldı. Şimdi, bu fosilleri bilim için korumak adına çok para ve hazırlık çabası harcayan dünya çapındaki müzeler, koleksiyonları Brezilya müzelerine, düzgün koruma ve kürasyon geçmişine sahip olmayanlara geri göndermeleri isteniyor; hepsi de yoksul ülkelerin iddia edilen ulusal hazinelerini kötü Batı sömürüsünden koruma adına. Ne yazık ki, geniş kapsamlı bir uyanık (woke) ajandası paleontolojiyi de ele geçirdi, bu da bilimsel ilerlemeyi engelliyor ve fosil toplamayı çok sinir bozucu bir çaba haline getiriyor.

 

Ikinci Darbe

 

İkinci darbe, örneğin sinkrotron (Özel bir dairesel parçacık hizlandirici) mikro-CT taraması sırasında zarar gördüğü için özel bir koleksiyoncunun ödünç verdiği bir kamuya ait müzeye konulan örnekle ilgili başka bir saçma anlaşmazlıkla geldi. Erişim daha sonra yeniden sağlandı ve örnek ayrıca orijinal yayında çizimler ve fotoğraflarla titizlikle belgelenmiş olmasına rağmen, bazı bilim insanları “eğer fosil incelenemiyorsa, var olmaz… Tetrapodophis adını bir daha anmak istemiyorum” gibi saçma ifadelerde bulundu (Gramling 2016’da Gauthier’den alıntı yapılmıştır). Diğer araştırmacılar, “orijinal makale yayınlanmamalıydı, çünkü fosil resmi olarak bir müzeye veya başka bir depoya konulmamıştı” dedi. Bu, birçok bilim insanı arasında özel koleksiyonlara karşı yaygın olan politik doğruluk duygusunu yansıtır, ancak birçok özel fosil koleksiyonunun, belirsiz ülkelerdeki kamu koleksiyonlarından daha iyi korunduğunu ve bilim insanları için daha erişilebilir olduğunu göz ardı eder. Yine de, bu önyargılı bilim insanları, yüksek bilimsel değeri olan sansasyonel buluntuları asla tanımlamamayı tercih eder, çünkü bunlar özel koleksiyonlardaki malzemeye dayanmaktadır. Bu bana garip, bilimsel olarak kınanabilir ve politik açıdan oldukça sorunlu geliyor (statik bürokrasi lehine özel mülkiyet karşıtı). Sonuçta, aynı tür mantıkla, II. Dünya Savaşı sırasında yok edilen müze örneklerine dayanan tüm paleontolojik bilgiyi, yabancı bilim insanlarına ödünç verildiğinde posta tarafından kaybedilen veya basitçe müze arşivlerinde artık bulunamayan bilimden temizleyebilirdik, ki bu da birçok insanın düşündüğünden çok daha sık olur. Birçok bilim insanının bugünlerde ortak aklini kaybettiği görünüyor.

 

Son Ama En Onemlisi

 

Üçüncü ve gerçekten ölümcül darbe, paleontolog Michael Caldwell ve meslektaşlarının yaptığı bir dizi çalışma ile geldi. Bu çalışmalar, Tetrapodophis’in sucul adaptasyonu lehine olan kazıcı adaptasyonunu güçlü bir şekilde reddetti ve yılan-akrabalığı yerine soyu tükenmiş bir deniz sürüngeni olan dolichosaurid kertenkele olarak belirleme konusunda da anlaşmazlık yaşandı (Lee et al. 2016, Caldwell et al. 2016, 2021, Paparella et al. 2018). Basın hemen büyük patlamanın bir kimlik karışıklığı olduğunu ve kertenkeleler ile yılanlar arasındaki varsayılan eksik halkanın çürütüldüğünü bildirdi.

Bir kişi, bu yanlış tanımlamanın küçük bir sorun olduğunu düşünebilir çünkü dolichosauridler genellikle bir Pythonomorpha kladı içinde yılanların yakın akrabaları olarak kabul edilir. Ancak bu, Pythonomorpha’nın durumu kendisi için önemli bir bilimsel tartışma konusu oluşturuyor. Pythonomorpha ile ilgili Wikipedia makalesi, bu karmaşanın iyi bir özetine sahiptir; uzun lafın kısası şudur: Pythonomorpha, ünlü 19. yüzyıl paleontologu Edward Drinker Cope (1869) tarafından, mosasorlar ve yılanları yakın akrabalar olarak varsayarak önerildi, bu sırada yılanların kazıcı kertenkelelerden evrimleştiğine inanılıyordu. Bu, çoğu 20. yüzyıl uzmanı tarafından reddedildi ve mosasorların en yakın akrabalarının monitor kertenleleri olduğu öne sürüldü (örneğin, Russell 1967). Daha sonra, Pythonomorpha, Michael Caldwell ve Michael Lee tarafından 1990’ların sonlarında (Caldwell & Lee 1997, Lee 1997, 1998, Caldwell 1999, Lee & Caldwell 2000) aigialosaur, mosasor, dolichosaur, coniasaur gibi soyu tükenmiş sucul sürüngen gruplarını, ayrıca sucul atalardan türeyen yılanları içermesi için yeniden canlandırıldı (ayrıca bkz. Pierce & Caldwell 2004, Palci & Caldwell 2007, Caldwell 2008, Paparella et al. 2018). Ancak bu, anatomik kanıtlar tarafından tekrar sorgulandı (Zaher & Rieppel 1999) ve daha yakın tarihli filogenetik çalışmalar, mosasorları monitor kertenleleri ve yılanları skinklerle (Conrad 2008) veya anguinidler ve iguanalar ile (Simões et al. 2020) birlikte yerleştirdi veya mosasorları monitor kertenleleri ve yılanlardan daha bazal bir konumda yerleştirdi (Gauthier et al. 2012). Diğer yandan, daha yeni analizler (Palci et al. 2013a, Palci 2014, Martill et al. 2015, Reeder et al. 2015), yılanları ve mosasorları kız kardeş gruplar olarak kurtardı ve bu nedenle Pythonomorpha’nın monofiletik bir grubunu destekledi. Sonuncusu, iguana, monitor kertenkeleleri, gila canavarları ve yılanlar gibi zehir bezlerine sahip tüm kertenkeleri içeren Toxicofera adlı bir monofiletik bir grup lehine olacaktır, skinkler, gekkolar ve gerçek kertenkeler hariç. Ancak her zamanki gibi filogenetikte Toxicofera hipotezine karşı olanların sunduğu güçlü çelişkili kanıtlar da bulunmaktadır (Hargreaves et al. 2015, Mongiardino Koch & Gauthier 2018, Joffroy 2022). Eğer geçmiş on yılların tüm yayınlanmış ağaçlarının en az ortak paydalı bir çizimini yaparsak, sonuç çözümlenmemiş bir politomi olacaktır (ki bu konuda bir Arachnid filogenisi hakkında yazdığım son yazıyı  Fossil Friday makalemden biliyorsanız), bu bulgularda evrimcilerin degil yaratiliscilarin tahminleri ile çok daha uyumlu olmaktadır.

 

Yeni Gelismeler

 

Bu belirsizlik göz önüne alındığında, bu yıl yeni bir çalışma yeni bir gelişme getirdi ve Tetrapodophis’in en temel yılan olarak statüsünü bir kez daha onayladı (Zaher et al. 2023). Yazarlar, “Tetrapodophis’in puanlamaları, orijinal örneklerin ilk elden gözlemlerine dayanmakta olup, anatomi ve eşlik eden puanlamanın yorumlamalarımız Caldwell et al.’ın (2021) yorumlarıyla önemli ölçüde uyuşmamakta, filogenetik sonuçlarımız da uyuşmamaktadır.” dediler. Caldwell ve ekibinden bir itirazın çok uzun sürmeyeceğini öngörmek için fazla bir kehanet yeteneği gerekmiyor.

Bu anlaşmazlığı nihai olarak kimin kazanacağına dair, farklı hayvan grupları arasındaki benzerlik deseni hardcore Darwinistler tarafından sıkça iddia edildiği gibi düzenli bir sıralı yuva hiyerarşisine düşmez, bu konuda hiçbir şüphe yoktur. Gerçekte, uyumsuz desenler her yerdedir. Yılan benzeri bir vücut planı iyi bir örnektir: Tetrapod omurgalılar arasında yılan benzeri bir vücut sadece lissamphibians içinde kör kurbağalarda (Gymnophiona) ve amniyotlar içinde squamates grubunda ortaya çıktı. Ancak amniyotlar içinde bu vücut planının 26 kez bağımsız olarak ortaya çıktığı şüphesiz bir gerçektir (Brandley et al. 2008, Evans 2015). Tetrapodophis, bunlardan en az ikisine, veya sadece 27 numara olabilir, kim bilir. Ayrıca bilim insanlarının “ön ve arka bacaklarda kaybolan parmakların en az altı örnekte yeniden evrimleşmesi için istatistiksel olarak önemli destek buldukları” ilginç bir bulgu vardır (Brandley et al. 2008), ki bu, evrimsel paradigmayı korumak için sadece kabul edilebilecek bir saçmalık seviyesini gösterir.

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Hücre Bir Fabrika Degildir, Ondan Çok Daha Fazlasidir

”Hücre bir makine gibidir”, ”hücre çok gelişmiş bir fabrika gibidir” vb. pek çok benzetmeyi konuyla …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir