Darwinden Yaratılış Mucizesine, Bu Yolu Nasıl Kat Ettik

Prof. Michael Denton’ın ” İnsan Mucizesi- İnsanın Varlığı İçin Doğadaki İnce Ayar”[1] isimli kitabının giriş kısmından bir düzenlemenin makale haline getirilmiş versiyonun genel bir özeti şeklinde ki çevirisini bu yazıda bulabileceksiniz. Prof. Denton yıllarını varlık bilime harcamış, oldukça başarılı Avustralya asıllı bir bilim adamıdır. Denton yıllar boyunca yaptığı keşiflerden sonra evrenin, içindekilerin, evreni işleten mekanizmanın, insan varlığının ve insanın medeniyet oluşturmasını sağlayan madenlerden tutun el yapısına kadar herşeyin bilinçli bir yaratılışın eseri olduğunu görmüş ve kainatta tesadüfün olmadığını ikrar etmiştir.

 

Bu yazısında ise insan oğlunun tüm varlığı süresince en aptalca girişimlerden birisi olan Allah olmadan varlığı tesadüflerle açıklamaya çalışan materyalistik ideolojinin nasıl çöktüğünü materyalizmin yükseldiği dönemlerde aktif olan bilim adamlarına da atıf yaparak göstermektedir. Tesadüflere iman eden ve bunu bir din gibi tebliğ eden evrim ideolojik devriminden, yaratılış hakikati devrimine.

 

Yaratılış hakikattir ve gün geçtikçe yaratılış görüşü daha da güçlenmektedir, aslında yaratılış şu anda reddedilemez bir entellektüel temele sahiptir.

 

Önemli Not; Bu yazı ilgili adresteki yazıdan motomot çevrilmemiş ve anlam niteliği ve genel manaya zarar verilmeden bir özet bağlamında çevrilmiştir. Yer yer çevirenin duygularını özel kelime seçimlerini barındırmaktadır.

 

Ey insanlar! Biz sizi değersiz bir sudan yaratmadık mı? Mürselat 20

 

Yazının orjinaline buradan ulaşabilirsiniz.

 

Darwinden Yaratılış Mucizesine Bu Yolu Nasıl Kat Ettik

İnsanın kozmik bir kaza olarak resmedildiği dünya görüşü baskın olmaya devam etmesine rağmen yeni bir karşı devrimin filizleri çoktan filizlenmeye başladı . İnsan varlığı için gereken ince ayarlar bütünün sağladığı yaratılış kanıtı…

 

Darwinizmin canlı bilim için bir ideolojik kabulunun ardından batı medeniyeti atomculuk, materyalizm ve Democritusun ve diğer Sokrat öncesi Yunan filozoflarının doktrinlerini kendine temel almaya başlamıştır. Darwinci paradigmanın daha sıkı bir şekilde savunulmaya başlanmasının ardından evrenin bir amaca yönelik özel bir yaratılışa sahip olduğu görüşü akademik bilimsel çevrelerce daha fazla saldırıya ve dışlamaya maruz bırakılmıştır.

 

Darwinci çözülmenin Evrimci ana akım biyoloji dünyasında son çözülmeleri ünlü Fransız Kimyacı Jacques Monod’un materyalist bir manifesto niteliğindeki ”Şans ve Zorunluluk”[2] isimli kitabından alınan unutulmaz alıntılarda kendini göstermektedir.

 

” Benim bu kitapta sunduğum tez biyosferin tahmin edilebilir bir kısım nesne yada şeylerin yada onların sebep olduğu faaliyetleri içermemesidir” Şöyle devam etmektedir;

 

” Ama bu oluşumlar doğrusu ilk prensipler ile uyumlu kısmi bir gerçekleşme içerirler, ama bu prensiplerden ayrılamazlar ve doğaları gereği tahmin edilemezlerdir… Aynı nedenle tahmin edilemezlerdir, daha fazlası yada azı değil. Atomların bu şekilde çakıl taşı grubu benzeri birleşmesiyle oluşturdukları bu oluşum tahmin edilemezdir.”

 

Monoda göre insan ırkı kendisini umursamayan geleceğini bilmeyen sonsuz bir evrende insanı evrenin merkezinde konumlayan antroposentrik görüşlerin tersine akıp giden bir rastlantıdan fazlası değildir. Harvard paleontoloğu Stephen Jay Gould ise şunu eklemektedir;

 

” Bizler tesadüflerin oluşturduğu zavallılarız. Bizler hayat ağacının minik bir kolunun zavallı küçük bir sürgünüyüz, hepsi bu, bizler detayız amaç değil. Oldukça geniş bir evrende zorluklar içerisinde bir evrim aktivititesinin sonucu olarak. Yada astronom Carl Saganın dediği gibi kosmik cümbüşün içerisinde bir kısık sesten ibaretiz. Bu batılı ideolojilerine iman eden bilim adamları durumu bu şekilde bir imana cevirmişlerdi.

 

İkincil Bir Gölge Hadiseye Rütbenin Düşürülmesi

 

Orta çağ dönemlerinde tanrının sureti[3] olarak görülen insanoğlunun, zavallı çaresiz bir tesadüf konumuna rütbesinin düşürülmesi. Başlangıç aşamasından hemen sonra  daha önceden tanrının imajının yansıması olarak görülen ayrıcalıklı konumdan tesadüflerin anlamsızlığına kozmik bir hamle sonrası düşünüş konumundan daha aşağı bir konuma.

 

Okul filozoflarını Orta çağın antroposentrik[4] kozmoz anlayışından modern insanlık çağının en dramatik dönüşümünün yaşandığı seküler transformayona doğru değiştiren evrilten bir süreç olmuştur.

 

Ama 21. yüzyılda bu tabloyu eğlenceli bir şeyler beklemektedir.

 

İkinci Bir Devrim

 

1800 lü yıllarda batılı dünyada Bilim çevreleri tarafından  insan için kazaların sonucu oluşan fiziksel eylemlerin rastlantısal bir sonucu olarak bakılmaya devam ederken antropik bir devrim için filizler çıkmaya başlamış ve ilk adeta anlaşmalar Bridgewater’da 1830 da oluşmaya başlamıştı. William Whewells’in suyun yaşam için inanılmaz uyumu ile ilgili katkı sunan tartışmaları dahil bağımsız pek çok araştırma ve William Proutun karbonun yaşam için çarpıcı özellikleri ismindeki tartışmalar organik kimyanın 19. yüzyıldaki gelişimleri ile açığa çıkmıştır. İronik olarak bu gelişmeler tamda Darwinin Türlerin Kökeni çalışmalarını yayınladığı ve Friedrich Nietzche’nin ” Nihilizm Kapıda Bekliyor” tanımlamalarını yaptığı sekülerizmin altın çağını yaşadığı dönemlerde  ortaya çıkmıştır. Daha ironik olanı bu dönemlerde bilim, hayatın derin zaman dehlizlerinde devam eden tesadüfi süreçlerin aksine yaratılmış olduğu görüşüne dair kanıtları ve görüşleri biriktirmeye başlamıştır.

 

 

İki Eksensel Kitap

 

Bu keşifler ve özellikle karbonun sıra dışı bir şekilde yaşam için uygunluğu Charles Darwin ile birlikte modern evrim görüşünü keşfeden Alfred Russel Wallace[5] tarafından ”Yaşamın Dünyası” isimli kitabında incelenmiştir. 1911 tarihindeki çalışmasında doğal dünyanın karbon temelli bir yaşam için daha önceden ayarlandığını göstermektedir.

 

İki yıl sonra Lawrence Henderson[6] klasiğe dönüşen kitabı ” Çevrenin Uyumu” isimli kitabını yayınladı. Bu kitap aynı argümanlar ile ancak çok daha fazla bilgi ile donatılmıştır. Henderson sadece doğanın yaşam için uygunluğunu değil ancak aynı zamanda fiziksel görüntümüzün, tasarımımızın inanılmaz detaylarını aktarmıştır. O, özellikle suyun iki termal özelliğinin yani sıcaklığının ve buharlaşmanın soğutma etkisinin ve bunlara ek olarak Co2 nin çok özel bir özelliklerinin nasılda bizler için uygun olarak yaratıldığını detaylıca incelemiştir.

 

  1. yüzyıl boyunca Wallace ve Henderson üstü kapalı vurgu yaptıkları bu mucizevi uyumları 20. yüzyıl boyunca diğer pek çok araştırmacıdan daha büyük tutku ile savunmuşlardır. George Wald ayrıca karbonun kimyasının ve fotosentezin benzersiz çevresel uygunluğuna yönelik argümanlar üretmiş ve kullanmıştır. Morowitz ise suyun yaşam için, özellikle hücresel boyutta enerji için benzersiz uygunluğunu argume etmiştir.

 

Bu keşifler büyük bir değişimin sinyalleriydi. Yeni kitabımda ”İnsan Mucizesi” tüm sahip olduğum bilgi ile kapsamlı bir şekilde insan biyolojisi ve çevrenin müthiş uyumunu yaratılıştan günümüze kadar geçen süreçte  temiz ve onaylı bir şekilde biyolojide yer edinmiş kanunlar vesilesi ile anlattım. Gould, Monod ve Sagan’ın insanın kör, tesadüfi süreçlerin bir sonucu olduğuna dair fikirleri ise bu dönemde yayılmaya başlamıştır.

 

Çekişmeli ve Şoke Edici ?

 

Modern bilimin Antroposentrik dünya görüşünün tartışmalı ve biraz mübalağalı olduğuna dair yorumlarına katılıyorum. Ama bu noktada kullanışlı olabilecek bir ayrım var. Benim bulduğum ve sonuca vardığım yorumlar tartışmalı bulunurken benim bu çıkarımları dayandırdığım kanıtlar kesinlikle tartışmasızdır. Dayandığım tüm çıkarımlar oldukça net olarak belirtilmiş ve gösterilmiş olan bilimsel kanıtlara dayanmaktadır. Kitap boyunca savunduğum, oldukça sıradışı bir şekilde canlı hayatına yönelik çevrenin uyumu, bunların insan yaşamına sıradışı uyumu ve doğanın antroposentik bir temele dayandığına dair çıkarımlarım bütünüyle bilimsel çıkarımlara ve sert kanıtlara dayanmaktadır. Bu noktada kanıtı benzersiz yapan şey pek çok birbirine benzemeyen şeyin üst üste bir uyumlar kümesi olarak var olmuş olmasıdır. Açıkça görünen kanıt için ezici kelimesini kullanabiliriz.

 

 

 

Tüm bilimsel kanıtlar insan daha adı anılır bir varlık değilken herşeyin ona göre yaratıldığını göstermektedir. Bu inanılmaz bir keşifdir. Evrenin yüce yaratıcısı olan Allah daha kuluna nasıl bir kanıt gösterebilir ki ??!
İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti. Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.
insan süresi

 

Yeryüzündeki yaşamın en temel formu olan hücrelerin karbon temelli hayatta sağlıklı bir şekilde var olabilmesi için periyodik tabloda bulunan 20 atomun oldukça ayrıntılı bir şekilde yaşam için uygun olması gerektiğini ”Hücredeki Mucize”[7] isimli kitabımda göstermiştim. Vurguladığım gibi  karbon temelli hayatın gelişinden önce bu atomların bunların geleceğini adeta bilirmişcesine özelliklerinin olması gerektiğini de belirtmiştim. Şimdi bu bulgularımızdan sonra kendi varlığımız için  sayısız, belki binlerce adet olması gereken ön uyumlara  fokuslanmalıyız. Bu bizim varlığımızın bir ön şartı olan uyumlar bütünüdür. Gelişimizden çok önce ayarlanması gereken fiziksel sabitler ve ayarlamalardır. Önce gelen astronot Freeman Dyson[8] yaptığı şahitlikte olduğu gibi ” Bu evrende bir yabancı olarak hissetmiyorum. Daha çok inceliyorum ve  evrenin mimarisi üzerine çalışıyorum ve her geçen gün daha çok birileri yada birinin birşeyin bizim gelişimizi çok önceden bilmesi gerektiğine dair kanıtlar buluyorum”

 

Mucizevi yaratılışı ispat eden tek şey biyolojik yapımız değil ancak ayrıca doğanın, evrenin bizim gelişimizden çok önce metaller, ateşin doğası ve alet işleme kapasitemiz ve bunların uyumu ile bizi taş devrinden günümüze ulaştıracak bir şekilde hazırlandığını ispat etmektedir.[9] İlk ateş yakışımızdan itibaren tüm şartlar bizim medeniyet geliştirmemize yönelik ayarlanmıştır.

 

 

[1] https://www.amazon.com/Miracle-Man-Tuning-Nature-Existence/dp/1637120125/

[2] https://www.commentary.org/articles/r-herrnstein/chance-and-necessity-by-jacques-monod/

[3] imago dei olarak isimlendirilen bu tanım orta çağ avrupasında kilisenin domine ettiği toplumda kullanılmaktaydı.

[4] insanı merkeze yerleştiren evren anlayışı

[5] https://en.wikipedia.org/wiki/Alfred_Russel_Wallace

[6] https://en.wikipedia.org/wiki/Lawrence_Joseph_Henderson

[7] https://www.amazon.com/Miracle-Cell-Michael-Denton/dp/1936599848

[8] https://en.wikipedia.org/wiki/Freeman_Dyson

[9] https://bilimvemedeniyet.com/insanin-kaderi-ates-icin-gereken-sey-butunuyle-dogru-yakit-prof-michael-denton-seri-10/ ( İnsanın kaderi serisi olarak çevirdiğim yazıların toplamı 20 farklı yazı oldu. Bu yazıları ilgili linkten sırayla okuyabilirsiniz. Bu yazıları okuyarak Allahın bizim medeniyet kurmamızı ve yeryüzüne hakim olmamızı istediğini rahatça bilimsel olarak anlayabileceksiniz. Bunu anlamak size yeryüzü ve gökyüzünün boşu boşuna insanoğlunun emrine verilmediği gerçeğini daha iyi ikrar ettirecektir.)

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vücutlarımız Nasil Çalisir- Tesadüf Degil 5

  Yazarımız Prof. Howard Glick Önceki yazılarda hücrenin işleyişi ile alakalı insanin aklinin alamayacagi harikulade …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir