İslamın Deizm İle Mücadelesi

Hafta sonu sosyal medyanın, özellikle Twitter’ın gündemini meşgul eden bir konu hasıl oldu. Önceki yıllarında islamcı medyanın programlarına konuk olmuş, binlerce öğrenciye Kelam[1] dersleri vermiş ve zahiren ömrünü islama adamış görüntüsü veren bir ilahiyat profesörünün islamı bırakıp deizme[2] geçtiğini açıklaması konuyla ilgili-ilgisiz hemen herkesin gündemini meşgul etmiş, bütün hafta sonu bunu tartışarak geçirilmesine neden olmuştur.

Öncelikle Teizm’den[3] deizme geçen bir ilahiyatçı konusu gündemde iken aslında deizm yada ateizmden de teizme her gün binlerce kişi geçmektedir. Yani birilerinin herhangi bir inançtan bir diğerine geçmesi o inancın varlığını doğrulamadığı gibi yanlışlığını da göstermez. Kaldı ki Talha Hakan Alp bu kararının sebeplerinden bahsetmiyor, bahsetse idi argümanları masaya yatırabilirdik. Nihayetinde biri bir sivrisineğin kanadını harikulade bir tasarım olarak görüp Allahın varlığına delil olarak görebilirken bir başkası bu muhteşem yaratılışa zorlama tesadüf yorumları yapabilir. Yani günün sonunda kişinin kendi eğilimleri onun yörüngesini çizebilir.

 

Buna kısaca değindikten sonra aslında kendi şahsi gözlemlerimin de Türkiye’de insanların ateizm ve deizme doğru hızlı bir yönelme yaşadıklarını doğruladığını söylemek zorundayım. Kişisel sohbetlerimde yada gözlemlerimde bire bir rahat bir diyaloğa girebildiğim insanların kendilerini yeterince rahat ve bir eleştiri masasındaymış gibi hissetmeyecekleri bir ortam sağlanabilirse çekinmeden zahiren teistik görünen inançlarının altında aslında birer deist yada agnostik taşıdıklarını itiraf ettiklerini görebiliriz. Aslında tüm dünyada durum böyle, üstelik bilimsel olarak her gün Allahın varlığı ile alakalı daha keskin daha kendine güvenen yorumlar yapabilmemize rağmen neden insanların Allah olsa bile ona ibadet etmeye gerek yok diye özetleyebileceğimiz bir inanca yöneldiklerini görüyoruz ? ( Evrenin yüce yaratıcısını bu densizlikten tenzih ederim)

 

Bunu tek bir sebebe bağlamak imkansız ise de bana göre bu durumun en önemli sebeplerinden biri kişilerin inandıkları dini asleten amaç gibi hissetmeleri yada dinlerinin temelinde yada herhangi bir yerinde Allahın çok az yada hiç yer etmemesidir. Ancak işin gerçeğinde din ancak bir yoldur ve amaç Allaha ulaşmak ve onu memnun etmektir. Ana amaçtan bir kere sapılınca dünyanın hangi noktasında hangi inancın içinde olursanız olun o inancın içindeki kollardan birine mensup olup artık bu mensubu olduğunuz kolun sıkı bir savunucusu bir inanlısı oluyorsunuz. Ortaçağda avrupadaki  mezhep savaşlarını hatırlayalım yada yakınçağda yada günümüzde islam dünyasında hala cereyan eden mezhep savaşlarını da unutmayalım. Hayat amacının temelinde Allah olan bir inanlının böyle bir savaşı büyük bir gözü dönmüşlükle ve iştah ile yapabilmesinin tek maksadı artık o şahsın hayatının amacının yada dininin en büyük değerinin mezhebi olduğu açık değildimidir. Allaha giden bir yol olması gereken mezhep asli amaç haline getirilince sapma da kaçınılmaz oluyor. Kısaca özetlediğimiz bu örnekleri aslında şu anda yaşadığımız ortama da uygulayabiliriz. İnsanların boş zamanlarında yaratılışlarının hakkını vererek Allahı tanımaya çalışmak yerine kendisine hiç hayır getirmeyecek senin hocan kötü benimki iyi senin yolun kötü benimki iyi tartışmalarına girdiklerini görebilmekteyiz.

 

Deizmin Gerçek Sebebi Allahı Tanıma Çabasının Yitirilmesidir

 

Deizmin en büyük sebebi Allahın tanınmaması ve tanıma konusunda da bir çabanın olmamasıdır. Yaratıcının muhteşem gücü ve olağanüstü yaratış süreçleri cahil kesimlerce hakkıyla görülemeyince din dediğimiz kavramda gittikçe kültürel bir olgu haline dönüşmeye başlamaktadır.

 

İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah’tan ancak alim olanlar ‘içleri titreyerek-korkar’. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. Fatır Süresi 28

 

Bir başka ayette ise Yüce Yaratıcı insanların Allahın kadirini hakkıyla takdir edemediğinden bahsediyor. Kadri hakkıyla takdir edilemeyen bir yaratıcıya duyulan inanç yada bağlılık zayıf olacaktır.

 

Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O’nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir. Zümer 67

 

 

 

Bilimsel deliller her ne kadar güçlü şekilde evrene müdahale eden ve insanı dünyanın merkezi yapan bir yorumu tarihte görülmemiş bir şekilde destekliyor olsa da son yüzyılın seküler kalıbının retorik bazında (Kanıt bazında değil)  aramızda gücünü arttırarak yaşamaya devam etmesi ve kendi ülkemiz özelinde de insanlara bağımsız bir bakış açısı sunabilecek Türkçe kaynakların neredeyse hiç var olmaması gibi nedenlerin sebep olması ile deizm ve türevi inançlar toplumumuzda etkilerini gittikçe arttırmışlardır.

 

Tabi yukarıdaki cümlelere ek olarak peygamberin hayatı ve mücadelesinin içinde insanların olduğu doğal süreçler ile gerçekleştiği de kitlelere açıklayıcı bir şekilde anlatılmalıdır. Gönderilen dinin ilk etki olarak Arap yarım adası kültürüne geldiği nihayetinde o kültürden parçalar taşımasının normal olacağı kitlelere anlayabileceği şekilde anlatılmalı bunun tarihsel bir süreç olduğu tüm argümanlar ile bu konuda bilgisiz zihinlere aktarılmalıdır. Söz gelimi dönemin ekonomisinin savaş ekonomisi olduğunu bilmeyen bir genç internette peygamberin ve arkadaşlarının hayatlarının mücadele içerisinde geçmesini tam olarak idrak edemeyebilir ve nihayetinde ” Allahın gönderdiği bir peygamber neden bu kadar savaş yapmış olabilir ki” diye düşünebilir, yada bir başka genç peygamberin yada arkadaşlarının neden çok fazla eşe sahip olduğunu sorgulayabilir. O dönemde savaş ekonomisi olduğu ve erkeklerinin nüfusunun kadınlara karşı ciddi manada az olduğunu bilmeyen bir genç bunu garip karşılayabilir. Hatta bu genç Arap yarım adasında şimdiki gibi sosyal devletlerin olduğunu zannedip ” devlet bunlara bakmıyormuydu sosyal güvenceleri yokmuydu, neden istemedikleri bir erkekle evlenerek kendilerini bir erkeğin kontrolüne bıraksınlar ki” gibi cahilane argümanlar üretebilir. Bu argümanların tamamına yetkin ve küçümsemenin olmadığı cevaplar verilmelidir ancak en önemli argüman yine Allahın varlığının anlaşılması ve zatının hakkının teslim edilmesidir.

 

Peki Deizm vb. kabuller ile nasıl başa çıkılabilir. Allah nasıl anlatılmalıdır ?

 

Deizm İle Mücadele Şartmı, Şart İse Nasıl Yapılabilir ?

 

Olması gereken insanların Allahın yaratış kanıtları ile buluşmasını sağlamak, insanları düşünmeye sevk etmek ve çekinmeden Allah için yaşadığımızı betimlemektir. Din ve kültürü ile ilgili konularda ise temcit pilavı gibi müslüman çocukların sürekli karşılarına çıkarılan argümanlara her yerde, her mevkide hiç çekinmeden zaten hali hazırda elimizde olan yanıtları toplumun her  kesimine en sirayetli bir şekilde açıklamak olmalı. Deizm ve türevi inançlar bu topluma bir gecede çökmedi o yüzden gidişleri de bir gecede olmayacaktır ve belki de kati olarak hiç gitmeyecektir ancak inancın direği ve asli amacı olan Allah konusu insanların gündeminde hiç yer etmez ise diğer bütün çabalarda akamete uğrayacaktır. Bu sebepten ötürü çok güçlü bir şekilde Allahın varlığı ve onun muhteşem yaratışı üzerinde topluma sunumlar yapılmalıdır. İnsanların tamda Allahın emrettiği şekilde Allahın varlığı üzerine düşünmeleri ve yine Allahın insanların dikkatini çektiği sorulara etraflıca düşünmeleri gereklidir.

 

Toprağa ektiğiniz tohumu hiç düşünmez misiniz? Vakıa 63

 

Peki siz hiç düşündünüz mü toprağa ektiğimiz tohumu ? Bir çekirdek ekiyorsunuz ve etraflıca bir hayat ortaya çıkıyor. Aslında olay sadece ekilen çekirdekten ibaret değil. O toprağın içinde mineraller, organik artıklar olmalı, toprak çeşitli vesilerle havalandırılmalı (Solucanların toprağı karıştırmaları bunun için iyi bir örnektir) vs. Yani gördüğünüz üzere sadece çekirdeğin kendisi değil sistemin tümü Allahın üstün yaratışını, bir sistemin inşaa edilişini göstermektedir.

Peki Allah bu sorunun cevabını bilmiyordu da bize mi sormaktadır ? Tabi ki hayır, insanlara kendi yaratılışlarını ve yaratılan herşeyin kökeninin sorgulanmasını öğütlemek için soruyor. Bunun samimi bir şekilde sorgulayan birinin Rahmanın yarattıkları üzerinde ki izi görmemesi mümkün değildir. İnsan bunları sorgulaya sorgulaya en nihayetinde kendi varlığını ve yeryüzünün nasıl da insanoğlunun emrine verildiği gerçeği ile karşılaşıyor. İşte o noktaya kadar gelen bir kişi aslında peygamberlerin vahiyle anlatmak istedikleri şeyin hakikatine yani Allahın varlığına ve kendi sorumluluklarına odaklanabiliyor. Zor değil ancak bunun için Allahı tanıma isteği olmalı…

 

Yukarıda kine benzer örnekleri arttırabiliriz cevaplar hep aynı noktaya yani Allaha çıkacaktır.

 

Tanımadığınız birine sevgi duyabilir yada ondan korkabilirmisiniz ?

 

Sevgi ve korku insanın ruha sahip olması ile açıklanabilecek kavramlar. Peki bu iki kavram için ne gereklidir ? Tabi ki bilgi gereklidir. Yani herhangi bir şeyi yada kişiyi sevebilmek veya ondan korkmak için mutlaka bu varlığın yada olgunun bilinmesi gereklidir. Muzu bilmeden onu sevebilir yada tersi bir duygu hissedebilirmisiniz, tabi ki hissedemezsiniz çünkü bilmiyorsunuz işte bizim konumuzda da bu argümanı temel alarak Allah kavramını inceleyebiliriz.

 

Gençlerin Allahı hiç bilmeden, tanımadan ve tanıma isteği olmadan ona teslim olabileceğini düşünmek en hafif tabirle ahmaklıktır. İnsan kendisinde bir içgüdü olarak[4] Allah inancını boynunda taşır ama bu inanç rasyonel gerçekler ile desteklenemezse kültürel bir ön kabule döner. Bu durum ise toplumda şu an gördüğümüz Allahın hiç tanınmaması ve büyük gaflet durumlarına yol açar. Bu durumların ileri aşamalarında gidişatın deizm ve türevleri olması kaçınılmazdır.

 

 

Rabbinin nimetini durmaksızın anlat. Duha Süresi

[1] İmanla ilgili sorulara ispat ve açıklama getirmek için oluşturulan bir felsefe. Daha fazla bilgi için bknz; https://tr.wikipedia.org/wiki/Kelâm Erişim Tarihi; 06/04/2021

[2] Deizm hasleten Allahın varlığını kabul eder ama onun dünyaya veya evrene büyük bir anlam yüklemediğini dolayısıyla dinlerin doğru olmadığını düşünür. Daha fazla bilgi için bknz; https://tr.wikipedia.org/wiki/Deizm Erişim Tarihi; 06/04/2021

[3] Allahın varlığını ve varlığa yüklediği sorumluluğa yönelik inanca teizm denir. Daha fazla bilgi için bknz; https://tr.wikipedia.org/wiki/Teizm Erişim tarihi 06/04/2021

[4] https://bilimvemedeniyet.com/allaha-inanmak-dogamizda-var-bilim-allaha-inanmamizin-icgudusel-kokenlerini-kesfediyor/#comments

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vucutlarimiz Nasil Calisir ? Tesadüf Degil 6

Serimize devam ediyoruz. Önceki yazılarda görebileceğiniz uzere yazarımız Prof. Howards Glicksman kademe kademe hücresel islem …

7 yorum

  1. Her bilginin kaynaklara dayandırılarak okuyucunun anlayacağı şekilde sunulan yazınız çok güzel istifade ettim teşekkürler

  2. Ayşegül Koçak

    Deizm asrımızın kanayan yarası.Bu yarayı inceleyen ve tadavi yöntemlerine değinen güzel bir yazi olmuş.Okuyun,okutturun…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir