İnternet ortamında ateist siteler yada forumlarda bu kitaptan pek çok argüman ve direkt kitabın paylaşımını gördüğüm için bu kitaptaki eleştirilere yazı, yazı cevap verme kararı almıştım. Bu yazılara bugün serinin 3. yazısı ile devam ediyorum. Daha önceki yazılarda belirttiğim gibi genellikle ya cehalet, ya ayeti bağlamından koparma, öncesinde ve sonrasında gelen ayetler ile alakasından bahsetmemek gibi sebepler nedeniyle kuran ayetlerini rahatça eleştirebileceğini zannetmiş İlhan Arsel. Ancak bunun gayet açık çarpıtmalar bütünü olduğunu çok da büyük bir efor sarfetmeden göstermeye devam ediyorum.
İlhan Arselin kitabının hemen başındaki argümanlardan biri olan Allahın kuranda kullandığı dil ile alakalı yaptığı eleştiriye dikkat kesilelim. Aslında çok acayip bir olay yok o dilde. Allah ayetlerin birinde cehennemliklerin durumunu konuşurken onları cehenennemi kazanmaları dolayısıyla hakettikleri dil ile betimliyor, farklı bir ayette yaratılışın hakkını verebilecek yegane varlık olarak insan oğlunun yaratılış gerçeğinden bihaber yaşamasını, hayatı boyunca kendisine verilen bilinci hiç kullanması gerektiği gibi kullanmamasını yeriyor ve bu tip insanları da hayvanlardan beter olarak betimliyor.
Gelin yazar ne yazmış ona bakarak başlayalım ;
”Kur’an’ın hemen her satırı, Tanrı’nın kendi kendini yüceltmesiyle, “kul” olarak yarattığı
insanlara kendi büyüklüğünü ve güçlülüğünü kabul ettirmek istemesiyle, onları yerlere
kapanarak kendisine taptırmaya çalışmasıyla, fakat bu istek ve gayretlerine karşı dikilenlere
küfürler ve hakaretler yağdırmasıyla doludur.” İlhan Arsel Kuranın Eleştirisi s.38
Bir kere yazarın kullandığı dile bakıldığında yazarın eleştirmekten ziyade sahip olduğu yargılara göre hüküm çıkarmaya ve okuyucuyu yönlendirmeye çalıştığını fark ederiz ki aslında bu edebi sahtekarlıktır. Edebi sahtekarlıktır çünkü siz kitabınızın ismini dahi Eleştiri olarak koymuşsunuz. Eleştiri dediğimiz şeyde sizin argümanları öncelikle çıplak bir şekilde okuyucunun önüne koymanız beklenir, ardından kendi yargınızı, kendi yargınız olduğunu açıkça söyleyerek okuyucuya gösterirsiniz. Neyse ateistlerden dürüstlük bekleme mefumundan vazgeçmeliyiz belki de.
“Sonra siz ey sapıklar, yalancılar; elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz–.
üstüne de ka\nar sudan içeceksiniz: susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz: işte ceza
gününde onlara sunulacak ziyafet budur…” (Vakıa Suresi, ayet 51-56).
”Sırf kendisini “Yaratan” olarak kabul etmiyorlar ve daha
doğrusu kendilerinin Tanrı tarafından yaratıldıklarını kabul etmiyorlar diye!” İlhan Arsel Kuranın Eleştirisi S.38
İlhan Arsel insanların yaratılış amacını oldukça küçük göstererek sırf insanların Allahı sahip olarak kabul etmedikleri için yanmalarını hayret verici buluyor gibi reflekse girmektedir. Yaratıcı bizi yaratmadan önce biz hiçbir şey değildik arkadaşlar, bakın sizin gerizekalı kibrinizin hiçbir önemi yok, insan içinde pislik taşıyan bir zavallıdan ibarettir ancak Allah onu seçmiş, yeryüzünü ve gökyüzünü emrine vermiş ve onu sistemin tam kalbine yönetici olarak yerleştirmiştir. Tabiki insan bu pozisyonunun hakkını verip kendisini yaratan yüce Allaha kulluk etmek zorundadır. Allah kendisini bulabilmemiz için bize akıl, merak, inceleme ve herşeyden önemlisi kendisine inanmamızı sağlayan bir içgüdü vermiştir, bunlarla da kalmamış ve peygamberler göndermiştir. Siz bunların hiçbirini ciddiye almayacaksınız, hayatınızı üstelik onun emirlerine ters olduğunu bilmenize rağmen ona isyan ile yaşayacaksınız, üstüne kibirli argümanlar ile ” benim kalbim temiz, Allaha namaz kılamayabilirim ama arada yetimlere para veriyorum” vb. argümanlar ile Allaha hakaret et. Allahın senin sadakana yada kalbim temiz güzellemelerine ihtiyacı yok, Allahın kullarının hiçbir şeyine ihtiyacı yok. O emredecek sen yapacaksın.
Ancak insanlar onu sahip olarak tanımadılar ve onların büyük kısmı cehennemde azap cekmeyi haketmektedir. Eğer siz en büyük olan günahı yani aklınız ile Allaha ibadet etmeyi seçmezseniz tabi ki ceza ile karşılaşmayı umabilirsiniz ve Allahın bu durumdaki gazap cümleleri gayet anlaşılabilir hitap yada betimleme cümleleridir.
İlhan Arselin kitabında görmediğim bir ayeti ben burada paylaşayım ve hem eleştiriyi hem de ona verilen cevapları genişleteyim.
Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır. Araf 179
Ayette kafir olanlar ile birlikte kafir olmayıp Allahı hayatının birinci sırasına koymayanlar kastedilmektedir. Allah onları betimlerken onlara verdiği hissetme, sorgulama, anlama nimetlerine vurgu yapıyor ve bu tip büyük günahkarların bu nimetlere rağmen Allaha boyun eğmediklerini söylemektedir. Allaha göre ve aslında insanoğluna göre bir yaratıcının varlığı su götürmez bir gerçektir. Bu gerçeğe rağmen Allaha yönelmemek ancak hayvanlardan daha aşağı bir seviyede kalarak kendisine verilen hiçbir akli melekenin kullanılmaması ile mümkün olabilecektir.
Velhasılı el kelam özetle sonuçlayacak olursak; Yüce Allah o cümleleri hakaret etmek babında değil ancak durumun gerektirdiği betimlemeler olarak kullanmaktadır. Eğer siz koca bir hayat, hayatın sahibinin Allah olduğunu bilmenize rağmen Allahı pratikte ilah olarak kabul etmezseniz sonuçlarına katlanırsınız. Allah bu dünya hayatını oyun ve eğlence olsun diye yaratmadı.
İnsanoğlu Yüce Allahı nereye koymaktadır ?! Allaha top arkadası muamelesi yapan bedbahtlar ona gereken saygıyı göstermektemidir ?! Asla göstermemektedir. Ortalama bir maaş ile çalışan bir standart insanı ele alalım. Bu kişi uykusunu, giyimini kuşamını, akşam ziyaretini, eve dönüşünü vb. neredeyse herşeyini Aylık 9-10 bin tl ücret aldığı bu işe ve onun patronunun emirlerine göre ayarlamaktadır. Onun dünyasında işe kalmamak çok önemlidir, emeklilik hesapları yapmak eğlencelidir vb. Patronu aslında bu kişinin tüm hayatını almaktadır. Düşünsenize 9 saat mesai, birer saat yol olsa 11 saat gitti bile, 1’erden 2 saat yeme içme , tuvalet vb faaliyet olsa 8 saat de uyku olsa gün bitiyor zaten.
İşte 10 bin TL ye ömrünü patronuna veren adam, patronu bir şey dese ve yapmasa çok kınanır ve mahkemelerde dahil herkes bu kişiyi haksız bulur ancak bize sahip olduğumuz herşeyi veren yüce Allaha karşı cimriliğimiz, nankörlüğümüz ne olacak ? İnsan oğlu, dürüst olalım Allahı önemsememektedir ve bunun cezasını da tövbe etmezse çok ağır ödeyecektir.
17. Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o!
18. Allah, onu hangi şeyden yarattı?
19. Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.
20. Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
21. Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.
22. Sonra, dilediği vakit onu diriltir.
23. Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)
Abese Süresi