Ateist Portalın Yanılgıları

http://portal.ateizm2.org/modules.php?name=News&file=article&sid=100&mode=thread&order=0&thold=0

 

iddia:Zaman zaman kuyruklu veya vücudu tüylerle kaplı bebekler doğar. Kuyruklu doğum pek çok kişinin zannettiğinden çok daha yaygın bir olgudur ve karşılaşıldığında hemen cerrahi müdahaleyle kuyruk alınır. Çocuğa ise genellikle birşey söylenmez. Kürklü insanlara ise bir örnek meşhur Meksikali bir ailedir. Bu kişilerin pek çoğu sirkte çalışmıştır.Ayrıca, bir not olarak şunu eklemek gerekir ki, yaratılışçıların imrendiği, herkesin dine inandığı o eski günlerde bu tür doğum anormalliklerinde, örnegin çocuk kuyruklu doğduğunda, bu çocuklar seytanın çocuğu kabul edilir ve hemen öldürülürdü. Tabi anneleri de onlarla birlikte. (Cadı oldukları için).

Şimdi yukarıda yazılanların bir kısmı Ortak atadan türeme için kanıt olarak kullanılabilir, fakat gerçekten simetrik doğruluklar zinciri görülebilirse! yani her zaman evrim kuramına uygun doğum anormallikleri görülürse (mesela verdikleri örmekteki gibi kuyruklu insanlar) ama bu böyle değildir aksine çok garip doğum anormallikleri görülmektedir mesela birçoğumuzun medyadan duyduğu yılan bebek olayı gibi

http://www.turkishaber.com/news_detail.php?id=486

Şimdi bu bebek yılana benzer şekilde dünyaya gelmiş , kalkıpda bunuda OA için kanıt olarak gösterebilirmiyiz , yani insanın soy ağacına yılanları eklyebilirmiyiz, tabiki bu düşüncenin saçma olduğu açıktır eğer bu tür doğum anomalileri ile alakalı bilgi almak isterseniz

http://www.hekimce.com/?kiid=351

yani bu tür doğum anomalileri aslında mutasyonel kazalardır bu tip kazaların Evrime kanıt oluşturması mümkün değildir,ama yukarıdada yazdığım gibi eğer doğuım anomalileri birbirleriyle akraba oldukları düşünülen türlere benzeş sonuçlar verirse istikrarlı bir biçimde destekler ama bunun böyle olmadığı çok açık….

bu arada iddia sarfedilirken yazarın takındığı üslup tutumuna dikkat çekmek istiyorum.

, bu çocuklar seytanın çocuğu kabul edilir ve hemen öldürülürdü. Tabi anneleri de onlarla birlikte. (Cadı oldukları için).

Keşke nerede ve ne şekilde böyle uygulamalar olduğunu kaynağıyla gösterseydi bu hızını alamamış öfkeli ruh halinin dışa ilkelce vurmuş halidir çocukçadır, eğlendirir ve karşı tarafı çok kale almamanız gerektiğini gösterir bununla birlikte http://arsiv.ateizm2.org/ARSIV-III/index98b2.html adresinde korelmis ismiyle yazan yorumcunun bu konuyla alakalı yazdıklarını da iletmek istiyorum;

İnsanlar evrimsel masallara o derece şartlanmışlar ki, g..lerinde sivilce çıksa bunu kuyruğa yoracaklar. Söz konusu doğumsal anomali kemik ya da kıkırdak dokusu içermezken bunu bir kuyruk olarak göstermenin insafa sığan bir tarafı var mıdır? Çok kıllı insanlar olduğu gibi tamamen kılsız insanlar da vardır. Eğer her doğumsal anomaliyi evrime yoracaksak birbirine zıt olan bu iki durumdan evrimsel ilişkiyi hangisiyle kuracağız? Burada şu da soruşlabilir:Doğumsal anomaliler bir yaratılış kusuru mu, neden her bebek kusursuz bir biçimde dünyaya gelmiyor?Cevap: Meseleyi daha iyi anlayabilmek için önce hayali bir deney yapalım. Bu amaçla şu anda dünya üzerinde yaşayan ve doğumda tamamen sağlıklı olan 20 yaşındaki insanları bir binanın içerisine dolduralım. Daha sonra da bu insanlardan birer birer dışarı çıkmalarını isteyelim ve sağlık durumlarını bir yere not edelim. Acaba kaçta kaçı sağlıklı çıkacaktır?Çıtayı biraz daha yukarı çekip 70 yaşındaki insanları inceleseydik sağlam bir birey bulmak bir yana sağlam bir organ dahi bulamayabilirdik. Aslında farkında olmasak da sürekli olarak hırpalanıyoruz, yıpratılıyoruz, törpüleniyoruz ve kırpılıp duruyoruz. Bizler bir bebek ana rahminden çıkınca “dünyaya geldi” diyoruz. Oysa ana rahmi de dünyadan bir yerdir. Evet, belki dış dünyanın yıpratıcı etkenlerinden bir ölçüde korunabiliyor ama kesinlikle tamamen uzağında değildir. Bizim gibi ana rahmindeki bebekler de, onları oluşturan sperm ve yumurta da taşıdıkları genetik materyal de dünyanın içindedir ve dünya yıpratıcılarla donatılmıştır. Öyleyse ana rahmine özel sorulmuş soruyu genişletelim. Neden hırpalanıp duruyoruz? Adeta kudreti sonsuz bir Mimar önce kusursuz bir proje çiziyor ve sonra da bu projeye göre bina şekilleniyor. Ama daha yapım aşamasından başlayarak sürekli olarak sallanıyor ve taşa tutuluyor. Bu bir yaratılış kusuru değil mi? Bizler bu dünyaya sonsuza kadar kalmak için gelmedik ki, hastalandırıcıları, yıpratıcıları, doğal afetleri, zararlı mikropları, avcıları birer yaratılış kusuru olarak görelim. Her canlı ölümü hangi vesileyle olursa olsun tadıyor. Ancak tüm bunlar Yaratıcı’nın mimari sanatını sergilemesine mani olmuyor. Bizler bedenlerimizin ve diğer canlıların hayranlık duyduğumuz mimari projelerini kağıtlara yazılı halde bulmadık. Yaşayan canlıları inceleyerek ulaştık. Bu orjinal projeden sapma olunca ona hastalık diyoruz ve tekrar eski haline döndürmeye uğraşıyoruz. Hatta sadece yaşayanları değil, yeryüzünden silinip giden nesli tükenmişleri bile fosillerine bakarak müşahede ediyoruz. Özetle, yeryüzündeki hastalandırıcılar bir yaratılış kusuru değil, yaratılma amacına hizmet eden vesilelerdir. Bunlar bizleri ve kromozomlarımızı etkilediği gibi ana rahmindeki bebekleri de etkileyebilmekte ve bu tür gelişimsel hastalıklar ortaya çıkabilmektedir.

Iddia: Neden insan korktuğunda ensesinin arkasındaki tüyler diken diken olur? Evrimsel biyolojiye göre bu memeli atalarımızdan kalma bir tepkidir. Diğer memeliler (kedileri düşünün) tehlikeli durumlarda tüylerini kabartırlar. Bu hayvanı daha iri ve korkutucu gösterir. Biz belli ki bu sinyali çoktan terkettik, fakat geriye korktuğumuzda ensemizde oluşan bu etki kaldı.

Şimdi bu soruya gülermisiniz ağlarmısınız keşke bu anlattığı efsanenin hangi kalıtımsal mekanizma ile üreme hücrelerine geçirildiği ve sexuel re-productiondan korunup nasıl yavrulara aktarıldığınıda açıklasaydı ve keşke hızını alamayıp hangi genlerin bu özelliğe neden olduğunu da açıklasaydı ama nerde… palavradan,fanatizimden kim ölmüş, açıkçası bu yazdığı yazının evrimle bilimle alakası yok bu fanatizimdir evrimci fanatizimdir bununla beraber hayvanlarda belli içgüdüler vardır fakat bu içgüdüler genelde yaratıcının ortak tasarımından canlılara kalan miraslar olarak görülmektedir J

iddia: Günümüzde şeker hastalarının kullandığı tüm insülin genetik mühendisliği yoluyla genlerinde değişiklik yapılmış E.coli bakterisi (ki bu bakterinin normalde yaşadığı yer insan kalın bağırsağıdır) yoluyla üretilir. Gerçek insan genleri rekombinant teknikleri kullanılarak bakterinin DNA’si içine katılmıştır. Böylece bu bakteriler bildiğimiz insan insülini üretirler. Öyle gözüküyor ki bizi insan yapan biyokimyasal yapıyla mikropları mikrop yapan biyokimyasal yapı aynıdır ve görüldüğü gibi birbiriyle kolayca değiştirilebilmektedir. Bu biyokimyasal bir ortaklıktan başka ne anlama geliyor olabilir sizce?

Başka bir anlama geldiğini düşünmüyoruz ama Darwinizm için geçerli bir kanıt değildir bunun yaratılışçı açıklaması Ortak yaratılıştır.

İddia: Mikroorganizmalar niye vardır? Bunların yaratılmasının mantığı nedir?

Şimdi kimse kusura bakmasın ama cahil apoletini şimdi yapıştırmayacaksak nerde ve ne zaman yapıştıracağız buna buram-buram cehalet demeyeceğiz de ne diyeceğiz kahrolsun cehalet:) şimdi açıklamaya gelelim bakteriler yaşam için çok önemlidir internette yapacağınız ‘’bakterilerin önemi’’ isimli bir taratma size bu canlıların bizim için ne kadar önemli olduğunu gösterecektir bir tanesini ben linkleyeyim

http://www.odevturk.com/odev.asp?id=42255

iddia: Her insanın zaman zaman yaşadığı ani irkilmelerin veya uykudan irkilerek uyanmalarin sebebi nedir? Evrimin güzelliği böyle ilgisiz görünen konuları bile açıklayabilmesidir. Örneğin evrim biyolojisine göre bu tür irkilmeler ağaç dallarında uyuduğumuz zamanlardan kalma evrimsel bir tepkidir. Denge hissinde olan en ufak bir değişiklik veya çevredeki bir ani hareket, bizde bu ani irkilmelere sebep olmakta ve eğer uyuyorsak uyandırmaktadır.

İşte evrimciler gördüğünüz gibi böyle alakasız saçma sapan konularda bile fütursuzca mantık dışı bilimdışı yorumlar yapmaktadır şimdi bu safca bir cehalet mi yoksa genetikten evrimden anlamayan insanları kandırmak için söylenmiş bir yalan mı bir kere üreme hücrelerinde meydana gelecek değişiklikler hariç hiçbir şeyi yavrularımıza aktaramıyoruz hatta o değişiklikleri bile sexual reproduction yüzünden tam olarak aktaramıyoruz kaldı ki o değişikliler genetikle alakalı değişikliklerdir, ya davranışlar davranışların nasıl aktarıldığını düşünüyor bu arkadaşlar peki bu atalarımızdan kalan bir miras peki neden daldan dala atlamak istemiyoruz yada durup dururken sağımızı solumuz saçma saçma kaşımıyoruz böyle saçma sapan bir o kadar mantıksız argümanlarla bu arkadaşlar sadece kendilerini tatmin ederler birde utanmadan başlık atmışlar yaratılışçıların açıklamakta zorlanacakları konular diye…

 

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Hücre Bir Fabrika Degildir, Ondan Çok Daha Fazlasidir

”Hücre bir makine gibidir”, ”hücre çok gelişmiş bir fabrika gibidir” vb. pek çok benzetmeyi konuyla …

5 yorum

  1. Sayın Murats

    Referans olarak kullanabileceğiniz yeni çıkmış bir kaç kitabı onermek istiyorum

    Prof Adem Tatlı evrim teorisi ve yaratlış.

    Dr Gish Fosiller hala hayır diyor

    Ferit Uslu Tanrı ve fizik

    Caner Taslaman Evrim teorisi felsefe ve Tanrı

    Evrenin birliği ve çokluğu Şahin Efil

    Seyyah

  2. sayın seyyah ilgine çok teşekkür ederim profesör gishin kitabı elimde henüz tamamıyla bitiremedim ama harika bir kitap caner taslamanın kitaplarıda eminim ufuk açıcı olacaktır ama onun yararlandığı kaynakları biliyorum ve ben zaten o kaynakları okudum, diğer önerdiğiniz kitapları ise edinmeye çalışacağım tavsiyeleriniz için tekrar teşekkürler

  3. Hello i am kavin, its my first time to commenting anyplace,
    when i read this piece of writing i thought i could also make comment
    due to this brilliant article.

  4. Hey there! This is my first visit to your blog!We are a group of volunteers and starting a new projectin a community in the same niche. Your blog provided us beneficial information to work on. You have done a extraordinary job!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir