Evrimcilerin Yeni Dunya Disi Yasam Iddiasida Sekuler Hayal Uzantisi Cikti

Evrimciler özellikle hayatin baslangicinda bulunan sistem, plan ve bilgi depolama gibi etkileyici muhendislikten kaynaklanan harikulade sistematiği inkar edebilmenin bir yolu olarak sik sik dünya disi yasam iddialarına göz çevirmektedirler ( dünya disi yasam iddiaları doğrulansa dahi ki su anda hiçbir kanıt mevcut degil bu yinede bunların tesadüfen kendiliğinden oluştuğunu göstermeyecekti. Burada açıklanamayan tesadüf yaraticiligi iddiası diğer dunyalardada evrimciler icin sorun olacaktır) Bunu yapmalarının nedeni dünyada yaşamın baslangici ile alakalı iste öylesine diyebileceğimiz bir hikaye dahi yazamamış olmalarıdır.Evrimciler eğer bir dünya disi yasam olursa bunun kendi açıklanamaz inanclari icinde iyi bir savunma kaynağı olusturacagini dusunmektediler. O yüzden ikide bir düzenli olarak dünya disi yasam, uzayda yasam kanıtı, bilmem ne gezegeninde organik molekül izimi gibi hiçbir sekilde kanıtlanamayan subjektif iddiaları temcit pilavı gibi tekrar eder dururlar. Asagidaki yazıda aynen bu sekilde bir hikayenin Prof. Casey Luskin tarafından foyasinin ortaya cikarilmasindan ibarettir. Gelin detaylarına, hikayenin ana özetini de gercekleride Casey Luskinin kaleminden okuyalım.

 

(Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Sizin Allah’tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur. Bakara 107

 

Yazının orijinali icin 

 

Exo Gezegen K2- 18b’de Gercekten  Yasam Kaniti mi  Keşfedildi ?

 

İnternet şu anda “Bilim insanları bir yabancı gezegende şimdiye kadarki en güçlü yaşam kanıtını buldu” (CBC News), “Bilim insanları uzak bir gezegende yaşam izine dair veriler tespit etti” (CNN), “Gökbilimciler Güneş Sistemimizin ötesindeki bir gezegende ‘şimdiye kadarki en umut verici uzaylı yaşamı izlerini’ buldu” (Sky at Night Magazine) veya “Uzak bir dünyada olası yaşama dair cezbedici işaret” (BBC) gibi manşetlerle çalkalanıyor. Ancak bekleyin, son başlık bu haftaya ait değil — 2023’ten ve tam da aynı haberle ilgili. Çünkü bu yeni bir keşif değil — daha önce de rapor edildi — ve son zamanlarda olan tek şey, sonuçların Astrophysical Journal Letters dergisinde yayınlanmasıydı. Carl Zimmer bu hafta New York Times‘ta bulguyu şöyle anlattı:

Bir araştırma ekibi, Güneş Sistemimizde değil ama Dünya’dan 120 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın yörüngesinde dönen K2-18b adlı dev bir gezegende şimdiye kadarki en güçlü dünya dışı yaşam işaretini sunduğunu iddia ediyor. Ötegezegenin atmosferinin tekrarlanan bir analizi, Dünya’da tek bilinen kaynağı deniz yosunu gibi canlı organizmalar olan bir molekülün bolluğuna işaret ediyor.

Molekül dimetil sülfür (DMS) veya dimetil disülfür (DMDS) olarak adlandırılıyor ve Dünya’da bilinen tek kaynağı yaşam (özellikle de deniz fitoplankton algleri). Ancak bu iddiayla ilgili birkaç sorun var. Ars Technica sorunları çok güzel özetliyor ve şöyle açıklıyor:

Peki neden birçok gökbilimci ikna olmadı? Bir ötegezegenin biyo-imzasının ikna edici olması için, aşağıdaki üç temel soruya net bir şekilde “evet” yanıtı vermesi gerekiyor:

  1. Gezegen sandığımız şey mi?

  2. Sinyal gerçek mi?

  3. Bu sinyali üretmenin tek yolu yaşam mı?

Şu anda bu soruların hiçbirine kesin bir “evet” yanıtı verilemiyor.

Bu sorunların her birini kısaca ele alalım.

K2-18b Nasıl Bir Gezegendir?

Mevcut çalışmanın yazarları, K2-18b’nin bir Hycean okyanus gezegeni olabileceğini iddia ediyor — yani, sıvı su okyanusunu çevreleyen ve sürdüren hidrojen açısından zengin bir atmosfere sahip çok büyük bir kaya gezegeni. Ancak birçok kişi bu yorumdan şüphe ediyor ve bulguların, erimiş magma okyanusuyla kaplı ve sera etkisi yaratan bir hidrojen atmosferine sahip (yani yaşam için son derece elverişsiz) bir gezegenle de tutarlı olduğunu öne sürüyor. CNN, bu olasılığı bir bilim insanının ağzından aktarıyor:

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde fizik, gezegen bilimi ve havacılık profesörü olan astrofizikçi Sara Seager, bağımsız ekiplerin gezegenin kendisi hakkında tamamen farklı yorumlara sahip olduğunu söyledi. Seager yeni araştırmaya dahil değildi.

“Bazıları bir Hycean dünyası önerirken, diğerleri sıcak bir magma okyanusu — hidrojen açısından zengin bir atmosferin altında erimiş kaya bulunan, olabilecek en elverişsiz gezegen — ve hala diğerleri onu bir mini-Neptün olarak görüyor” dedi. Karşılaştırma için, K2-18b Dünya’nın 8,6 katı kütleye ve 2,6 katı büyüklüğe sahip.

Benzer şekilde, Science dergisi şöyle bildiriyor:

Southwest Research Institute’ten gezegen bilimci Christopher Glein, arXiv’de yayınladığı bir ön baskıda K2-18b’nin büyük bir kaya çekirdeğin etrafında geniş bir magma okyanusuna ev sahipliği yapabileceğini öne sürdü — Madhusudhan’ın ekibinin savunduğu su dünyası fikrinden oldukça farklı bir senaryo. Glein The New York Times‘a, gezegende yaşam olduğuna ikna olması için çok şey gerektiğini söyledi: “E.T. bize el salladığını görene kadar, bu kesin bir kanıt olmayacak.”

Glein’in ön baskı makalesi, K2-18b’nin bir Hycean ötegezegen olduğu yorumundaki sorunları açıklıyor:

Yakın kızılötesinde yapılan geçiş spektroskopisi ile belirlenen atmosferik bileşim (yaklaşık %1 CH₄ ve CO₂ içeren H₂/He atmosferi ve tespit edilebilir NH₃ veya CO olmaması), K2-18b’nin bir Hycean dünyası olduğunu düşündürüyor gibiydi. Ancak bu verilerin yeniden analizi, CO₂ tespiti için istatistiksel olarak anlamlı bir kanıt bulamadı. Bu bulgu, Hycean koşullarının varlığı konusunda şüphe uyandırabilir. Dahası, güncellenen fotokimyasal modelleme, bir Hycean dünyasında yeterli metan üretmenin zorluğunu vurguluyor. K2-18b’nin yıldızına çok yakın olduğu, sera etkisi ısınması, atmosferik konveksiyonun engellenmesi ve yıldız altı noktası etrafındaki parçalı bulut örtüsü nedeniyle yüzeyinde sıvı suyu destekleyemeyeceği vurgulanmıştır.

K2-18b’nin yıldızına çok yakın olması sorunu, Sky at Night Magazine tarafından da dile getirildi:

“Gezegen aynı zamanda yıldızına çok yakın, yani yüzeyindeki herhangi bir organizmanın hayatta kalabilmesi için dayanıklı olması gereken yüksek enerjili radyasyonla bombalanıyor.”

Ars Technica bu argümanı daha da ileri götürüyor ve K2-18b’de bulut olmamasının (henüz tespit edilmedi) bir okyanusun varlığını sürdürmesini imkansız kılacağını belirtiyor:

İlk soru, gerçekten bir Hycean dünyasına bakıp bakmadığımız. Araştırmacılar makalelerinde, K2-18b’de bir okyanusun varlığının büyük ölçüde hava durumuna bağlı olduğunu kabul ediyor: “Bulutsuz/bulut olmayan bir atmosfer, yüzeyi yaşanabilir olmaktan çıkarır ve/veya suyu süperkritik bir durumda bırakır.” Daha sonra da kabul ettikleri gibi, JWST’den elde edilen veriler bulut belirtisi göstermiyor. Bu, bulut olmadığı anlamına gelmez, ancak iddiayı desteklemez.

Hatta farklı bir araştırma grubu, gezegenin okyanus oluşturmak için yeterli ışığı uzaya yansıtmadığını, dolayısıyla okyanusların kaynayıp buharlaşacağını öne sürdü. Bu çalışma, K2-18b’nin büyük olasılıkla bir magma okyanusu veya gaz cücesi dünyası olduğunu savunuyor.

2023’te Big Think‘te astrofizikçi Ethan Siegel, K2-18b’nin “büyük, kabarık ve Dünya benzeri değil, daha çok Neptün benzeri” olduğunu ve bu nedenle sıvı su okyanusuyla kaplı olamayacağını savunmuştu.

Tüm bu şüphelerle birlikte, New York Times‘taki Zimmer’ın makalesi durumu güzel özetliyor:

“Diğer araştırmacılar, daha çok araştırma yapılması gerektiğini vurguladı. Çözülmesi gereken bir soru, K2-18b’nin gerçekten yaşanabilir bir Hycean dünyası olup olmadığı.”

DMS/DMDS Gerçekten Tespit Edildi mi?

Birçok makale, K2-18b’de DMS/DMDS tespitinin bağımsız olarak doğrulanması ve daha yüksek bir istatistiksel anlamlılık seviyesine ulaştırılması gerektiğini belirtiyor. CNN, UC Riverside’tan astrobiyolog Eddie Schwieterman’ın şu sözlerini aktarıyor:

“Ancak Schwieterman, öncelikle bilim insanlarının dimetil sülfürün gerçekten K2-18b’nin atmosferinde bulunduğunu doğrulaması gerektiğini, bunun da aynı verileri inceleyen ve moleküllerin kimyasal imzasını arayan bağımsız gruplar tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Madhusudhan, çalışma ekibinin analiz ettiği verilerin önümüzdeki hafta yayınlanacağını, böylece diğer gökbilimcilerin de aynısını yapabileceğini söyledi.”

Ars Technica, dimetil sülfür olduğu iddia edilen spektral imzanın aslında başka moleküllere de işaret edebileceğini belirtiyor:

“Dimetil sülfür olarak özgül kimliği için, bu makalede ele alınan 20 kimyasal arasında en iyi uyum sağlayan olduğunu biliyoruz. Bu gezegende üretilebilecek ve bu analize dahil edilmeyen bir dizi başka kimyasal da var.”

DMS/DMDS Abiyotik Olarak Üretilebilir mi?

Cevap evet — dimetil sülfürün biyolojik olmayan kaynaklardan üretilebileceği iyi biliniyor. 2024’te Science dergisi, DMS’nin “soğuk, cansız bir kuyruklu yıldızda” tespit edildiğini bildirdi.

The Astrophysical Journal Letters‘ta yayınlanan bir makale, laboratuvar deneyleriyle DMS’nin abiyotik üretimini gösterdi ve organik kimyasal sisin, önceden biyo-imza olarak kabul edilen organosülfür gazlarının abiyotik bir kaynağı olabileceği konusunda uyardı.

K2-18b’deki yaşam iddiasını öne süren mevcut çalışma, bu abiyotik mekanizmaları kabul ediyor ancak DMS’nin gözlemlenen seviyelere ulaşamayacağını savunarak reddediyor. Ancak bu, Dünya’daki biyotik üretim için de geçerli. Yani burada başka bir şeyler oluyor olmalı.

Sky at Night Magazine, başka süreçlerin de devrede olabileceğini kabul ediyor:

“K2-18b’nin atmosferinde tespit edilen moleküllerin kaynağı başka bir bilinmeyen kimyasal süreç olabilir.”

Sonuç: Çok Az Veri Var

Sonuç olarak, ötegezegenlerden elde ettiğimiz tüm veriler, yıldızlarından yansıyan çok az miktarda ışıktan ibaret. Science dergisindeki bir haber, ne kadar az bilgiye sahip olduğumuzu hatırlatıyor:

“Diğer yıldızların yörüngesindeki gezegenler hakkında bildiğimiz her şey, atmosferlerinden sıçrayan çok az miktardaki ışıktan geliyor. Dolayısıyla, bu inanılmaz derecede zayıf bir sinyal ve sadece yaşam belirtileri için değil, her şey için okumamız gereken bir sinyal.”

Son sözü MIT’den gezegen bilimci Sara Seager söylüyor:

“K2-18b söz konusu olduğunda, heyecan kanıtların önünde gidiyor.”

New chat

 

 

 

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Çoklu Evrenler Gercek mi ?

Çoklu evrenler konusu donem donem kozmolojik konuşmalar yada çalısmalar da duydugumuz bir deyim. Bu deyim …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir