İnsan aklınıza gelebilecek en kompleks makinadan daha komplekstir. Vücudunuz örten 0,3mm dolaylarındaki deriyi kaldırıp baksak arka planda sürekli bir faaliyetin olduğunu göreceğiz. Bu faaliyet görmememizi sağlayan şey bizi yaratırken güzel bir biçim ile yaratan yüce yaratıcının şeklimizde güzel tutmak istemesidir. Muhtemelen şu anki ruh halimizle derimiz olmada yaratılsa idik hiç kimse birbiri ile görüşmek istemezdi zira çoğu midenin kaldıramayacağı bir görüntü vardır derimizin altında. Ancak konumuz bu değil, konumuz derimizin altında tüm vücudumuzun ihtiyacı için gerçekleştirilen, yaşamımızın devamı için zorunlu olan dolaşımsal faaliyetler ve bunun nasıl yüce yaratıcı Allahın varlığını gösterdiğidir. Her çalışma, her eser mutlaka kendisini imal eden sanatçının varlığına dair bir takım ipuçları bırakır, sanatçının kendisini göremesek bile işte yaratıcımız olan Allahın dolaşım sistemimizdeki üstün yaratışıda yine aynı şekilde onun kudretli, hayranlık uyandıran yaratış sanatını göstermektedir.
Dolaşım Sistemimizin İçerisinde Hayati Bir Nehir- Kan
Kan soluma ile aldığınız oksijenin taşınmasından, tekrar nefes verdiğinizde dışarı attığınız karbondioksitin dışarı atılmasına, şekerin taşınmasına ve aslında aklınıza gelebilecek tüm taşıma nakliyat işlerinin sağlanmasında kullanılan en yaşamsal sıvınızdır. Kan vücudunuz içerisinde, vücudunuzun her yanını saran son derece üstün bir mühendislik ile yerleştirilmiş olan damarlarınız vasıtasıyla tüm vücudunuzu sürekli gezer. Kan dediğimiz gibi bir nakliye aracıdır ve taşıdığı en önemli ürün ise oksijendir. Vücudumuzun oksijensizliğe zerre tahammülü yoktur ve kan ve içerisinde birazdan değineceğimiz proteinler sanki bunun farkındaymış gibi hareket etmektedirler.
Kanın vücut içerisinde sayısız görevi bulunmaktadır bunlar arasında oksijenin taşınması, karbondioksitin geri dışarı atılmak üzere nakliyatı, zehirli atıkların karaciğere teslimi, bağışıklık hücrelerinin vücut içerisinde transferi, gerektiğinde pıhtılaşma vb. Gerektiğinde pıhtılaşma o kadar önemli bir özelliktir ki bizi durup dururken felç olma riskinden kurtarmaktadır. Buna pıhtılaşma başlığı altında değinebiliriz.
Yukarıdaki resimde beynimizi saran ve besleyen damar ağını görüyorsunuz. Eğer Allah 0,3mm ebatındaki derimizi yaratmasaydı bu rahatsız edici görüntü ile yaşamak zorunda kalacaktık. Estetik ve güzelliği Allahtan bir nimet olarak görmek gereklidir. Allah güzeldir, güzelliği sever. Ayrıca bir başka husus damar ağlarının ne kadar görkemli bir şekilde yaratıldığı ile alakalıdır. Herhangi bir bilinç durumu söz konu değilken vücudun kendi kendine damarlar üretip bunları yerli yerince yerleştirip fizik, kimya biyoloji vb. eğitimleri verip onları önceden eğittiğine inanabilirmiyiz ? Buna inanacak kimse yoktur sanırım, Peki o halde neden güçlü ve büyük rabbimize hayatımızı adamıyoruz ? Resimde gördüğünüz beynin üst bölgelerinden küçük bir kılcal damarın yırtılması yada patlaması sonucu ölümü yalvararak isteyeceğimiz bir duruma gelebiliriz. Allah bu bilgiyi bize öğretti ve gösterdi acizliğimizi görmemiz ve kabul etmemiz için ancak acziyetini kabul eden varmı ? Her birimiz bir kibir deryasında yüzüyoruz, uyanın artık yeryüzü bize Allahtan bir hediye ancak bu hediye onun ismini zikredip hayatımızı ona yöneltmezsek bizim cehennemimizi hazırlayan kötü bir yatırıma dönüşecek.
Biz insana yolu gösterdik (Doğru yol yapılması izlenmesi gereken metod) ister şükredici olur ister nankör. İnsan Süresi 76/3
Kanın taşıdığı hayati materyalleri şu şekilde sıralayabiliriz;
Hormonların Nakliyesi; Kan vücudumuz ve gelişimimiz için son derece hayati hormonların taşıma işleminide gerçekleştirmektedir. Bildiğiniz üzere vücudumuz yaklaşık olarak 60 trilyon civarı hücreden oluşmaktadır. Bu hücrelerin arasında durmaksızın gerçekleştirilmesi gereken bir mesajlaşma trafiği olmak zorundadır, işte tamda bu sebepten kanında hiç durmadan sürekli faaliyet içerisinde olması gereklidir. Rahman olan ve kullarına karşı hep cömert olan Allah ise kanın sürekli faaliyette kalması için kanımızı sıvı aktif bir yapıda yaratmış ve vücutlarımızın içerisinde var etmiştir. Kanın hormonlarımızı yavaş, hızlı yada hiç taşımaması hayatımızın sonu anlamına gelebilir yada en iyi ihtimalle yaşam kalitemizi dramatik bir şekilde düşürebilirdi.
Vücut Plazmasının ve Kan Sıvısının Isısının Ayarlanması; Kanın vücudumuzu içerisinde nakliyesini sağladığı hususlardan bir diğeride ısıdır. Evet yanlış duymadınız kan aynı zamanda bir enerji olan ısıyıda nakleder. Kan hücrelerden etki olarak aldığı ısı ile tüm dokularımızın sıcak ve işlevsel kalmasını sağlar.
Faaliyetler sonucu açığa çıkan ısının eşit olarak vücudumuza dağıtılması son derece önemli bir faaliyettir. Aksi halde çalışan organımız çok ısınacak ve diğer bölgeler yani ısıyı alamayan bölgelerimiz de çok soğuyacaktır. Böyle bir durumda ise yaşamımızı devam ettirmemiz mümkün olamazdı. Çünkü soğuyan organ görevini yapamayacak ve çok ısınan organda erken pes edip organ yetmezliğine giden bir sürece girecektir. Aynı zamanda vücudumuzu yemek için fırsat kollayan tek hücreli düşmanlarımız (Virüsler, bakteriler ve mantarlar) ısının düştüğü bölgelerde faaliyetlerini arttıracak ve geçmek bilmeyen enfeksiyonlara yol açacaktır. Her halukarda vücudun ısı dengesinin hassas bir mühendislik ile yaratıldığı sonucu su götürmez bir gerçektir.
Kanın Genel Faaliyet Alanı ve Benzersiz Yapısı; Yukarıda da söylediğim gibi vücudumuzun ihtiyaç duyduğu herşey glikoz, hormonlar, ısı vb herşey kan vasıtası ile taşınır. Bunların en önemlisi ise oksijendir. Vücudumuzun faaliyetleri sonucu açığa çıkan atık ürünler, karbondioksit vb yine kan vasıtası ile taşınmaktadır. Kanımız vücut faaliyetleri sonucu ortaya çıkan atıklar, üre vb maddeleri ilgili doku yada yada organdan alır ardından bunları böbreğe getirir ve vücuttan atılması için kendi üzerine düşen görevi gerçekleştirir. Yine aynı şekilde zehirli gazları akciğere taşır ve akciğer vasıtasıyla dışarı nefes verme işlemi ile atılmasını sağlar.
Kanın aynı zamanda sıcak ve soğuk havalarda iklime, ısıya ve duruma göre aldığı haller mevcuttur. Bunların tamamı sanki canlıların yeryüzünde karşılaşacaklarını çok iyi bilen bir üreticinin sistemi önden hazırlaması gibidir.
Serinin bu giriş yazısında kan ve dolaşım sistemi ile alakalı çok kısa bilgiler vermeye gayret ettim. Bu sitedeki çoğu yazıda söylediğim gibi sistemin kendisine hayran olunmaz, onu tasarlayana hayran olunur. Yüce Allah vücutlarımızda kendi varlığını gösteren ispatlayan son derece görkemli yapılar yaratmıştır. Burada yüzeysel bile diyemeyeceğimiz bir şekilde bahsettiğimiz dolaşım sistemi ise bunlardan sadece bir tanesidir. Dolaşım sisteminin tasarımındaki görkem yaratıcının yüceliğinden ileri gelmektedir. Sistemin tasarımcısına hayranlığımız ve şükran duygumuz sadece incelediğimiz sistem ile bitmemeli ama ayrıca bunları anlayabilecek zeka ve algı kapasitesinin de insan oğluna verilmesini kapsamalıdır. Allah bize değer verip algımı açmasaydı, akleden bir varlık olarak bizi yaratmasaydı biz bunları asla göremeyecek, anlayamayacaktık.
Şüphesiz insanı karmaşık olan bir sudan yarattım. Onu deniyorum, bu yüzden onu işitir ve görür kıldım. İnsan Süresi 2.ayet
( Buradaki işitme ve görme bildiğimiz anlamda işitme görmeden ziyade daha çok anlayabilme, akledebilme özelinde değerlendirilmelidir. Salt görme ve duyma tüm hayvanlarda da mevcut ancak akletmek bize mahsus.)