Dinler Gercek Olabilirmi ? (1)

Dinler Gercek Olabilirmi ? Dinlerin Gercek olup Olmadigina Dair Saglamayi Nesil Yapabiliriz

 

 

Aslinda başlık dinler sahte olabilirmi de olabilirdi ama kelimelerin gelisi guzelligine karışmak istemedim. Var olusumuzun en can alici sorusunu sorarak baslamak istiyorum, neden buradayız ? 

Ne yada Kim sebep oldu ? Neden sebep oldu ? En onemlisi neden bir bilince sahibiz ? 

Insanoglu bu sorulara “evet yanıt verdim”  demedikten sonra yemeyi icmeyi bırakıp bu sorulara yanıt vermeli ve bunun uzerinde derin derin  dusunmelidir. Yahu insan hiç dusunmezmi ben bu bedene nasıl sahip oldum, neden hersey sistematik bir düzene sahipmiş gibi duruyor, neden insanoğlu bu sistemin tamda merkezindeymiş gibi duruyor ? 

Acikcasi hayatta bunlardan daha onemli bir soru oldugunu zannetmiyorum. Bunlardan daha onemli varligimize dair bir soru var diyende beri gelsin dinleyelim. 

Tartismasiz bir sekilde bizim icin en onemli sorular bunlardır cunku insan oğlunun yegane sermayesi zamandır oda her an her saniye tükenmektedir daha dramatiği kesenin tamamen ne zaman bosalacagi da bilinmemektedir. Iste tam bu noktada durmak lazım. Öncelikle gerilere gitmeliyiz, çok gerilere yaratilisin baslangicina kadar gitmeliyiz, hadi başlayalım.

Modern kozmolijik tarihlendirme metodları evrenin yaklaşık 14,7 milyar Yil yaşında oldugunu soylemektedir. Evrenin bir başlangıca sahip olması acikcasi dinler lehine yada dinlerin sorumluluk argümanı lehine 1 tam puan eklemiş durumda peki ok ama bu başlangıca doğal bir seyler sebep olmuş olabilirmi ? Mesela yani basimizda iki farklı evren olmuş olsa ve bu evrenlerin çeşitli yerler yada seylere sürtünmesi sonucu enerji ortaya cikiyor olsa mesela bu çıkan enerjilerden bazilarinin evrenimize benzer evrenler oluşturması mumkunmudur ? Oyle ya belkide Boyle bir şey sebep olmuştur tabi Boyle bir şey sebep olmuş olsa dahi baslangic sorunundan kaçamıyoruz. Pandoranin kutusunu bir kere acmis olduk. Bu durum sadece soruyu iki basamak geriye atıyor “ Peki o halde bu diğer iki evren nasıl oluşmuş” seklinde sorular devam eder gider.  Simdilik bu can sikici durumu göz ardı ederek bilimadamlarının paralel evrenler yada çoklu evrenler ismini verdigi fanteziye göz atalım. 

 

 

Evrenin yaratilisindaki yaratilis kanitlarini iceren parametreler o kadar hassastır ki bu kanıtları görüp de gerceklesen eyleme yaratilis demeyen ya bagnaz yada ahmaktir. Soz gelimi evrenin ilk yaratilis anındaki genişleme hızı o kadar hassas bir dengeye sahiptir ki eğer milyar kere milyar kere milyarda bir ( bu milyarda bir tekrarını 120 kez daha yapmanız lazım) daha yavaş genişlese hemen icine cokecek eğer bahsedilen orandan biraz daha hizli genişlese bu kez de maddenin olusamayacagi dolayisiyla yine evrenin icinde olmayacagimiz bir durum gerçekleşecekti. Matematik te 10 uzeri 50 in uzerindeki ihtimaller matematiksel açıdan dahi imkansizligi göstermektedir. Sadece bu rakam dahi açık bir sekilde yaratilisi göstermektedir.

Oncelikle paralel evrenler yada çoklu evrenler fikirleri tanım gereği keşfedilemez ve keşfedilmesi asla mümkün olmayan keşfedilmesi teklif dahi edilemeyen hayali fantazilerdir. Peki bilim adamları neden Boyle fantezilere girişiyorlar ? Sebep oldukça dramatiktir,  seküler tipler bir yaratilis fikrinden kacinabilmek icin fantezi bile denmeyecek girisimlerde bulunmaktadırlar.  Peki elde hiç kanıt yokken Boyle tahminlerde bulunmak bilimselmidir ? Tabiki degildir, bu bilim degil bir inançtır. Sekuler imani korumak icin Boyle garip fantezilere girişmek din adına bir yarim puan daha eklemektedir, cunku karşıt argüman yani ornekte olduğu uzere paralel evrenler benzeri argümanlar bilimsel kesifler yoluyla gündemimize girmiş argümanlar degildir. Bilakis bu argümanlar butunuyle yaratılış argumanindan kaçamayan seküler tiplerin kacis yolu olarak sunmaya gayret gösterdikleri cogunlukla bagnaz argumanlardir. Yani bu argümanlar bilimsel kesifler nedeniyle degil aksine bilimsel kesiflere Karsi kalkan olabilmesi icin bir inanc babında ortaya cikmaktadir. 

Bir an icin paralel evrenler vb inançların doğru oldugunu varsayalım. Bu sorunları çözmekten yine çok uzaktır. Su an yasadigimiz evrenimizde canliligin ortaya çıkabilmesi icin gereken parametreler o kadar fazladır ki pek çok bilim adamına gore bu ancak mucize yada oldukça özel ve detaylı bir yaratilisin sonucu olabilir. 

( Daha fazla bilgi icin geçtiğimiz aylarda yazdigim 4 yazılık evrenin yaratilisi yazılarına göz atabilirsiniz. Yaratilisin görkemini ve kesinliğini ispat eden bu yazılarda ki kanıtlar o kadar inanılmaz dengelere sahiptirki bazen rakamların ve sifirlarin etkinliğine Karsi derimiz kabarmaktadır. https://bilimvemedeniyet.com/evrenin-yaratilisi-1-giris/)

Bu parametrelere insancıl ilke adi verilmektedir. Bu ilke yüzlerce maddeden oluşmaktadır ve bir kısmı direkt en basitinden canliligin olsumasi icin gereken maddeleri barindirirken bir kısmı çok hücreli yani çok daha kompleks canlıların oluşması ile alakalıdır. Bir kısmı ise insan benzeri akilli varlıkların medeniyet oluşturabilmesi acısından olmazsa olmazlardır. 

Yaratilis kavramı kendisini altüst eden astronom Fred Hoyle bir patlama ile yaratilisin gerçekleşmesi ve yaratilis icin gereken şartların gerektirdiklerini dusununce isteksizce asagidaki yorumu yapmistir ;

‘Big Bang teorisi evrenin tek ve büyük bir patlama ile başladığını kabul eder. Ama bildiğimiz gibi patlamalar maddeyi dağıtır ve düzensizleştirirler. Oysa Big Bang çok gizemli bir biçimde bunun tam aksi bir etki meydana getirmiştir: Maddeyi birbiriyle birleşecek ve galaksileri oluşturacak hale getirmiştir’ 

 

Oldukça kısa bir özet formatında gösterdiğimiz evrenin yaratilisi size neler hissettirmektedir ? Bir hüküm veren olsanız, emriniz altındakilere bir suru iyilik yapmis olsanız, onlara bir rehber verseniz , bunu dinleyin size herseyi ben verdim deseniz ve tum bunlara ragmen bunların büyük cogunlugu sizi hiç dinlemese ne yaparsınız ?
Üstelik dinlemeyenlerin bir kısmı benim kalbim temiz, bir kısmı yaraticinin rehberine aldiris etmiyorum rehber benim dese yada buna benzer argümanlar üretseler ? Muhtemelen Boyle bir saygisizliga kısa sure dahi göz yummazdınız ama alemlerin rabbi bize hala sabretmektedir.
Hemen yokedilmememiz bile Yuce Allahin affetmek istediğinin açık bir kanitidir.
Ey insan, ‘sonsuz Kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni ne(ler, kimler, hangi nimetler ve yetkiler) aldatıp gururlandırmıştı? (Hangi şeytani odaklar; hangi imkân ve iğvalarla sizi kandırıp Hakk’tan ve hayırdan caydırmıştı?) Ey insan! Lütuf ve iyiliği bol Rabbine karşı seni aldatan ve isyana sürükleyen nedir? Infitar 6

Peki simdi sizde bir an dusunun bugune kadar gordugunuz bildiginiz patlamalar maddeye ve cevreye bir düzen kazandirmismidir ? Aksine bildiginiz ve bildigimiz tum patlamalar düzeni yok etmiş ve etkileyebildigi her seye zarar vermiştir. Ancak burda çok inanılmaz bir düzen vardır ve bunun adi yaratilistir. Burada bir gizem filan da mevcut degildir. Duzen ancak tasarımcı, guclu bir aktör ile mevcuttur. 

Gayet açık bir sekilde yukarıda ozetledigimiz kozmolojinin ana giriş konulari bir yaratıcı ve yaratilis fikrini guclu bir sekilde desteklemektedir. Peki din bunun neresinde diyenler icin serinin son yazısında insan bilincinin ve bu yaratilisi kesfedebilecegimiz sekilde yaratilmamizin ve evrende konumlandirilmamizin din hususunu nasıl desteklediğine şahit olacaksınız. 

Serinin ilk yazisini bu sekilde tamamlamış oluyoruz. 

Senin bize bildirdiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Çünkü bilici olan da Sensin, doğruyu bildiren de Sen.» Melekler cevap verdiler: seni her türlü ayıptan tamamıyle tenzih ederiz. Senin öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur, çünkü hâkim sensin, âlim sensin Bakara 32

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vücutlarımız Nasil Çalisir- Tesadüf Degil 5

  Yazarımız Prof. Howard Glick Önceki yazılarda hücrenin işleyişi ile alakalı insanin aklinin alamayacagi harikulade …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir