Bağışıklık Sistemi, Bir Yaratılış Harikası (1)

Korona virüsün dünya çapında gün geçtikçe etkili hale gelmesi gözler önüne daha önce çok da düşünülmeyen bir yaratılış harikasını getirmiştir. Bu yaratılış harikası içimizdeki ordu, bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sistemi vücudumuzun her noktasında etkin, müthiş detayları ve insanı hayrete düşüren harika yaratılışı ile oldukça dikkate değer bir sistemdir. Bağışıklık sistemi üzerine binlerce sayfa ansiklopedik bilgi yazılmıştır o yüzden burada ancak ana hatları ile kısa bir tanıtım mümkündür. Gelin hep beraber Allah’ın içimizde yarattığı bu orduya göz atalım. Üç yazılık bir seri olmasını planlıyorum. Bu yazı giriş amaçlı kısa bir tanıtım yazısı olacak, ikinci yazıda savunma sistemine doğrudan etki eden organlar ve onlardan mamul hücreler ve üçüncü yazıda da Allah izin verirse Korona Virüs, HIV-AIDS virüsü gibi virüslerin işleyiş prensipleri ve bağışıklık sistemimizin bunlarla mücadelesini inceleyeceğim.

 

Savunma sisteminin temel aktörlerinden bir Antikor.

 

”Bağışıklık gelişti”, ” Senin Bağışıklığın güçlüymüş” vb. cümleleri duymayanımız yoktur değil mi ?  hastalandığımızda yada hastalıktan şifa bulduğumuz durumlarda duyduğumuz cümleleri hiç alıcı bir kulakla dinlediniz mi ? Aldığınız hapların içtiğiniz surupların ve yapılan iğnelerin çok büyük bir coğunluğunun hastalıkları direkt dize getiren ürünler değil ancak direkt dize getiren vücudumuzun içindeki orduya ancak destek olan ürünler olduğunu biliyormuydunuz ? Yani siz bir antiviral hap aldığınızda aslında bu antiviral hapın kendi başına vücudumuzun içindeki virüse kesin bir( kesin bir kür) zarar veremediğini biliyormuydunuz ? İnsanoğlunun yüzyıllardır bulduğu, ürettiği keşfettiği tüm tedaviler tüm ilaçlar asli olarak sadece bağışıklık sistemize yardımcı olan yan aktörlerdir ve bu aktörler insanoğlunun sorması gereken soruları sormaması nedeniyle baş aktörümüzün önüne geçmişlerdir. Yani içimizdeki ordunun, bağışıklık sisteminin önüne.

 

Vücudumuzdaki savunma aslında bir bütün olarak düşünülmeli. Bu savunma derimiz ile başlar. Derimiz bilmeyenlerimiz için sürpriz bir şekilde ölü hücrelerden kuruludur. Çok dayanıklıdır ancak bir o kadar da hafiftir. İçeriye sıvı girişine müsaade etmez ancak vücuttan sıvı çıkışına müsaade eder. Vücudumuzdaki ilk kalemiz derimizdir. Tek hücreliler genel itibariyle derimiz üzerinde etkili olamazlar bir şekilde içeri girmeleri gerekmektedir hasta olmamız için.

 

Burada hemen akıllara solunum sistemi gelir. Her nefes alış verişimizde dış dünya ile bağlantı kurarız. Havadaki toz, virüs yada bakteri bulunduğumuz ortamda ne varsa vücudumuzun içerisine alırız. İşte bu noktada vücut içerisindeki savunma çalışmaya başlar. Burnumuz içerisinde ki mukozalar bir salgı salgılayarak adeta toz vb. şeyler için bir filtre uygular. Bu şekilde toz ve mikroorganizmaların büyük çoğunluğu dışarı atılır. Ancak yinede yola devam edenler mevcut olabilir, bu noktada bu kez savunma sistemizin Fagositoz[1] yapabilen akyuvar gibi hücreleri vasıtasıyla yutularak yok edilirler.

 

Düşman bir şekilde yiyecek ve içecekler vasıtasıyla alınmışsa bu kez devreye mide asitleri buda yetmezse ince bağırsaktaki sindirim enzimleri girmektedir.

Gördüğünüz gibi her adımda savunma sisteminin öncül bir hoşgeldin partisi mevcut. Peki ama savunma sistemi bunu nasıl yapmaktadır ? Yani düşmanların geleceğini nereden bilmektedir ? Düşmanların nasıl durdurulacağını nereden bilmektedir ? Bir düşman olup olmadığı bilgisini nereden almıştır. Fagositoz yapan hücreler, burnumuz yada mide ve ince bağırsağımız sadece et ve yağ dan oluşan yapılardır. Bu bilgileri kendilerinin bilmesine imkan yoktur. Et ve yağ moleküllerine eğitim verme imkanı olmadığı gibi onların herhangi bir bilinci de mevcut değildir. Görmek isteyen gözlere ne kadar güzel kanıtlar.

 

40/67. Sizi topraktan, sonra bir damla sıvıdan, sonra yapışkan bir nesneden yaratıp, sonra ergenlik çağına ulaşmanız, sonra da yaşlanmanız için sizi bebek olarak dünyaya getiren O’dur. Kiminiz daha önce öldürülür, kiminiz de belirtilmiş bir süreye ulaşırsınız. Belki artık aklınızı kullanırsınız.

 

 

Peki Ama Kimdir Bu Bizi Tehdit Eden Düşmanlar

 

Ana hatlarıyla düşmanlarımızı ikiye ayırabiliriz. Bakteriler ve virüsler olarak.

Bakteriler; Tek hücreli canlılardır, uygun ortamı bulduklarında çoğalabildikleri kadar çoğalırlar. Boğmaca, kolera, kabakulak vb. hastalıkların sebebi bakterilerdir. Çoğalmak için uygun ortam yeterlidir. Antibiyotikler ile tedavi edilebilmektedirler.

Virüsler; Virüsler bilinen en tehlikeli patojenlerdir. İşini büyük bir gizlilikle yapan seri katillere benzetilebilirler. AIDS, EBOLA, Çiçek ve SARS-Korona ve günümüzde tüm dünyaya yayılan Co-vid19 (Korona Virüs) hastalıklarının sebebi virüslerdir.

 

İki çeşit bağışıklık mevcuttur. Birincisi doğal yani doğuştan gelen bağışıklık ikincisi ise edinilmiş yani sonradan kazanılan bağışıklıktır.

 

Doğal bağışıklığımız akyuvar hücrelerimiz, mide asidimiz, ince bağırsaktaki sindirim enzimleri gibi özetlenebilir. Edinilmiş bağışıklık ise aşı veya hastalığı atlatma durumları sonrasında bağışıklık sistemimizin düşmanın genel karakteristiğini hafızasını kaydettiği bağışıklıktır. Edinilmiş bağışıklık optimum bir fayda mühendisliğidir, eğer edinilmiş bağışıklığımız olmasaydı aynı yıl içerisinde kızamığa yol açan hastalıkla her karşılaşmamızda hasta olurduk. Düşünsenize sürekli hasta oluyorsunuz ve asla aynı hastalığa karşı bir bağışıklığınız olmuyor. Yazıyı devam etmeden önce bunu bir düşünün lütfen… Kabus senaryosu gibi değil mi, evet eğer vücudumuzda yaratılmış bu sistem olmasaydı yani bağışıklık sistemizin spesifik hücreleri düşmanın genetik kodlarını hafızasında tutmasaydı biz her gün değişik bir hastalık ile mücadele eder ve muhtemelen ölümü arzular hale gelirdik.

 

Peki bağışıklık sistemi bunu neden ve nasıl yapıyor ? Bir kere düşmanı kategorize etme yeteneğine nasıl sahip oldu ? Düşmanın kategorize edilip bir hafıza içerisinde saklanması yeteneği ve fikri nereden çıktı ? Hiçbir bilince sahip olmayan bu yağ ve su molekülleri bunu yapmayı nasıl biliyor ve bu özelliği nasıl kazandı ? Açıkçası bu soruların cevabı nettir,  bağışıklık sistemiz evrenin yüce yaratıcısı olan Allah hazretleri tarafından insanoğluna verilmiş bir mucizedir. Allah hastalıkları ve sebeplerini yaratarak kendi şahsını biz kibirli varlıklara göstermekte ve insanoğluna entellektüel açıdan tatmin olacağı bir iman şansı vermektedir. Peki bundan ibret alan var mı ? Neyse devam edelim

 

Bağışıklık Sisteminin Yılmaz Savaşçıları Antikorlar

 

Antikorlar proteinlerden meydana gelmiştir. Proteinlerde bildiğiniz üzere aminoasitlerden meydana gelmiştir. 20 farklı amino asit vardır ve bunların belirli bir sıralama ile biraraya gelişi ile proteinlerde meydana gelir. Ancak bu sıralama şifre gibidir eğer doğru kombinasyon olmazsa oluşacak şey bir protein değil ancak hiçbir işe yaramayan zavallı bir dizilim olacaktır. Hayatın doğasında bilgi vardır ve bu özellik proteinlerde kendini göstermektedir.

Antikorların çeşitleri

 

İmmunglobunG; Birkaç günde üretilen bu antikorlar bir kaç hafta ile 1 yıl civarı ömre sahiptir. Kanda, Lenf sisteminde ve bağırsakta bulunurlar. Kanla birlikte dolaşırlar ve vücuda yabancı herhangi bir şey ile karşılaştıklarında doğrudan yapışırlar. Bakteri ve virüslere karşı en etkili antikorlardır ayrıca toksinleri pasifize ederler. Hamile kadının plasentasından geçerek bebeği mikro düşmanlardan korurlar. Eğer immunglobunG olmasaydı belkide her 100 bebekten ancak 3 yada 5 i doğacak kadar yaşayabilirdi.

İmmunglobunA; Tükürük, anne sütü, gözyaşı, kan,  ve mide bağırsak salgılarında bulunurlar. Vücudun enfeksiyona en açık nemli bölgelerinde adeta düşmanlara karşı bir ön cephe durumundadırlar. Bebekleri ana rahminde korurlar ancak doğumdan sonrada anne sütünün içilmesi ile bebekler bir süre daha igA antikorlarına sahip olurlar. Bu çok hayatidir çünkü ıgA yeni doğan bebeklerde üretilmez dolayısıyla bebek büyük risk altındadır.

 

Bebeğin midesi antikorları sindirecek enzimlere sahip olmadığı için böylelikle antikorlar sindirilmez ancak bağırsaklar tarafından bütünüyle emilip kana karıştırılırlar. Burda görünen açık mucize tesadüflerin eseri değildir. Hayat ile tesadüfler arasında bir uzlaşı yoktur. Hayat ile tesadüfler  bir araya geldiğinde sonuç ölüm olacaktır.

İmmunglobunM; Bu antikorlar kanda, lenf sisteminde ve B hücrelerinde bulunurlar. İnsan vücudu yeni bir enfeksiyon ile karşılaştığında ilk üretilen antikorlardır. Yani sipariş üzerine üretilirler. Anne karnındaki bebeklerde 6 aylık olması akabinde üretilmeye başlanır.

İmmunglobunD; Yine immunglobunM antikorları gibi kanda, lenf sistemi ve B hücrelerinin yüzeyinde bulunurlar. Tek başlarına hareket edemezler T hücrelerinin yüzeyine yerleşerek antijenlere bağlanma hususunda onlara yardımcı olurlar.

İmmunglobunE; Kanda serbest bir şekilde dolaşan antikorlardır. Savaşçılardır ve savaşın kızıştığı durumlarda diğer savaşçı antikorları savaşa çağırırlar. Allerjik reaksiyonlarda bulunabilirler. Allerji problemi yaşayan insanlarda sayıları fazladır.

 

 

Dediler ki: “Allah oğul edindi.” O, (bu yakıştırmadan) Yücedir. Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur, tümü O’na gönülden boyun eğmişlerdir. Bakara Süresi 116

 

 

 

 

 

[1] Fagosit yapma eylemi farklı manalar için kullanılabilse de burada kastedilen bağışıklık sistemizin önemli savaşçılarından Akyuvarların düşmanları yutarak etkisi hale getirmesidir. https://www.dersimiz.com/terimler-sozlugu/fagositoz-nedir-ne-demek-23501 Erişim tarihi; 21/03/2020

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vucutlarimiz Nasil Calisir ? Tesadüf Degil 6

Serimize devam ediyoruz. Önceki yazılarda görebileceğiniz uzere yazarımız Prof. Howards Glicksman kademe kademe hücresel islem …

2 yorum

  1. Müthiş bilgilendirme, teşekkürler. Her paragrafta SubhanAllah dedim.

    • Merhaba

      Çok teşekkürler yorumunuz için. Sadece Allahın yaratılışını kısmen çok cüzi bir şekilde özetledim. Rahman olan Allah hayran duyulacak tek varlık. Sitemizi paylaşmanız daha çok insana ulaşabilmemiz için bize yardımcı olabilir. Mümkün mertebe çevrenizde paylaşmanızı rica ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir