Yeni tip korona virüs yada bilimsel ismiyle SARS-Cov 2 için dünyanın pek çok ülkesinde aşı çalışmaları yapılıyor. Öyleki normal bir aşı çalışmasının sonuçlanması için minimum 2 yıl gibi sürelere ihtiyaç varken, insanlık tarihinin en hızlı aşı çalışmalarından biri SARS-Cov 2 için yapılıyor. Çok yüksek ihtimalle Türkiye’de ilk aşı çalışmalarının prototipleri bu ay itibariyle hazır olmuş olacak ve çok yüksek ihtimalle yıl bitmeden risk grupları öncelikli olmak üzere aşılama çalışmaları başlayacak. Buraya kadar sorun yok ancak son günlerde bazı uzmanların muhtemelen mutasyon hız oranları ile alakalı bilgisizliklerinden olsa gerek SARS-Cov 2 için yapılacak aşı çalışmalarının havada kalacağı, virüsün influenza gibi yüksek bir mutasyon hızına sahip olduğunu iddia etmektedirler. Bu doğru değil ancak bunu yazmadan önce vücudun nasıl bağışıklık kazandığını ve mutasyonların aşı çalışmalarını nasıl etkilediğini kısaca hatırlayalım. Kısaca hatırlayalım diyorum çünkü bağışıklık sisteminin müthiş yaratılışını anlattığım yazılarda bunlardan detaylı bir şekilde bahsetmiştim.
Vücudumuzun içerisinde muazzam bir ordu hiç durmaksızın bizi minik düşmanlarımız ve isyancı gruplar olarak adlandırabileceğimiz kanser hücrelerine karşı savunmaktadır. Çoğu zaman bağışıklık sistemimiz bir bakteri yada virüsle karşılaştığında onu altetmek için çok sofistike girişimlerde bulunur. Bağışıklık sistemimiz her düşman için spesifik antikorlar üretmektedir. Bu antikorlar birebir o an karşılaşılan düşman için uygulandığından ötürü farklı bir düşman için kullanılamaz. Antikorlar ile düşmanlarımız olan bakteri yada virüslerin kilit anahtar uyumu gibi birbirlerine tam olarak uymak zorundadır, yoksa üretilen antikorlar işe yaramayacaktır. Bu gibi aynı zamanda X bir hastalık için vücudun ürettiği antikorlar Y hastalığı için kullanılamaz çünkü etkisizdir. Söz gelimi Suçiçeği için vücudun ürettiği antikorlar Grip virüsü için geçersizdir.
Son günlerde TV’lerde tartışılan Korona virüsün grip gibi hızlı mutasyonlara uğrayabileceği bu nedenle farklılaşabileceği ve bu farklılıkların günün sonunda şu anda yapılan aşı çalışmalarının etkisinin sadece 1 yıl ile sınırlı kalmasına neden olabileceği konuşulmaktadır. Peki neye istinaden, tabi ki virüslerin görece yüksek mutasyon hızı nedeniyle. Bir kere şunu söylemek gerekli Korona virüs mevsimsel gribe yol açan İnfluenza virüsü gibi yüksek bir mutasyon hızına sahip değildir. Ayrıca Korona virüs İnfluenza da olmayan bir ekzoribozomal enzim üretim kontrol özeliklerine sahiptir buda Korona virüsü bir miktar daha sabit kılmaktadır.
Ayrıca araştırmacıların yaptığı Gen Sekans analizleri Korona virüsün dünyanın pek çok bölgesinde 4 ile 10 arası gen dizilim değişiklikleri gösterdiğini bununda oldukça düşük bir mutasyon hızını gösterdiğini değerlendirmektedirler. Virüslerin mutasyonlara ne derece açık olduğu akıllara getirilince aslında bu hızın oldukça düşük bir mutasyon hızı olduğu da anlaşılabilecektir.
Sözün özü yeni tip Korona virüs için üretilecek bir aşı çok çok yüksek ihtimalle ömürlük olabilir ve bu hastalığı atlatmış kişilerin bağışıklığı da yine aynı şekilde ömürlük olabilecektir. Bu bir açıdan iyi bir haber bir açıdan kötü bir haber. İyi bir haber çünkü bağışıklık kazanan bir kişi bunu uzun yıllar koruyacak yani bir kez daha virüsle karşılaştığında hasta olmayacak. Kötü bir haber çünkü biz çok iyi biliyoruz ki mutasyonlar her zaman canlıların uyumlarını genel olarak düşürür. Yani muhtemelen sık mutasyon geçirse idi bu virüs o halde biz virüsün bulaş hızının düşmesi, hastalık kilinik seyrinin bir miktar daha mevsimsel gribe benzemesi gibi olumlu seyirler de gözleyebilecektik.
Bizi virüsler ve bilumum hastalıklara karşı araştırma yapabilecek bir entellektüellikte yaratan, şifa veren Allaha hamd olsun.