Vücudunuzun büyük bir ahenk ve düzen ile çalıştığının farkındasınızdır sanırım. Yoksa bu konu üzerinde hiç durmadınız mı ? Her gün her an size hizmet eden vücudunuzun özelliklerinin ne kadar hayrete düşürücü olduğunu biliyormusunuz… Her an her saniye vücudumuzun içerisinde mucizeler gerçekleşmektedir ve bu mucizelerin gösterdikleri gerçek insanın sahip olduğu bu tasarımın ardında zeki, kudretli bir yaratıcının mevcut olduğudur.
İnsan vücudu trilyonlarca hücreden oluşmaktadır. Bu hücrelerin bir uyum içerisinde çalışması varlığımızın devam etmesinin başlıca şartlarındandır. Vücudumuzda ki tüm yapılar, organlar ve hücreler siz sağlam bir koşu yaptığınızda hızlanmalı, tekrar dinlenme moduna döndüğünüzde ise yavaşlamalıdır. Tüm bu dengenin korunması ve gözetilmesin de sorumlu sistemlerden biri hormonal sisteminizdir. Birçoğunuz ismini duymuş olabilir ancak muhtemelen pek çoğunuz nasıl muhteşem bir yaratılışa sahip olduğunu bilmiyorsunuz.
İnsan vücudu da aynı gelişmiş uçaklardaki gibi bir kontrol sistemine sahiptir. Hatta çok çok daha iyisine sahiptir. Bu sistem insanın o anki durumunu aşama aşama kontrol eder ve gerektiğinde müdahale eder. İşte bu kontrol ekranı insanda hormonal sistemdir. Etki tepki prensibine göre hareket eder. Yani A müdahalesi için B işleminin gerçekleşmesi gerekiyorsa A işlemi daha önce gerçekleşemez. Bu aynı zamanda çok zekice tasarlanmış bir kontrol sistemidir. Söz gelimi insanlara çok zor durumlarda ekstra güç, ekstra nefes yeteneği ve cesaret veren adrenalin hormonunun durup dururken sürekli salgılandığını düşünelim. Gereksiz yere salgılanan bu hormon kişinin sürekli kaygı, korku ve aşırı enerji ile sarılmasını sağlayacak ve çok yüksek ihtimalle kişinin akli melekelerini kaybetmesine neden olacaktır. Adrenalin[1] hormonu kendisi enerji sağlamaz, sadece ekstra enerji sağlanmasını sağlar. Tabi ki bu salınım karşılıksız değildir, hormon salgılandığı an salınan ekstra enerji daha sonra vücudun ilgili merkezlerince mahsuplaşılacaktır. Anlamı hormonun salgılanması bittiğinde çok yorgun olacaksınız.
Hormonal sistemin görevini yapabilmesinde ki en büyük yardımcısı ise sinir sistemidir. Çünkü sinir sistemi aldığı etkiyi hemen iletir böylelikle hormonal sistem yaşanan değişimleri ve yapması gerekenleri anlar. Hormonal sistemin en büyük yardımcısının sinir sistemi olduğunu söylemiş olduk. Bir diğer büyük yardımcısı ise dolaşım sistemidir. Hormonal sistem bir aksiyon alınması gerektiğinde çevre dokulara gerekli hormonu bırakır, bırakılan hormon kılcal damarlar marifetiyle alınıp hedef dokuya götürülür. Sistem müthiş tasarlanmıştır, tasarımın her zaman ki gibi en dikkat çekici yönü vücut yapıları ve hücrelerin gösterdiği zekadadır. Allahın varlığının da en büyük delili olarak görebileceğimiz şuursuz yapılardaki bilgi arkadasın daki tasarımcının gölgesidir.
Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? Nahl 17
Çok Gelişmiş Bir Yazılım Sistemi-Gizli Kod, Alıcı Uyumu
Hormonlarımızı vücudumuzun iç işlevlerinin devamını korumak için geliştirilmiş bir sistem olarak düşünebiliriz. Birazdan örneklerini görebileceğiniz bu sinyallerin her biri birbirinden oldukça farklıdır, haliyle hedef organ yada hücre grubu da farklıdır. Peki nasıl oluyor da hormonal sistemimiz bu ayrımı yapabiliyor ?
Yine burada da sistemin zeka kokan ayrıntılarını görebiliriz. Hormonların gideceği yapıların, hücrelerin üzerlerindeki bir alıcı-algılayıcı bulunmaktadır. Endokrin[2] sistem tarafından salgılanan ve dolaşım sistemi ile dağıtıma çıkan bu hormon ile hedef doku arasındaki bu uyum müthiştir. Hormon sadece hedef dokunun algılayıcısı ile birleşebilir, böylelikle hayatımızı tehlikeye sokacak hatalar yaşanmamış olur.
Sistem hayati boyutu olan malzemeleri bir ulus için üreten eden bir medikal firmaya benzetilebilir. Medikal firmaya üretilmesi gerekli olan aşının detayları çok özel bir kurye ile getirilir, bilgi bankasında (DNA) bu üretim kodlarını saklayan firma, zamanın geldiğini işaret eden çok önemli sinyali ( hormonal emir) alınca hemen üretime başlar. Üretime emir gelmeden başlaması halinde ne üretileceğini bilmeden başladığı işe yaramayan bir aşı üretecektir. Bu aşının üretilmesi safhası için harcanan çaba ve enerji bir yana, gerekli olmayan bu aşının ölümcül olabileceği de açıktır. Yada şöyle düşünelim emir medikal firması için yola çıktı ancak yapılan hatalar sonucu medikal firması yerine gıda firmasına ulaştı. Gıda firması aldığı emri tanıyamayacak ancak yine de bir emir geldiği için efor sarf edecektir bunun yanında medikal firması boş yani atıl kalacaktır. Gıda firması gerekli siparişi hazırlayamadığı gibi aynı zamanda asli işi olan gıda hizmetlerini de aksatacak böylelikle ülkede bir kaosa yol açacaktır. Gıda hizmetlerini alamayan kolluk kuvvetleri iş bırakacaktır vs. Hikayeyi uzatmamın nedeni anlatılan konu biyolojik bir konu olduğun da insanların etkilerini tam anlayamıyor olması, tam anlaşılmadığında ne kadar muhteşem bir sisteme sahip olduğumuzda anlaşılamayabilir. Ancak her koşulda Allah insanoğluna bunları kavrayabilmesi için akletme ve düşünme yeteneği vermiştir. Çok spesifik örnekler verilmeden de gayet rahat bir şekilde oldukça kompleks sistemlere sahip olduğumuz anlaşılabilir.
Hipofiz Bezi
Yaklaşık olarak 0,5 gram ağırlığa sahip hipofiz bezi bir bezelye tanesi kadar yada biraz daha küçüktür ancak vücudunuzun kilit fonksiyonlarını sizin adınıza denetler ve yönetir. Sorumluluk sahibi bir lider, fedakar bir yöneticidir. Hipofiz bezimiz beynimizin hormonal sisteminin yöneticisidir. Hipotalamus ile koordineli çalışır , ondan gelen bilgilere göre sizin hangi durumlarda neye ihtiyacınız olduğunu, bunların kimyasal ve biyolojik yapılarını, üretimin nerede durdurulması ve tekrar nerede hızlandırılması gerektiğini bilir. Bu bilgilerinin hepsini de sizin hormonal sisteminizi kontrol etmek için kullanır.
Hipofiz bezinin kontrol ettiği hormonlardan biri Tiroid isimli hormondur. Tiroid üretimi için böbrek üstü bezlerine emir gönderir ve bunun oranını sürekli kontrol altında tutar. Bu uyarının ve kontrolün yapılmaması halinde üreme sisteminden vücudun diğer bütün sistemlerine kadar genişleyen bir sorunlar yumağı ile uğraşma zorunda kalırdık. Tiroid hastalalıklarından muzdarip olanlar bu hormonun kısmen eksik yada fazla üretilmesi nedeniyle hayatları boyunca ilaç almak ve tıbbi yardım almak zorunda kalmaktadırlar.[3]
Hipofiz bezi aynı zamanda büyüme hormonunu da kontrol etmektedir. Büyüme hormonu da gelişme çağındaki çocuklar için oldukça önemlidir. Hipofiz bezi sanki zamanın geldiğini önceden biliyormuşcasına kemiklere büyü emri verir. Kemiklerde bu emre koşulsuz uyarlar. Kemikler yada tiroit hormonu gelen emirlere göre üretime ve büyümeye başlar ancak nerede durmaları gerektiğini de bilirler.
