Dünyaca ünlü biyolog Prof. Michael J. Behe kırık genler ( aktifleşme pasif olma durumları dahil) yoluyla evrim argümanı gayet net bir şekilde çalışıyor. Bu tip değişiklikler an itibariyle adı geçen canlıya hizmet etse dahi DNA’ya asla yenilik vb. bilgi katmamaktadır. Uzun yıllar boyunca yapılan Richard Lenski’nin [1] kontrollü evrim deneyleri vb. deneyler DNA’da zaten var olan bilgilerin kırılma yada tamir edilme gibi genetik değişim durumları ile tekrar aktif hale geldiğini yada pasif duruma geçtiğini göstermektedir.
Bu noktada şu çok önemlidir, canlılığın bilgi deposu olarak yaratılmış olan DNA kendi içerisinde bazı otomatik düzenlemelere sahiptir. Bu düzenlemeler canlı belli bir süre strese maruz kaldığında otomatik olarak ortaya çıkmaktadır. Bu açıkça bir sistemli yaratılışı göstermektedir. Ayrıca bu değişimler canlıyı genetik olarak geliştirmemekte aksine DNA’sında bilgi beceri azalmasına neden olmaktadır ancak canlılığın tarihi boyunca araştırabildiğimiz yada direkt gözlemleyebildiğimiz değişimler hep bu şekilde yani zaten olan bilginin azalması yada değişmesi şeklinde gerçekleşmektedir. O halde tesadüflerin bu bilgi düzeyine erişmesi iddiasının elle tutulur yanı varmıdır ?!! Tabiki yoktur, Yüce Allah yaratılışın kanıtlarını her an gözümüzün içine sokmaktadır.
Bilgide resesyon, azalma yöntemiyle evrim yani Evolution by Devolution hakkında daha fazla bilgi almak için Michael J Behe’nin Darwin Devolves kitabını edinebilirsiniz yada bunun ile alakalı makale yada yazılara ulaşmayı deneyebilirsiniz.
İnsanı bir nutfeden/meniden yarattı. (Bir de ne göresin!) O (insan, yaratıcısına karşı) apaçık bir düşman kesilivermiş. (16/Nahl 4)
Bilgide Azalma, DNA’da bilgi Kaybı Vesilesiyle Daha Fazla Evrim- Memelilerin Vücut Kıllarını Kaybetmesi
Ünlü biyolog Michael J Behe’nin kitabında bahsettiği Darwinci argüman görev başında; Kırık sakatlanmış genler vasıtasıyla secici avantaj sağlayan ancak DNA’ya bir yenilik ve bir icat bir özellik katmayan değişimler . İşte bununla alakalı örnekler ( Bu örnekte sadece ilgili memelilerin vücut kıllarını kaybetmesi argüme edilmiştir) şu şekildedir;
Memeliler, filler, köstebekler ve insanlar.
Ancak bu canlılarda olan şey genlerin kırılması yerine onların kullanılmayan duruma geçirilmesinden ibaretti. Science Alert isimli bilimsel yayın kuruluşu şu şekilde bahsetmektedir;
” Tüyler memeliler için ayırtedici, belirgin bir özelliktir. Ama tüysüzlük pek çok memeli tuhaf yaratık için daha güzeldir, filler, köstebek benzeri canlılar ve tabiki insanlar için. Kullanılabilir, faydalı adaptasyondan bahsetmiyoruz burada tabiki…
Atalarımızın ciddi manada tüye sahip olmalarından ise bahsetmiyoruz bile, bu konuda yapılan bir çalışmaya göre biz aslında hala o derece kıllıyız, genlerimizden bahsediyorum. Bu genler hala bizde ancak basitce şu an kapalı…
Pittsburgh universitesi genetik bölümünden Amanda Kowalczyk ve arkadaşları 20 bin aktif gen ve onların kontrol eden 350,000 genetik uygulayıcı unsur ve 62 değişik memeli türünü uzun süre boyunca yaptıkları çalışmada inceledi ve büyüleyici değişim parallelliğine sebep olan mekanizmayı keşfettiler.
Onlara göre bu co-evolution yani eş zamanlı ancak birbirinden bağımsız gerçekleşen evrim en az 9 kez gerçekleşti. Bu sayı memeliler içerisinde gerçekleşen bağımsız evrim sayısını göstermektedir. ”
Filer soz konusu olduğundan kılsızlığın onlara sıcak havalarda yardımcı olduğunu söyleyebiliriz.
Genlerin kırılması yada kapanıp açılması ile gerçekleşen darwinci tarzdaki evrim aksiyon halinde ( Bu değişimler domatesin renginin değişmesi gibi temelde canlıda radikal değişiklikler içermeyen değişimlerdir. Yeni bilgi yada ilerleme olarak görülemez.) Ancak bunun bir planlama yada öngörü olmadığını unutmamak lazım.[2]
Evolution by Devolution teriminin sahibi Michael J Behe’nin bu konudaki yorumları için şu videoyu izleyebilirsiniz.
[1] https://evolutionnews.org/2013/11/richard_lenskis/ Bu deney modern tıp tarihinin en uzun deneylerinden biridir. Araştırmacı Lenski E coli bakterilerinin yaşadıkları ortamı sık sık değişiklikler radikal durumlara tabi tutmakta ve canlılardaki değişimi gözlemlemektedir. Bakteriler hala bakteridir ancak daha önce genlerinde bulunan bazı özellikleri bu süreç boyunca tekrar kazandıkları yada kaybettikleri rapor edilmiştir. Şüphesiz bu genomun pek çok özelliği içerisinde barındıran ve canlının yaşadığı strese göre kendi yaratılış anında otomatik olarak kodlanmış yazılımların devreye girmesine sebep olmaktadır. Bu durum tesadüften çok sistemli görkemli bir yaratılışı kanıtlamaktadır.
[2] Bu noktada şöyle örnek verebiliriz. Sizi araçla kovalayan bir grup düşmandan kaçıyorsunuz ve arabanız onlarınki kadar hızlı değil. Bu noktada arabanızın hızını arttırmak için koltukları kapıyı söküp atabileceğiniz aklınıza geliyor ve sizde bunları söküp ölümcül durumdan kurtuluyorsunuz. Bu değişiklikler hayat kurtarmıştır ancak arabanızı sakatlamıştır. İşte genlerin kırıldığı yada kapandığı durumlarda olan değişim böyle bir şeydir.