Profesör Jonathan Wells şuradan orjinalini görebileceğiniz bu özet yazıda seküler evrim görüşünün fosil kayıtları sorunlarından bahsetmektedir. Fosil kayıtları bariz bir şekilde yeryüzünde Allahın yaratışını göstermektedir.
Evrimin Temel Sorunları- Fosil Kayıtları Yaratılışı Gösteriyor
Bir fosil geçmiş jeolojik çağlardan etkilenimler taşıyan bir kalıntıdır.[1] Fosiller ile alakalı çalışmalar (Paleontoloji) Darwin’den çok zaman önce başlamıştır. Onlar varolmadan önceki zamanlarımızla alakalı olabilecek en iyi ipuçlarıdır. Darwin öncesi fosil bilimciler bir fosil katmanının daha altında başka bir fosil katmanı bulduklarında daha alt katmandaki fosillerin daha yaşlı olduğunu varsayarak bunları gruplaştırmışlardır. Bulunan bu sonuçlar fosil kayıtları olarak isimlendirilmiştir.
Darwin fosil kayıtları ile alakalı ” Türlerin Kökeni” isimli kitabında yazmıştı;
” Doğal seleksiyon ile evrimleşme ile bütün türler kendi ata türleri ile bağlantı içerisindedir, değişiklikler bugün gördüğümüz türler arasında ki varyasyonlardan daha fazla değildir ve çoğunlukla soyu tükenmiş bu ata türler görünüşte kendi ata türlerine daha fazla benzer olmalılar ve günün sonunda ortak ataları ile bir noktada buluşmalılar. Yani böylelikle bu sayılan türler arasında yaşayanlar ve yok olmuşlar aklın alamayacağı kadar çok sayıda ara geçiş fosilleri ve bağlantı fosilleri olmalıdır.”[2]
Ama bu aklın alamayacağı kadar olması gerektiği Darwin tarafından ifade edilen fosiller bulunamamıştır. Bunun yerine Kambriyen döneminde temel hayvan filumları (temel vücut planları, organlar vb. Site Yazarı) temel vücut planları ve özellikleriyle jeolojik zamanın aynı döneminde değişik coğrafyalarda bütünüyle gelişmiş, geride kendisinden yana bir ata göstermeyen yani fosil kalıntısı içermeden herhangi bir ortak ata bağlantısı da içermeden var olmuşlardır.
Teori İçin Ciddi Bir Problem
Darwin bunu 1859 yılında biliyordu ve bunun teorisi karşısında ciddi bir sorun olduğunun da farkındaydı.[3] O gelecekteki fosil keşiflerinin yada bilimsel keşiflerin onun bu sorununu çözeceğini umuyordu ancak yapılan keşifler ve bilimsel ilerlemeler onun sorununu çözmekten ziyade sorununu kat ve kat büyütmüştür. 1991 yılında bir Paleontolog grubu Kambriyen patlamasını geçmişte dile getirilenden çok daha yoğun ve ani olduğunu gösteren bilimsel keşiflere imza atmışlardır.[4]
Kambriyen fosil kayıtlarında görülen anilik diğer hayat tarihi boyunca daha küçük gruplarda da izlenmektedir. Türler aniden ortaya çıkmaktadır uzun bir süre boyunca stabil kaldıktan ( Buna Stasis denmektedir) sonra ise birdenbire kaybolmaktadırlar. 1972 yılında Stephen Jay Gould ve Niles Eldredge bu fenomeni Punctuated Equilibria[5] olarak isimlendirmiştir. Gould’a göre bu fosil kayıtlarında baskın durumdur ve her Paleontolog bunu bilmektedir.[6] Diğer bir deyişle fosil kayıtlarındaki akıl almaz derecede çok olması gereken Darwin’in ara geçiş formları sadece Kambriyen döneminde değil ama tüm yaşam tarihi boyunca kayıptır.
İki İnsan İskeleti
Eğer son derece güçlü, tahminleri karşılayan fosil kayıtlarımız olsaydı bile yine de ata-torun ilişkilerini üretebilmek için sağlam hikayeler yazmamız gerekirdi. Neden mi ? Eğer bir gömünün altında iki insan iskeleti bulursanız bunların birbirlerinde türediğini nereden bilebilirsiniz ? Kimlikleri belirleyen pasaport gibi şeyler olmadan, yazılı kayıtlar yok iken yada DNA bilgiler mevcut değilken bunu bilmek imkansız olacaktır. İki birbirleri ile alakasız, kimliksiz aynı tür, ayırt etmek imkansız, bunu tanımlayabilmek için herhangi bir metod mevcut değildir.
Onyıllar önce paleontolog Gareth Nelson şöyle yazmıştır; ” Birilerinin fosil kayıtlarının başına gidip, işte bunlar türler, bunlar cinsler bunlar sınıflar diye ata-torun ayrımı yaparak ampirik olarak ayırt edebileceği fikri oldukça zararlı bir illüzyondur.”[7]
1999 yılında evrimci biyolog Henry Gee şöyle yazmıştır; ”Fosilleri işe yarar bir şekilde bir halka haline getirmek imkansızdır” ve şu şekilde bir sonuca varmıştır” Bir grup fosili ele alıp bunların bir soyu bir çizgiyi takip ettiğine dair sunumlar test edilebilir bir bilimsel hipotez değildir ancak gece yarısı öyküleri ile benzer bir şeydir, eğlencelidir, belki yönlendiricidir ama bilimsel değildir.[8]
- [1] Merriam-Webster’s definition of “fossil,” https://www.merriam-webster.com/dictionary/fossil (accessed August 23, 2020).
- [2] Charles Darwin, Origin of Species, 1st ed., 281-282, http://darwin-online.org.uk/content/frameset?pageseq=299&itemID=F373&viewtype=side (accessed August 23, 2020).
- [3] Darwin, Origin of Species, 1st ed., 308, http://darwin-online.org.uk/content/frameset?pageseq=326&itemID=F373&viewtype=side (accessed August 23, 2020).
- [4] James W. Valentine, Stanley M. Awramik, Philip W. Signor, and Peter M. Sadler, “The biological explosion at the Precambrian-Cambrian boundary,” Evolutionary Biology 25 (1991), 279-356.
- [5] Niles Eldredge and Stephen Jay Gould, “Punctuated equilibria: An alternative to phyletic gradualism,” Models in Paleobiology, ed. Thomas J. M. Schopf (San Francisco, CA: Freeman Cooper, 1972), 82-115.
- [6] Stephen Jay Gould, The Structure of Evolutionary Theory (Cambridge, MA: Harvard University Press, 2002), 759.
- [7] Gareth Nelson, “Presentation to the American Museum of Natural History” (1969), in David M. Williams and Malte C. Ebach, “The reform of palaeontology and the rise of biogeography,” Journal of Biogeography 31 (2004), 685-712.
- [8] Henry Gee, In Search of Deep Time: Beyond the Fossil Record to a New History of Life (New York: The Free Press, 1999), 113, 116-117.