Site Yazarı Önsözü
Prof. Jonathan Wells’in ikinci yazısı Homoloji ile devam ediyoruz. Homoloji yine evrimin temel ön kabullerinden biridir. Homolojiyi kabaca canlılar arasındaki benzerliklerin evrimsel tarih ile ilişkisini ölçen bilim dalı olarak isimlendirebiliriz. Homoloji kavramı eğer iddia ettikleri gibi evrim bir gerçek ise o halde kolaylıkla onları doğrulayan bir görüntüde meyveler vermelidir. Evrimciler de bu çalışmaları yoğunlaştırırken açıkçası bunu beklemektelerdi. Ancak durum onların tahmin ettiklerinden çok daha kötü bir noktaya evrildi ve bugün hiçbir aklı başında evrimci bildiğimiz anlamda homolojiyi savunmamaktadır. Ancak bunun yerine köhne inançlarını ayakta tutabilmek için tıkandıkları her noktaya özel açıklama yapma girişimleri ile homolojiyi ayakta tutmaya çalışmaktadırlar.
Canlılığın kökeni ve bilginin kaynağı evrenin yüce yaratıcısı olan Allah’tır.
Evrimin Temel Problemleri- Homoloji
Klasik olarak homoloji temel yapılar yada organlardaki benzerliklerdir, örnek olarak insanların ellerindeki ve yarasaların kanatlarındaki benzerlik verilebilir. Darwin bu tip benzerliklerin yani homolojinin ortak atadan türemenin bir kanıtı olduğunu düşünüyordu. Türlerin kökeninde şöyle yazmıştı;
”Müthiş kavrama için gelişmiş insan elinden daha merak uyandırıcı ne olabilir, köstebeklerde müthiş bir kazma becerisine eller, atların ayakları, liman yunuslarının sırt kemikleri, tüm bunların hepsi aynı patikada üzerinde gelişmiş olmalı. Ayrıca tüm bunların hepsi aynı kemiklerde ve alakalı pozisyonlarda olmalı ?[1]”
Darwin türlerin ayrı ayrı yaratıldığı fikrinin anlaşılamaz olduğunu iddia etmekteydi.
”Tüm türlerin ayrı ayrı bağımsız yaratıldığı fikrine istinaden şunları söyleyebiliriz; Yaratıcının her tür ve bitkiyi ayrı ayrı yarattığı fikri hoş olurdu.[2] ( Türlerin kökeninin dördüncü baskısında o şunu eklemişti ” Ama bu bilimsel bir açıklama değil”[3]) Yaratılış görüşünün yerine modifikasyonların değişimle türeme olduğu görüşünün daha açıklayıcı olduğunu argüme etti;
” Tüm memelilerin ortak atasını, ilk örneği yani arketipi ata olarak varsayarsak onun zaten önceki gelişim patikalarının üstüne bina edilmiş organları bulunmaktaydı, neye hizmet etmiş olurlarsa olsunlar, biz bir kere bunu kavradığımızda tüm sınıf üzerindeki organlardaki benzerlikleri anlayabiliriz. [4]”
Kamera Gözler, Omurgalar ve Daha Fazlası
Pek çok hayvan ve bitki benzer özellikler taşımalarına rağmen ortak bir atadan türememişlerdir. Omurgalıların kamera gözleri, ahtapotların kamera gözleri veya mürekkep balıklarının kamera gözleri dikkat çekici şekilde benzerdir ancak kimse onların ortak ata bir atadan türediklerini düşünmemektedir. Avustralya karınca yiyengillerden Echidnas’lar ile Kuzey Amerika kirpileri dikkat çekici şekilde benzerlerdir ancak echidnaslar yavrularını kuluçkaya yatırdıkları yumurtalar ile elde ederlerken Kuzey Amerika kirpileri insanlar gibi karınlarında taşımakta ve dünyaya getirmektedirler. Aralarındaki bu devasa fark Echidnaslar ve Porcupine ların çok farklı kökenleri olduğunu göstermektedir, onlar ortak bir atadan türememişlerdir. Avustralya ucankeseli sincapları ile Kuzey Amerika ucan sincaplarının ön ve arka ayakları çok çok benzerdir. Fetusun gelişimi kangurulardaki gibidir, yavru bir kesede gelişmektedir. ama yinede onlar çok farklı kökenlere sahiptirler.
Bu çok farklı kökenlere ama benzer yapılara sahip örnekler sayısız bir şekilde çoğaltılabilir.
(İnsanlar ve Ahtapotların gözleri son derece benzerdir ancak yinede bu ikisi arasında bir akrabalık mevcut değildir. Canlıların benzerlikleri arasında uydurulmuş hikayelerin sözde kanıtları sadece anlatanın hayal dünyasıdır. Eğer seküler evrimcilerin iddia ettikleri türden bir evrim yaşanmış olsaydı bu kez tüm canlıların birbirlerine çok çok çok daha yakın ve benzer olduklarını görecektik. Canlılık neden bu derece birbirinden farklı ? Açıklama farklı bir pencereyi Yüce Allahın varlığını göstermektedir.
Sizleri (annelerinizin) rahimlerinde dilediği gibi şekillendiren O’dur. Kendisinden başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. O (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (3/Âl-i İmran 6) )
Ne Zaman Olmadığında
Yani yapılar ve pozisyonlar ortak atadan türeme için kanıt olarak kabul edilmektedir, bunun istisnası ne zaman bu benzerlikler görülmediğindedir. Modern biyologlar benzerlikleri ortak atada türeme iddiasında birleştirmemektedir, onlar homolojiyi ortak atadan türemeyi ortak ata nedeniyle benzeşme diyerek yeniden tanımlamaktadırlar. Berkeley üniversitesinin evrimci biyoloğu David Wake 1999’da şu şekilde yazmıştır; ”Ortak ata tamamen homolojidir’‘.[5] Ama biyoloji filozofu Ronald Brady’ye göre ”Bizim tanımlamaya yönelik açıklamalarımız sartların acıklanmaya çalışılmasından ibarettir. Biz bilimsel bir şey açıklamıyoruz ancak inançlarımız konuşuyor”[6]
Döngüsel Nedenler
Buna ek olarak Homoloji bir kez ortak atanın şartı olarak tanımlandığında onu adam gibi mantıklı bir kanıt olarak kullanmak da imkansızdır. Nedensel argümanlar bir döngü etrafında gezinmektedir. Özellik A ve B’nin bir ortak atadan türediğini nereden biliyoruz? Çünkü onlar homolog yani benzerler. Peki onların homolog olduklarını nereden biliyoruz ? Çünkü onlar ortak bir atadan türemişlerdir.[7]
Homolojiyi ortak atanın bir kanıtı olarak göstermenin bir başka sakıncalı yönüne örnek olarak onların ortak bir özellikte birleşme aralığının çok geniş bir aralıkta gerçekleşiyor olmasıdır. Cambridge Paleobiyologu 2003’te şu şekilde yazmıştır ” Ortak noktalarda birleşmeler her yerdedir” O şu şekilde sonuca ulaşmaktadır; ”Sadece evren tuhaf bir şekilde amaca uygun değildir ancak ayrıca yaşamın kendi sorunlarını çözme konusunda kendine yol gösterme kabiliyeti bulunmaktadır.”[8] Yani yapılardaki yada pozisyonlardaki benzerlikler evrimsel açıdan bakıldığında ortak ata için keskin kanıtlar sağlamam
[1] http://darwin-online.org.uk/content/frameset?pageseq=453&itemID=F373&viewtype=side Erişim Tarihi; 17/02/2022
[2] Darwin, Origin of Species, 1st ed., 435.
[3] http://darwin-online.org.uk/content/frameset?pageseq=545&itemID=F385&viewtype=side Erişim Tarihi; 17/02/2022
[4] Darwin, Origin of Species, 1st ed., 435.
[5] Ronald H. Brady, “On the independence of systematics,” Cladistics 1 (1985), 113-126.
[6] Thomas J. Givnish, “New evidence on the origin of carnivorous plants,” Proceedings of the National Academy of Sciences USA 112 (2015), 10-11.
[7] Leonardo O. Alvarado-Cárdenas, Enrique Martínez-Meyer, Teresa P. Feria, Luis E. Eguiarte, Héctor M. Hernández, Guy Midgley, and Mark E. Olson, “To converge or not to converge in environmental space: Testing for similar environments between analogous succulent plants of North America and Africa,” Annals of Botany 111 (2013), 1125-1138.
[8] Simon Conway Morris, Life’s Solution: Inevitable Humans in a Lonely Universe (Cambridge, NY: Cambridge University Press, 2003), 283, 327.