Evrimciler Inanclarini Neden Elestiremiyor- Evrimcilerin Genel Elestirisi

Bu yazıyı oldukça kıymetli buldum. Çünkü evrime inananların zihin dunyasını oldukça çıplak ve net sekilde göstermektedir. Yazar evrimcilerin çarpık evrim inanclarinin son derece dogmatik oldugunu ironik bir dille aciklamaktadir. Verdigi ornekler açık bir sekilde evrimcilerin dogmatik bir sekilde lehte yada aleyhte görülen her delil yada veriyi bir tarikat inanlisi gibi nasıl kendi lehlerine yazdiklarini tiye almaktadır. Lehte aleyhte her delili kendilerine delil kabul eden, bu delilleri açıklamak icin dogmatik bir sekilde ” Evrim olmadan nasıl olacak ki zaten” seklinde aciklamayi bilim yapmak olarak addetmektedirler ancak bu bilim degil bariz bir sekilde inançtır. Ancak genclere bu verileri açıklamaya gelirken bagimsiz bir bilim adamı degilde bir inançlı gibi yorumlarla genclerin zihnini ele geçirmeye calismaktadir. Kalın gözlüklü önüne prof. unvani gelen kisiler 18 yaşındaki üniversite gencleri icin Karsi koyulamaz bilgi abideleridir ve o ilk etki ile tarikata katılan genclerin cogu ileriki zamanlarda anlattigimiz delil ve verilere girmesine ragmen kökleşmiş naturalizm inancını asamamaktadirlar.

Evrimleşmemiş iseler nasıl varolmuş olacaklar ki….. Richard Dawkins

Onlar Allah’ı gereği gibi takdir edip tanımadılar. Kıyamet gününde bütün dünya O’nun avucundadır; gökler de O’nun kudret elinde dürülüp bükülmüştür. Allah, müşriklerin koştukları ortaklardan uzaktır ve yücedir. Zümer 67

Yazının orjinaline adresinden ulaşabilirsiniz… 

Biyoloji Diploması Alırken Darwin’e İnanmamak Zor

Biyoloji eğitimi alırken, Darwin’in yaşam tarihine dair anlatımına inanmadan mezun olmak oldukça zordur. Çünkü bu teorinin lehine olan kanıtlar her yerde karşınıza çıkar. Bu, tek bir çarpıcı kanıt ya da parlak bir kuramsal argüman değildir — aksine, binlerce küçük şeyin bu teoriyi destekliyor gibi görünmesidir. Bir gün kurbağaların neden iki kulakçıklı kalpler evrimleştirdiğini öğrenirsiniz; ertesi gün, bir adadaki kuşların gaga şekillerinin başka bir adadakilerden neden farklı olduğunu. Evrim, çevremizdeki dünyayı açıklamakta öylesine güçlüdür ki…

Aslında, bir süre sonra fazla şey açıkladığını düşünmeye başlarsınız. İnsanın aklına şu soru gelir: Evrimin açıklayamayacağı herhangi bir şey var mı? Varsayımsal bir gözlem dahi bu teoriye uydurulabilir mi? Eğer öyleyse… bu gerçekten teorinin bir gücü müdür?

Bilim Felsefesine Göre: Hayır

Bilim felsefesinin ana akımına göre, bu bir avantaj değildir. Eğer bir teori, düşünülebilecek her olguyu açıklayabiliyorsa, bu durum onun aslında döngüsel, yani yanlışlanamaz şekilde kurgulanmış bir argüman olabileceğini gösterir.

Rahatsız Edici Bir Desen

  1. yüzyılın en etkili bilim filozoflarından Karl Popper, bu içgörünün sahibi olarak kabul edilir. Popper’a göre bir teorinin neyi açıklayabildiğinden çok, neyi açıklayamadığı önemlidir. “Bilim: Varsayımlar ve Çürütmeler” başlıklı klasik konferansında, Popper, Alfred Adler’in psikolojik teorisini örnek gösterir. Bu teori, insan davranışlarının çoğunu bilinçdışı bir “aşağılık kompleksi” ile açıklıyordu. Popper’ın sorunu, bu teorinin gözlemleri açıklayamaması değildi. Asıl sorun, bu teorinin hiçbir şeyi açıklayamamasıydı. Bir adam bir çocuğu köprüden atarsa, bu onun kendini ispatlama arzusu nedeniyledir. Bir başkası çocuğu kurtarmak için suya atlarsa, bu da aynı şekilde kendi aşağılık kompleksini aşma ihtiyacından kaynaklanır.

Popper, bu tür “her şeyi açıklayan” teorilerin ortak bir yönü olduğunu belirtti. Şöyle yazdı:

“Marx, Freud ve Adler hayranı olan arkadaşlarımın, bu teorilerin ortak bazı yönlerinden ve özellikle açıklayıcı güçlerinden etkilendiğini gördüm. Bu teoriler, kendilerine ait olan alanlarda olup biten her şeyi açıklıyor gibi görünüyordu. Herhangi biriyle biraz vakit geçirmeniz bile bir çeşit entelektüel dönüşüm ya da aydınlanma yaşamanıza neden oluyordu. Gözleriniz açılıyor, daha önce fark etmediğiniz bir gerçeği artık görür hale geliyordunuz. Artık her yerde teoriyi doğrulayan örnekler görüyordunuz: Dünya, teorinin doğrularıyla doluydu. Ne olursa olsun, hep teori tarafından onaylanıyordu.”

Evrim Işığında Anlam Kazanan Şeyler

Popper’ın bu sözlerini okurken, Theodosius Dobzhansky’nin ünlü ifadesi akla geliyor: “Biyolojide hiçbir şey evrim ışığında anlam kazanmadan anlaşılamaz.” Bu belki doğrudur, ancak evrimsel biyologları bir süre dinledikten sonra, evrimin anlamlandıramayacağı hiçbir şeyin kalmadığını fark edersiniz. Darwin’in teorisi her şeyi açıklayabilir. Bu, onun en güçlü yanı gibi görünür.

Örneğin:

  • Bir özellik uyum sağlıyorsa, bu Darwinci evrim için kanıttır. (Sonuçta “en uygun olanın hayatta kalması” teorinin temelidir.)

  • Ama bir özellik işe yaramıyor gibi görünüyorsa, bu da teorinin başka bir temel direğini — rastgele, yönlendirilmemiş varyasyonu — destekler. (“Akıllı bir tasarımcı neden kusurlu bir şey yapsın?”)

  • Fosil kayıtlarında yavaş, kademeli türleşmeler görüyorsak, bu Darwin’in öngörüsüyle uyumludur.

  • Ama bazı tür grupları çok hızlı çeşitlendiyse, bu da evrimin beklenenden daha hızlı çalışabildiğinin göstergesidir (evolutionist Andreas Wagner’in yakın zamanda yazdığı gibi).

  • Nobel ödüllü genetikçi François Jacob, evrimsel süreçlerin sıfırdan özgün “de novo” genler yaratmasının neredeyse imkânsız olduğunu öne sürmüştü. Ancak sonradan bu tür genlerin var olduğu keşfedildiğinde, evrimsel biyologlar bunu “evrimin yaratıcı gücünün ne kadar yüksek olduğunun” bir başka kanıtı olarak sundular. ( Akilli Tasarım- Yaratilis sorusunu savunan bilim adamları bilgi üretme surecinin DNA da kodlanmış suretler olabileceğine dair kafa yormaktadırlar, gercektende bu durum DNA daki bazı hizli mutasyonları oldukça iyi aciklamaktadir –Cevirmen Notu)

  • 2012’deki ENCODE projesi öncesinde, genetik materyalin büyük kısmının işlevsiz olduğu (“çöp DNA”) Darwinci sürecin ürünü olduğu düşünülüyordu. ENCODE bu “çöp” DNA’nın çoğunun işlevsel olabileceğini gösterince, bu da Darwinci teoriyle çelişmek yerine onun lehine sunuldu. Richard Dawkins, “Darwinci bir bakış açısından canlı dünyada fayda bulunması tam da beklenen bir şeydir” dedi.

  • Farklı türler arasında benzer özellikler varsa, bu ortak atadan geldiklerinin kanıtıdır (homoloji). Ama türler coğrafya, zaman ya da daha iyi kurulmuş filogenetik verilere göre ortak ata paylaşmıyorlarsa, o zaman bu benzerlikler “yakınsak evrim”in (convergent evolution) kanıtı sayılır.

  • Bir organizma var oluyorsa, evrimleşmiş demektir — çünkü başka nasıl var olmuş olabilir ki?

 

Biri size yumruk attıgında bunun kotu oldugunu bilirsiniz, saldıran kisi bunu atmasaydım sen belkide karşıdan karşıya geçerken araba altında kalacaktın yani o sekilde bakarsan gayet faydalı bir is yaptım dese ne derdiniz ?! Yada hastaneye acil olarak giderken yolu bütünüyle bir cip kapatsa ve sizin önünüzde dans ederek sarki söyleyerek sizi engellese bu duruma nasil tepki gösterirdiniz ? Yolu kapatan kisi size ” ben yolu kapattım bu sekilde hastanede sana yapılabilecek yanlış bir muamelenin onun geçtim dese bu size mantıklı gelirmiydi ? Bu tip argümanları kabul ederseniz sizi haksiz çıkartacak hiçbir argümanla Karsi karşıya kalmazsınız. Ama bu ne kadar mantıklı ? İşte evrimcilerin her durum icin yaptıkları aciklamalarin doğası bu sekilde bunu bir ornekle anlatmak istedim çünkü bu ornekleri vermezseniz insanlar gercekte neler oldugunu anlayamayabiliyorlar.

Peki Evrimin Açıklayamayacağı Hiçbir Şey Yok mu?

Evrimin açıklayamayacağı bir şey hayal etmek gerçekten zorlaşıyor. Öyle ki, Darwincilik aleyhine bir keşfin Nature gibi saygın bir dergide yayımlanması neredeyse gülünç bir fikir olurdu. Ne bulunursa bulunsun, Darwinci evrim daima buna bir açıklama getirebilir. Dolayısıyla her şey evrimi destekler hale gelir.

Hepsi Bir İçin, Bir Hepsi İçin

Bazıları, evrim teorisiyle çelişen herhangi bir yeni keşfin “evolüsyon aleyhine” olarak yorumlanamayacağını söyleyebilir — çünkü yeni bulgular, mevcut geniş kanıt birikimi ışığında değerlendirilmelidir.

Popper’a göre ise tam da bu tutum, bilim dışı ideolojilerin neden çürütülemez olduğunu açıklar. Çünkü her yeni kanıt, teoriyi çürütmeye değil, ona uydurulmaya çalışılır. Böylece teoriye karşı bir kanıt yığını birikemez. Popper, bu döngüsel yapının farkına ilk kez Alfred Adler ile yaptığı bir konuşmada varmıştı. Gençliğinde Adler’in sosyal çalışmalarına katılmış, fakat bir çocuğun davranışlarının Adler’in teorisine uymadığını fark etmişti. Durumu Adler’e anlattığında, Adler hemen çocuğun davranışlarını aşağılık kompleksiyle açıkladı. Popper ikna olmadı ve nasıl bu kadar emin olabildiğini sordu. Adler şu yanıtı verdi: “Binlerce kez yaşadığım tecrübeyle.”

Popper ise şöyle yanıtladı: “Demek artık bu da bin birinci tecrübeniz oluyor.”

Yüzen Bir Şato

Popper’ın kastettiği şey şuydu: Önceki gözlemler, yeni örnek kadar güvenilir olmayabilir; her biri sırayla “önceki deneyim” ışığında yorumlanmış ve aynı zamanda teoriyi doğrulayan örnekler olarak sayılmıştı. Bu, aslında temelsiz bir “yüzen şatoydu.”

Bu tür döngüselliği Darwin’in kendi yazılarında da görmek mümkün. Örneğin şöyle yazmıştı:

“İnsan ile en yakın akrabaları arasında, yaşayan ya da soyu tükenmiş türlerle bile kapatılamayan büyük boşluk, insanın alt bir türden geldiğine inanmaya karşı ciddi bir itiraz olarak öne sürülmüştür. Ancak, genel nedenlerle evrime inananlar için bu itiraz pek güçlü görünmeyecektir.”

Darwin sonrası on yıllarda, bu sorun daha da büyüdü. Zorluklar artmaya devam etti, ancak hiçbir zaman teoriyi tehdit edecek kadar büyüyemediler. Çünkü her bir “karşı kanıt” genel inançlara göre açıklanarak ya göz ardı edildi ya da yeniden yorumlandı. Böylece paradigma sorgulanamaz hale geldi

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Yaratilisin Ses Hali- Kulaklarımız

Kulağın Mucizevi Dünyası: Yaratılışın İşitilen Ayetleri Gözlerimiz dünyaya açılan pencerelerimizdir deriz. Peki ya sessizliği bile …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir