Dünya Dinleri- Budizm

Budizm

 

Milattan önce 6. yüzyıl sularında Hindistan’ın kuzeydoğu kesimlerinde doğan bazılarına göre bir felsefe ancak birçoğuna göre bir din olan inanca verilen isimdir. Kurucusu Siddharta yada daha çok bilinen ismiyle Buda,  Kast sistemi ve Brahman inancının temel karakteristiklerini reddederek daha çok insan ruhunun isteklerine karşı kendini dizginlemesi, tüm canlılara eşit sayılabilecek derecede bir sevgi hissetmesi ve bu sevgiyi icraata dökmesi ve şefkat gibi tavsiye, öğretilere dayanır. Bazıları bir felsefe olarak tanımlamaya yatkın olsa da kutsal metinlere, ibadethanelere ve din adamlarına sahip olan bir kurum sadece bir felsefe olarak nitelenemez. Genel itibariyle tüm asyayı etkisi altına almış olan inanç sadece özellikle Çin, Japonya, Vietnam, Tayland ve Kamboçya gibi ülkelerde resmi din hüviyetindedir. [1]

 

Tam ismi Siddhartha Gotama[2]  olan Buda aydınlanmış manasında kullanılmaktadır ve kendisinin aydınlandığı düşünüldüğü için lakap olarak kendisine bu isim verilmiştir. Şimdi ki Nepal topraklarında  Sakya isimli bir kabilenin yöneticisinin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ailesinin nüfuzunun ve zenginliğinin genişliği ile saray eğlenceleri içerisinde 29 yaşına kadar gelen prens Gotama bu yaşının içerisindeyken tanıdığı ve hayatı sıkıntılar ve acılar içerisinde geçen bir keşişin ruh dizginliğinden oldukça etkilenmiş ve çok da dışarı çıkmadığı saray hayatının dışarıda ki gerçek hayattan oldukça farklı olduğunu anlamıştır. Yine aynı tarihlerde Ganj nehri kıyısında bir tür incir ağacı olan Bodhi ağacının altında aydınlanmaya eriştiğine inanılmaktadır. Bu ağacın bulunduğu lokasyon şu an kutsal kabul edilmektedir.[3]

Bu gelişmelerden sonra ulaştığı gerçeği insanlara aktarmak için vaazlar vermek isteyen Buda ilk vaazını bugün Varanasi[4] olarak isimlendirilen yerde vermiştir. Bu vaazında verdiği öğretiler doktrinin tekerleğini döndürmek olarak isimlendirildiği için tekerlek Budizmin kutsal bir sembolü olarak görülmüştür.[5] İnsanların gittikçe daha çok etkilendiği bir fenomen haline Budha iletişimde olduğu topluluklara öğretilerini dünyaya yayma görevi vermiştir. 80 yaşını geçtiğinde öleceğini anlayınca bugün Kuşinagara olarak isimlemdirilen bir bölgede bir kanepe üstünde vefat etmiş ve cesedi daha sonra yakılarak 10 parçaya ayrılmıştır.

 

İnsan hayatının acılarla dolu olduğu ve acılara mukavemetin artması ve gerçeğe ulaşmak için hırsın ve arzunun köreltilmesi Buda’nın öğretilerinin temelini oluşturur.

 

Budizmin kurtuluş öğretisi şu dört ana başlıktan oluşur;

1- İnsanın bizzat varlığı acılar ve sıkıntılar ile yoğrulmuştur. Bu acıların da sebebi arzudur.

2- Bu sıkıntıların asli ve en büyük kökeni arzulardır.

3- Izdıraba son vermek için  arzulardan vazgeçilmelidir.

4- Aydınlanmaya ulaşabilmek için 8 basamaktan oluşan temeli doğruluk oluşan bir patika tırmanılmalıdır.

 

Brahmanların[6] aksine bir yaratıcıya öğretilerinde yer vermediği için brahmanlar tarafından öğretileri reddedilmiştir. Ancak yazılı kaynaklarda Budanın yaratıcıyı inkar ettiğine dair bir kanıt da yoktur.

 

Hint kökenli dinlerde tek tanrılı, çok tanrılı yada evrenin tanrının kendisi olduğunu iddia eden kabuller olmasına rağmen Budha farklı bir yaklaşıma sahiptir. Budizmin aydınlanmaya ulaşılan yolunda Tanrı yoktur. Pek çok açıdan Budha’nın ölümüyle beraber hristiyanlığa benzemeye başlayan Budizm’de budha put yapılmasını yasaklamasına rağmen kendisi öldükten sonra putları yapılmıştır.

 

Budizm’de tanrı kavramı tam oturmamış olmakla birlikte geçmişte ilk yıllarında bunun olduğuna dair çıkarımlar yapılmıştır. Buna ek olarak ölümden sonra hayatın durumu da net değildir. Tekrar tekrar hayata dönüş ve acı ıstırab döngüsünden kesin kurtuluş ancak Nirvanaya ulaşmak ile olurken çeşitli karma aşamalarında cehennem ve cennet gibi kavramlar vardır.  Pek çok dinde hastalık seviyesinde bir takıntı olan kurtarıcı mesih, budizm dede mevcuttur. Budizm’de bu kurtarıcının ismi Ajita’dır. Budist ülkelerde gelmesi beklenen bu kurtarıcı ile ilgili Moğolistan ve Tibet’te taşlara ”Gel Maitreya Gel” yazıları kazınmıştır.

 

Sözün özü bütünüyle kökenlere inildiğinde ilahi vahyin bu toplumlar ile de buluştuğuna dair ( Bütün putperest kültür etkisine rağmen hala varlığını sürdüren tek tanrı inancı, cennet cehennem kavramları vb. nedeniyle) ciddi kanıtlar görmekteyiz. Ancak insanoğlunun kula kulluk hastalığının da yine bu toplumlarda bu inanca tabi kişilerde de vukuu bulduğuna da şahitlik etmekteyiz. Budizm bazı güzel şeyleri emrediyor olsa da en güzel şey olan Allah için yaşamayı emretmiyor buda onu sadece bir öğreti sınıfında tutmanın gerekli olduğuna dair bir kanıt olarak görülmelidir.

[1] https://islamansiklopedisi.org.tr/budizm Erişim tarihi 20/05/2021

[2] https://www.worldhistory.org/Siddhartha_Gautama/ Erişim Tarihi; 20/05/2021

[3] https://en.wikipedia.org/wiki/Bodhi_Tree Erişim Tarihi 20/05/2021

[4] Ganj nehri yakınlarında bir şehir.

[5] https://islamansiklopedisi.org.tr/budizm Erişim tarihi 20/05/2021

[6] https://islamansiklopedisi.org.tr/brahmanizm Erişim Tarihi; 20/05/2021

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Hücre Bir Fabrika Degildir, Ondan Çok Daha Fazlasidir

”Hücre bir makine gibidir”, ”hücre çok gelişmiş bir fabrika gibidir” vb. pek çok benzetmeyi konuyla …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir