Eric Hedin bu yazıda güneş sisteminde ancak günümüzde ortaya cikartilabilen ustun bir yaraticinin ancak girebilen gözlere dogrudan gösterdiği değişik bir kanıti konu almis. Bu kanıt gezegenler arasında ki geometrik uyumu temel alıyor. Asagida görebileceğiniz bu geometrik kanıt acikcasi bir yaraticinin konunun arkasında olmama ihtimali söylemlerinin deli saçması dahi olamayacagini acikca göstermektedir. Yüce Allahin buna benzer detayda gösterdiği değişik kanıtlar vardır. Mesela galaksimiz spiral bir yapıdadır ve dünyamızda bu spiral kollardan birinin uc noktalarından bir yerdedir. Bu uc noktada olmamızın bize sagladigi avantaj ile evreni gozlemleyebiliyoruz. Eğer su anda bulunduğumuz noktada biraz daha farklı bir noktada olsaydık evreni asla bu şekilde gözlemleyemez ve bu harika yaratilisi asla kesfedemezdik. Bu konu ile alakalı astronom Guillerme Gonzalezin ayricalikli gezegen videosunu izleyebilirsiniz,
Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-
77. O, elbette değerli bir Kur’an’dır.
79. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.
80. Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir. Vakit Suresi
Yazinin orjinaline adresinden ulaşabilirsiniz.
Güneş Sistemi: Kozmik Bir Uyumun Tasarımı mı?
Yeryüzündeki yaşamın hayatta kalabilmesi ve gelişebilmesi için gerekli olan ince ayarlar uzun süredir bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Ancak bu ayarların sadece yaşamı mümkün kılmakla kalmayıp, aynı zamanda evrenin keşfini de kolaylaştırması, bazı araştırmacılara göre bilinçli bir tasarımı işaret ediyor.
Bu konuda öne çıkan çalışmalardan biri, astronom Guillermo Gonzalez ve filozof Jay W. Richards tarafından yazılan The Privileged Planet (Ayrıcalıklı Gezegen) adlı kitaptır. Kitap, Dünya’nın yaşam için özel olarak tasarlanmış olabileceğine dair bilimsel kanıtlar sunuyor. Dahası, yalnızca yaşamı değil, evrenin keşfini de kolaylaştıran şartların varlığına dikkat çekiyor.
Evrenin Durağan Noktası Yok
Evrenimizdeki hiçbir şey gerçekten “hareketsiz” değil. Sandalyede otururken bile, o sandalyeyi oluşturan atomlar sürekli titreşir. Bu hareketlilik, nesnenin sıcaklığıyla da ilgilidir; sıcaklık düştükçe hareket azalır ama mutlak sıfıra ulaşsanız bile kuantum seviyesinde hareket tamamen durmaz. Bu mikroskobik hareketlerin ötesinde, gezegenlerin ve yıldızların gökyüzündeki büyük hareketleri tarih boyunca insanlığın dikkatini çekmiş ve merakını kamçılamıştır.
Gezegenlerin Dansındaki Derin Tasarım
Eski zamanlardan beri gök cisimlerinin hareketlerini anlamaya çalışıyoruz. Önce Dünya merkezli bir model (jeosantrik), sonra Güneş merkezli (heliosantrik) model geliştirildi. Johannes Kepler, gezegenlerin Güneş etrafında dairesel değil eliptik yörüngeler çizdiğini gösterdi. Isaac Newton ise bu hareketleri açıklayan kütleçekim yasasını ve hareket yasalarını ortaya koydu. Ancak burada bitmiyor…
Gezegen yörüngelerinde zorunlu olmayan ama dikkat çekici geometrik desenler keşfedildi. Yani bu düzenler, fizik yasalarının bir sonucu olmak zorunda değil — fakat oradalar. Bu da bazı araştırmacılara göre bilinçli bir tercihi akla getiriyor.
Merkür ve Venüs: Dairelerle Gelen Uyum
Merkür ve Venüs’ün ortalama yörünge yarıçapları (sırasıyla 0.387 AU ve 0.723 AU), ilk bakışta rastgele görünebilir. Ancak çok ilginç bir geometrik örüntüye uyarlar. Aynı boyutta üç daireyi birbirine değecek şekilde yan yana dizin ve bu üç dairenin merkezlerinden geçen bir daire çizin (bu Merkür’ün yörüngesi olsun). Ardından üç daireyi çevreleyen daha büyük bir daire çizin (bu da Venüs’ün yörüngesi olsun). Hesaplandığında, bu iki dairenin yarıçap oranı 1.866 çıkar. NASA verilerine göre Merkür ve Venüs’ün yörünge oranı ise 1.868 – yani %99.9 uyum!

Dünya ve Mars: Beşgenle Gelen Simetri
Benzer bir örüntü Dünya ile Mars arasında da bulunur. İç içe geçmiş iki beşgen çizin. Küçük beşgene içten, büyük beşgene dıştan daireler çizin. Bu iki dairenin yarıçap oranı 1.5278 çıkar. Dünya ve Mars’ın ortalama yörünge oranı ise 1.523 — yine %99.8’lik çarpıcı bir benzerlik!
Yörüngelerin Mükemmel Uyumlu “Turları”
Gezegenler farklı hızlarda döner. Bu nedenle birbirlerini “tur bindirir” gibi geçerler. Örneğin, Dünya Mars’ı üç kez geçtiğinde, Venüs de Dünya’yı dört kez geçmiş olur — bu olaylar tam olarak aynı sürede, 6.40 yıl içinde gerçekleşir. Bu mükemmel zamanlama, sistemdeki uyumun başka bir göstergesidir.
Altın Oran ve Fibonacci Sayıları Gökyüzünde mi Saklı?
Altın oran (yaklaşık 1.618), doğada ve sanatta sıkça karşılaştığımız bir değerdir. İlginçtir ki, Dünya ve Venüs’ün gökyüzündeki dansında da karşımıza çıkar. Venüs, her 584 günde bir Dünya ile Güneş’in arasına gelir (inferior kavuşum). Bu döngü her seferinde bir dairenin 3/5’i kadar ilerler ve 5 tekrar sonra aynı yere dönülür: 5×584 = 2920 gün = 8 Dünya yılı = 13 Venüs yılı. Bu 5-8-13 dizisi, Fibonacci dizisinde art arda gelen sayılardır!
Ayrıca, Dünya ile Venüs her kavuşumda aynı yüzleriyle karşı karşıya gelir. Çünkü Venüs, Güneş Sistemi’ndeki tek ters yönde dönen gezegendir. Kendi etrafındaki dönüşü 243 gün sürer ve bu süre, Dünya yılı olan 365 günün yaklaşık üçte ikisidir. İlginçtir ki bu ters dönüş olmasa, her kavuşumda aynı yüzü Dünya’ya dönük olmazdı.
“Tesadüf” Mü, Tasarım Mı?
Evet, tek tük geometrik örüntüler “tesadüf” olabilir. Ama bu kadar çok örüntü, bu kadar yüksek hassasiyetle üst üste geldiğinde, akıllara şu soru geliyor: Bu sistem bir ustanın eseri olabilir mi?
Bu görüşü savunanlar arasında, modern fiziğin temelini atan Newton da vardı:
“Bu en güzel Güneş, gezegen ve kuyruklu yıldız sistemi; ancak güçlü ve akıllı bir varlığın planı ve yönetimiyle var olabilir.” – Isaac Newton
Sonuç: Güneş Sistemi’nin içindeki bu şaşırtıcı uyum, sadece fizik yasalarının değil; belki de evrenin ardında yatan derin bir düzenin ipuçlarını veriyor olabilir. Her ne kadar bilim, nedenleri açıklamakla görevli olsa da, bu nedenlerin ardındaki olası “neden-sonuç ötesi” düzeni düşünmek insanın doğasında var. Ve belki de bu merak, bizi bilimin ve keşfin peşinden sürükleyen en büyük güç…
Evrim Yaratilis Evrim- Yaratilis- Dinler