Sistemin küçük ama etkili müdürünün yaptığı işlemler tabi ki yukarıdaki bir kaç örnekle bitmiyor. Hipofiz beziniz kan basıncınız düştüğünde birtakım moleküller salgılar ve damarların çevresindeki kasların büzüşmesini sağlar böylelikle kan basıncınız tekrar normale döner. Hipofiz beziniz damarların etrafındaki kasların büzüşmesi gerektiğini eğitim alarak öğrenmemiştir, bir miras gibi de devralmamıştır. İlk yaratıldığı andan itibaren bu yağ ve et parçası kan basıncınız düştüğünde yapılması gerekenleri bilmektedir. Bu Allahın yarattıklarının üzerine gölgesini düşürmesidir. İbret alabilecek gözler için bir teslim olma vesilesidir.
Hipofiz bezimiz eğer belli bir süre su içmezsek yada ciddi sıvı kaybı yaşarsak Vazopressin[4] isimli bir hormon salgılayarak su içmemiz gerektiğini birinci elden bildirir. Hipofiz bezi ayrıca bebeğin doğumuna yakın oksitosin[5] isimli bir hormon salgılayarak doğum ile alakalı birçok kasın uyarılmasını ve genişlemesini sağlar bu şekilde doğum daha kolay gerçekleşir. Ayrıca yeni doğmuş bir bebeğin en büyük ihtiyacının da anne sütü olduğunu biliyor gibidir bu organ. Doğuma kısa bir süre kala prolaktin[6] isimli (Halk arasında gebelik hormonu olarak da adlandırılabilir) bir hormon salgılayarak annenin süt bezlerini harekete geçirir. Bunların dışında kendi içerisinde etkileri, oluşumu ve sebepleri dolayısıyla kendi başına bir kitap konusu olan ADH hormonun salgılanması hususu da yine hipofiz bezinin asli işlerindendir.
Adı zikredilmeyen onlarca farklı hormon daha hipofiz bezi tarafından yada ondan gelen emirlerle üretilir ve kontrolü sağlanır. Birbiriyle inanılmaz derecede iç içe geçmiş bir sistemler bütünü, eğer bir yapının arkasında bir sistem görürseniz, mühendisini aramaya başlarsınız. Neyse devam edelim…
Yukarıdaki paragraflardan birinde hipofiz bezi için müdür ifadesi kullanmıştık. Aslında hipofiz bezi müdürlükten ziyade bir genel müdür gibidir. Sadece kendi ürettiği hormonlar ve onların etkileri ile ilgilenmez. Aynı zamanda tiroid gibi, pankreas gibi ve testisler gibi diğer hormon üretim merkezlerinin faaliyetlerini de kontrol eder.
Hipofiz bezinin ne kadar kompleks işlemler ile ilgilenip, yönettiğini biraz daha detaylı incelemek gerekli. Sadece böbrek üstü bezi ile ACTH hormonu[7] vasıtası ile girdiği ilişkiye değinelim. Hipofiz bezi bir şekilde böbrek üstü bezlerini uyarmak istediği zaman ACTH isimli hormonu salgılar. Bu hormon kan vasıtası ile kendi çapı için binlerce km’lik yolu kat eder ve böbreklerin hemen üstünde yer alan böbrek üstü bezlerine ulaşır. Bir faaliyet gerekliliği emri alan böbrek üstü bezleri kendisine hiyerarşi eğitimi ve sorumluluğu verilmemesine rağmen emre itaat eder ve gerekli işlemleri başlatır.
Tüm bunları basitçe geçmemeliyiz. Nasıl gerçekleşiyorlar ? ortada olağanüstü bir sistem ve bilgiye dayalı bir işleyiş mevcut.
– Bir kere böbrek üstü bezinin ve hipofiz bezinin birbirlerinden haberdar olmaları gerekmektedir. Onları bir partide tanıştırmış olabilirler mi ?!
– Hipofiz bezinin vücudun tüm kimyasını ve anlık olarak durumunu algılayabilmesi, analiz edebilmesi ve buna uygun çok çok hızlı kararlar alabilmesi gereklidir. Yale Üniversitesinde eğitim almış olabilir mi ?!
– Hipofiz bezinin mesajın kimyasını çok iyi ayarlaması gereklidir. Eğer mesajın kimyası nakliyat için uygun değilse mesaj asla yerine ulaşamayacaktır. Öyle ya bu küçük moleküller kat ettikleri yollar göz önüne alındığında binlerce km yol kat ediyor gibi algılanmalıdır. Navigasyon yok, internet yok, rehber yok, ancak her zaman tam olarak gitmeleri gereken yerlere tamda zamanında giderler.
– Böbrek üstü bezi, hipofiz bezinden emir geleceğini biliyor olmalıdır. Böbrek üstü bezi bunu nereden biliyor olabilir ?
Sorular ciddi manada arttırılabilir ancak cevabın doğası değişmeyecektir. Yüce Allah canlılar alemini ve bunların kullandıkları sistemi yüksek oranda bilgiye dayalı kılmıştır böylelikle görebilen gözler Allahın varlığının delillerini görebilsin. Yaşamının manasını sorgulasın ve buların cevaplarının hakkını verdiğinde Allahın kadirini hakkıyla takdir etsin. Özellikle Allahın kadirinin hakkıyla takdir edilmesi kısmını hepinizin ciddi manada önemsemesini tavsiye ederim. Çünkü Allahı tenzih ederim ancak sokaktaki insanların büyük çoğunluğu Allah anıldığında kahve arkadaşından bahsediliyormuşcasına saygısızdır.
Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O’nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir. Zümer Süresi 67
Cinsellik Hormonları- Zaman Ayarlı Mühendisliğe Güzel Bir Örnek
Çocuklar ergenlik çağına eriştiği zaman hipofiz bezi adeta alarm saati çalmış çalışan gibi birtakım düzenlemeler yapar. Bu düzenlemeler eşeysel bezlere yani cinsellik ile alakalı bezlere gönderilir. Kadın eşeysel bezlerinde salgılanan Östrojen hormonu vücudu ve özellikle cinsel kimliği olgunlaştırırken progesteron hormonu ile de potansiyel bir gebeliğe hazırlık süreci başlar.
Erkek eşey bezlerinden ise testesteron hormonu salgılanır ve erkekliğe özgü değişimler başlar.
Aslında üretilen hormonlar, bezlerin fizyolojisi vb. süreci oluşturan tüm etmenler birbirlerine çok benzerdir nasıl olur da birbirine bu kadar benzeyen hormonların üretim süreci ve aşamaları değişir ?
Bu iş için vücutta belli moleküller adeta nöbet tutmaktadır. Bu moleküller beklenen zaman geldiği an hemen aktive olurlar ve yukarıda detayları anlatılan değişimler başlar. Tabi ki burada bir molekülün nöbet tutması, hesap kitap yapması ve nerede ne zaman aktive olacağını bilmesi vs. kesinlikle molekülün yada sistemin diğer oyuncularının yapabileceği bir düzenleme değildir. Ayrıca 1 litre kanda bir gramın milyonda biri kadar hormon bulunmaktadır. Bu kadar eser miktarda bir orana sahip görünen bir molekül nasıl olurda böyle bir düzenleme çıkarabilir. Bu düzenleme Yüce Allahın hayranlık uyandırıcı yaratışına bir başka güzel örnektir sadece.
Hormonların Vücut İçerisinde Üretilmeleri, Paketlenmeleri ve Transfere Hazır Hale Getirilmeleri
Hormonlarımızın üretilmesi ve vücut içerisine transfer edilmesi işlemleri de yukarıda örneklendirdiğimiz gibi oldukça kompleks işlemlerdir. Bu süreci uçak üreten bir fabrikaya benzetebilirsiniz. Uçağın motoru, koltukları, kanatları, camları ve bilumum diğer parçaları farklı üretim atölyelerinde üretilmelerine rağmen nihayetinde montaj aşamasında bir araya gelirler. Hormonların bazıları içinde bu üretim şeması geçerlidir.
Önce hormon ihtiyacı belirir. Bu iki şekilde de olabilir, ergenlik hormonları vakti geldiğinde vücutta o süreye kadar pasif bulunan bir molekülün aktif olması ile aktifleştirilir. Yada büyüme organları, büyüme hormonları da zaman ile kurgulanmış bir üretim sathına sahiptir. Bazı hormonlar ise tepki ile oluşur prolaktin gibi ( yukarıda detayları verilmişti). Ardıından DNA’daki bilgiye göre ribozomlarda hormonlar üretilir, buradan endoplazmik retikuluma getirilirler ve adeta üretim aşaması bitirilir. Buradan da golgi cisimciğine iletilir ve ardından dolaşıma sokulur ta ki hedef bölge yada hücreye ulaşsın.
Üretim aşamaları ve hassasiyeti de oldukça önemlidir. Söz gelimi tiroid hormonu üretiminde yaşanan sorunlar ve sıkıntılar (Hipertiroid hastalığında olduğu gibi) kalp hastalıklarından, vücutta kasılmalara varıncaya kadar çok geniş yelpazede ölümcül olabilecek zararlara yol açabilir.
Yukarıda hormonların üretim aşamalarından oldukça kısa bahsetmiştik. Şimdi burada o üretim aşamalarının ne kadar kompleks olduğuna kısaca bakalım. Hormonlarımız üç boyutu bir yapıya sahiptir. Yukarıda ki satırlarda hormon-hedef hücre, organ uyumunun ne kadar önemli olduğundan da bahsetmiştik. İşte bu uyumun gereği hormonlarımız son derece şifrelenmiş gibi bir fiziki yapıya haizdir. Kan yoluyla vücutta bir oraya bir buraya taşınırken de bu yapının bozulmaması gereklidir. Ancak yapısı ve yolculuğu itibariyle bozulmaya yatkın bir duruma sahiptir hormonlarımız. Peki bunun için nasıl bir çözüm mevcuttur ? Bütün üretim aşamaları sonlandırılan ve bitirilen hormonlarımız golgi cisimciğin de özel bir zar ile kaplanırlar. Böylelikle hedef hücre-organ, hormon uyumu bozulmamış olur. Eğer böyle bir çözüm mevcut olmasaydı insanoğlu uzun süre hayatta kalamazdı. Açıktır ki ne hormonal sistemin ne endoplazmik retikulumun ve bunlara ek olarak golgi cisimciğinin böyle bir uygulamayı, potansiyel tehlikeleri ve diğer hiçbir detayı bilinçli olarak bilmesi mümkün değildir. Bahsettiğimiz organeller ve sistemin diğer oyuncuları aslında fabrika sathındaki üretim makinaları, transfer bantları, enerji trafoları yada hubları formundadır. Fabrikanın mimarı, mühendisi ise Yüce Allah’tır.
Yukarıda çok kısa özetlediğimiz ve bir miktar üzerinde düşündüğümüz üretim safhaları ve diğer detaylar oldukça basit şeylerdir ancak onlarca mucize barındırmaktadır. Ancak üretim ve transfer kısmındaki akıl almaz mucizeler bunlarla sınırlı değildir. Üretimi, yani hormon üretimini yapan hücreler bu hormonları genel itibari ile dış ortama gönderirler. Gönderdikleri hedef hücreler ile daha önce hiç görüşmemişlerdir ve ne teknik olarak nede manevi olarak görüşmeleri ve birbirlerinden haberdar olmaları mümkün değildir. Ayrıca mesafe bu minik moleküller için o kadar uzaktır ki insan algısının anlayabileceği bir dille örnek vermek gerekirse binlerce km’lik bir uzunluk mevcuttur. Ancak herşeye rağmen üretim fedakarca yapılır, kontroller ve önlemlerde aynı fedakarlıkla gerçekleştirilir. Burada bile olağanüstü bir sistem mevcuttur. Bunun ne doğal seleksiyon teorileri ile nede rastlantısal mutasyonlar ile alakası yoktur ve olamaz da.
Bu Yüce Allahın yaratmasıdır.
Tesadüfi Evrim Görüşünün Saçmalığı ve Yetersizliği- Tüm Bunlara Nasıl Sahip Olduk
Doğal seleksiyona dayalı tesadüfi evrim görüşü temelde tesadüfi mutasyonlar ve doğal seçilim ilkesine dayanmaktadır. Ara sıra tesadüfen oluşan mutasyonların bir kısmı bilgi ekleyici olarak ( Aslında mutasyonların kompleks bilgi ürettiği bir süreç gösterilememiştir. Elde ki bazı veriler mutasyonların zaman zaman faydalı olabileceğini gösterse de genelde işlev bozucu özellikte olduğunu göstermektedir. Bu minvalde mutasyonlara duyulan güven bilimsellikten ziyade bir inanç görünümündedir.) Bu görüşe göre türler sahip olmadıkları özelliklere mutasyonlar sonucu kavuşmuşlardır. Çocuk masallarından farksız bu görüşü gelin bir kaç küçük örnek ile inceleyelim.
Pankreas ve insülin hormonunuz olmazsa ölüm kaçınılmaz, bu kesin bir bilgidir. Şimdi kurgusal bir senaryo kuralım ve senaryomuzda bir grup insanın bir bu özelliklere sahip olmadığını varsayalım. Şimdi bu ucube grup şanslı mutasyonların bir silsile oluşturmasını (Çünkü bilgi ekleyici mutasyonların böyle kompleks bir durum için belki binlerce kez gerçekleşmesi ve bu gerçekleşmelerin önceki mutasyonların pozitif etkilerini bozmaması ilaveten diğer organlar ve vücutsal süreçler için düzeni bozmaması ve hepsinin doğru sıralama ile bir sonraki nesilin üreme hücrelerinde birikmesi gerekir.) beklemektedir. Sizce ne kadar süre hayatta kalabilirler ? Aslında bir kaç gün bile kalamazlar çünkü yediğimiz her şeyde şeker vardır ve tüm sindirim işlemlerimizde şeker ortaya çıkmaktadır.
Vücutta incelediğimiz yada inceleyeceğimiz her sistemde müthiş bir uyum zeka ve komplekslik mevcuttur. Bir işin ne derece kompleks, zekaya dayalı bir karmaşıklığa sahip olduğunu ne derece bilgi içerdiğini inceleyerek rahatlıkla görebiliriz. Bu basit mantıksal algoritmayı kurduğumuzda ise vücuttaki en basit diyebileceğimiz bir sistemin dahi ne derece bilgiye bağımlı olduğunu görebiliriz. Hormonal yani endokrin sistemimiz ise bize sahip olduğumuz hormonal sistemin ve bu sistemle eş zamanlı olarak harika çalışan diğer kompleks sistemlerimizin çok kudretli bir aklın ürünü olduğu gerçeğini göstermektedir.
Canlı, cansız tüm varlıklar sistemler vb. bütünüyle Allahın yaratmasıdır ve onun emirlerine riayet ederler.
Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah’ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah’ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için.
[1] Adrenalin hormonu ve bilumum hormonlar ile ilgili daha fazla bilgi almak için bkz. https://www.mustafaaltinisik.org.uk/89-1-26.pdf Erişim tarihi; 23/04/2020
[2] Hormonal sistemi yöneten bezlerin tamamına endokrin sistem denir.
[3] http://www.izmirproktoloji.com/ic-hastalik/tiroid-hastaliklari Erişim tarihi 22/04/2020
[4] https://tr.wikipedia.org/wiki/Vazopressin Erişim tarihi; 23/04/2020
[5] https://tr.wikipedia.org/wiki/Oksitosin Erişim tarihi; 23/04/2020
[6] https://tr.wikipedia.org/w/index.php?search=prolaktin&title=Özel%3AAra&go=Git&wprov=acrw1_-1 Erişim tarihi ; 23/04/2020
[7] https://tr.wikipedia.org/wiki/Adrenokortikotropik_hormon Erişim tarihi ; 23/04/2020