Kambriyen patlamasından ve bunun canlılık için getirdiği müthiş dinamizmden bahsettik. Aslında dinamizmden çok bir kaç şube hariç bütün hayvan filumlarının çok kısa bir süre içerisinde meydana çıkmasının Darwinci evrim ile zorlama açıklamalar ile bile uyumlu olmadığını göstermiş olduk. Şimdi bu müthiş yaratılışı bir örnekle açıklamamız gerekiyor çünkü teknik terimler bazen insan algısının önüne geçebilmektedir. Bu müthiş yaratılışı çok daha iyi anlamak önemlidir.
Elinizde sadece yoğurt üreten bir fabrika var. Bu fabrika 24 saat hiç durmadan yoğurt üretiyor. Ancak yıllar sonra çok ilginç bir ay meydana geliyor ve sabah geldiğiniz de üretim bantlarının sonunda sadece yoğurt değil, Uzay gemisi, Yük taşıma tırı, ananas, oturma grubu, kanser ilaçları vb. gibi birbiriyle neredeyse hiçbir alakası olmayan 44 farklı ürün görüyorsunuz. Şöyle bir hikaye sizi tatmin edermiydi ?;
Fabrikanın üretim bölümündeki makinalar da gece saatlerinde fazla elektrik ve bilumum enerji kaynaklarının verilmesi akabinde buna ilaveten tam olarak aynı dakikalarda yedek parçalarımızın bulunduğu üretim stoklarımızın da üretim bantlarına düşmesi sonucu sabah geldiğimizde böyle durum ile karşılaştık. Fabrika hiç durmadan çalışmaya devam ettiği için bantlara düşen hammaddelerden böyle değişik ürünler çıkmış.Gördüğünüz gibi mucize yok, açıklayabiliyoruz.
Birazdan Kambriyen dönemi ile ilgili inceleyeceğimiz açıklamalar aslında bu açıklamadan mantıken çok daha zayıf. Çünkü üretilen sistemler içerisinde canlı olanlar daha karmaşık ve hassas bir yapıya sahiptir. Gelin evrimcilerin materyalist felsefeleri gereği imanlarını korumak için ne tip açıklamalar yaptıklarına bakalım, bakalım ve bir kez daha anlayalım yönlendirilmemiş kör süreçlerin canlılığı meydana getirmesi ve bugünkü yapıya ulaştırması mümkün değildir.
Gizli Evrim: Önceki sayfalarda bu karmaşık omurgasızların ortaya çıkışından önceki dönemde bu canlıları öncüllerine bağlayacak fosillerin bulunamadığına değinmiştim. En önemli şey bu canlıların çok karmaşık, çok çeşitli olmalarının yanı sıra aniden ortaya çıkmalarıdır Materyalistler Trilobitleri ve bunların dünyanın her tarafında neredeyse eş zamanlı ortaya çıkışını tartışırlar. Bu canlıların herhangi bir atadan yoksun oluşunu ve fosil kayıtları vasıtası ile bir başka gruba bağlanamadığını kabul ederler ve sonucu uzun zamanlara bağlarlar. Yani Kambriyen öncesi dönemde yaşamış hayali kuramsal ataların var olduğu ancak bulunamadığını ön kabulleri bulunur. Özetle şu söylenir; ” Bu canlıların çıkışından önce bunların atalarının olması gereklidir. Çok uzun zaman vardır tek hücreliler ile bu canlılar arasında ancak ilginç bir şekilde hiç bir iz bırakmadan ataları kaybolmuştur. Yani bu canlılar gizlice evrimleşmiştir. Bu iddianın dayanağı nedir ?! Tabiki gerekli kuramsal geçiş formlarının bulunamayışı. Aslında bu iddianın sebebi acziyettir. Halbuki gerçekten darwinci metod da bir evrim olsaydı biz bugün bunların nasıl da birbirilerinden türediklerini gösteren morfolojik delilleri konuşuyor olacaktık.
Karbonat, Fosfat ve Okyanus Kimyası: Birkaç biyolog ve jeolog, karmaşık omurgasızların doğuşundan önceki okyanus kimyasının iskelet oluşumuna engel olduğu, fakat daha sonra karmaşık omurgasızların fosil kaydında birdenbire ortaya çıktıkları zamanın başlangıcında ya da bu zamandan çok kısa bir süre önce okyanus kimyasında meydana gelen değişimlerin iskelet oluşumlarına yardımcı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Fakat, Signor ve Lipps’inde belirttikleri gibi, iskeletlerdeki kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat, biyojenik silika ve yapışık iskeletlerin tümü, büyük bir omurgasız çeşitliliği ile Kambriyen’in başlangıcında var olmuşlardır. Yani karmaşık omurgasızlar ile bu mikroskobik canlılar arası her türlü fosilin bulunmasında hiçbir problem olmamalıdır. Üstelik, Deniz Anası, solucan gibi yumuşak vücutlu canlıların kayda değer biçimde korunmuş çok sayıda fosili bulunmaktadır.
Açıkçası iskelet kazanmış canlıların doğrudan doğruya yumuşak vücutlu canlılardan evrimleştiği fikride, bulunan kanıtlarla uyumlu değildir. Biraz morfolojiden ve canlı bilimden anlayan biri rahatlıkla şunları söyleyebilir.
Kolsu ayaklıların ve çift kabuklu yumuşakçaların, yumuşak anatomilerinin fonksiyonları, bu canlıların kabuk yapılarıyla öyle yakın bir bütünlük içermektedir ki, bu hayvanlar kabukları olmazsa kesinlikle yaşayamazlar.
Yani işte öylesine masallar ile bile böyle bir geçiş açıklanamaz. Ayrıca birçok alıntının yapıldığı asli kaynak olan Signor ve Lipps’in ”Çok Hücrelilerin Evrimi ve Kökeni” kitabında bu yazarlar açıkça biyomineralizasyon[1]gerektirmeyen yapışık iskeletlerin ilk olarak Kambriyen’in başlangıcında ortaya çıktıklarını işaret etmişlerdir. Eğer Kambriyen öncesi organizmalar, mineralize olmamış kabuklara sahip oldukları için fosil kaydından bulunamıyorlarsa, en azından Kambriyen öncesi kayalarda yapışık iskeletler bulunabilmelidir. Ancak, hiçbiri bulunamamıştır.
Oksijen ve Hayvanlar: Birçok evrimci, karmaşık omurgasızların doğuşunun, Kambriyen’in başlangıcından çok kısa bir süre önce var olan atmosferde yeterli miktarda biriken oksijen ile mümkün olabildiğini öne sürmüşlerdir. Bu önerme, Türkçe yayın yapan bazı müphem sitelerinde içinde olduğu bir çok evrimci için en önemli önerme halindedir. Bu fikir, jeolojik kanıtların eksik olduğu ve önyargılı fikirlerin, evrimcilerin inanmak istedikleri şeylerle uyum sağladığı bir zamanda geliştirilmiştir. Son zamanlarda yapılan birkaç jeolojik araştırma, kesin olarak yerkürenin tortul kayalar ilk oluşmaya başladığı zamandan itibaren daima oksijene sahip bir atmosfere sahip olduğunu kesin olarak göstermiştir. Son çalışmalar ilkel atmosferde günümüze göre az da olsa o dönem için oldukça ciddi oranlarda sayılabilecek boyutta oksijenin bulunduğunu gösteriyor.[2]Tabiki oksijenin ilkel atmosferde üstelik 3,8 milyar 4 milyar yıl kadar geçmişte olabileceği düşüncesi materyalist evrimcilere hayatın tesadüfen başlangıcı için gerekli olan ortamı asla sağlamayacağı için bu tip kanıtlar hep göz ardı edilmektedir. Oksijenin varlığı problemlerden sadece biridir. Hayatın yeryüzünde tesadüfen başlaması fantastik bir çocuk masalı olamayacak kadar gerçeğe aykırıdır.
Kambriyen ile alakalı evrimcilerin açıklama çabalarını vermemdeki kasıt ne derece acziyetin yaşandığını göstermek içindir. Üstelik bu peri masalını andırır tarzdaki açıklamalar eğer gerekli bilgiye sahip değilseniz size televizyon, gazete ve son dönemde Türkiye’de türeyen bazı müphem evrimci siteler tarafından size bilimsel bilgi kabilinde sunulacak ve hayatın bu göz kamaştırıcı döneminin nasıl da tesadüfen gerçekleştiği!! anlatılacak.
Ünlü evrimci Niles Eldredge evrimin her zaman ağır işlemek zorunda olmadığını iddia ederek Kambriyen sorununa adım atmıştır. Onar göre bazı evrim olayları çok hızlı gerçekleşmiştir. Bir veya birkaç nedenden dolayı , Kambriyen’den hemen önce evrimsel bir patlama oldu; bunun sonunda, karmaşık çok hücreli organizmalar büyük bir çeşitlilikte ve vücutlarında sert kısımlar içererek aniden evrimleştiler. Bu evrim öylesine hızlı gerçekleşti ki bu canlıların fosil kaydı bırakması için yeterli zamanları olmadı.
Bu ani ve hızlı evrim fikri açıkçası literatürün yabancısı olmadığı bir fikirdir. Bu fikir zaten geçmişten beri evrimsel ara formların eksikliğini açıklamak için kullanılmaktadır.[3]
Peki bu hızlı evrim görüşü için kanıt nedir ? Tabiki ara formların yokluğu, yani zaten bu fikir ara geçiş formlarının var olmaması nedeniyle ortaya atılmıştır ve en büyük kanıtı da budur. Aslında evrimciler bu fikirle yaratılışçı görüşün iddialarının doğruluğunu tespit ve teslim etmektedirler.
Doğada Darwinci bir evrim gerçekleşmemiştir, tesadüfler hayat değil ölüm getirir. Evrimin en önemli kanıtı olması gereken ara geçiş formları gösterilememiştir. Böylelikle onlar fikirlerini tenkit edeceklerine fikirlerini daha akıl almaz senaryolarla değiştirmiş ve çocuk masallarıyla aynı duruma getirmişlerdir. Tesadüfen başlayan hayat, tesadüflerle iskelet ve omurga sistemleri, görmenin tesadüfü doğası ve daha birçok pagan inanç ön kabulleri nedeniyle literatürde bilim diye anlatılmaktadır. Bunlar bilim değil mittir.
Aslında onların tesadüflerle değişim fikri daha embriyoloji alanında dahi çökmüştür. Bir kertenkelenin üreme sistemi aslında tamamen bir başka kertenkelenin üremesine adanmıştır. Bazı genetik değişimlerin kertenkeleyi arada hiçbir iz olmadan bir başka yaratığa dönüştüreceği tezi bilim değil hüsnükuruntu bile sayılamayacak bir hikayedir ve aslında bilime ters olan budur. Daha da inanılmaz olanı, bu fikrin, bütün karmaşık canlılarda gerçekleştiğinin iddia edilmesidir. Sonuç olarak 10 milyon yıl bizim zaman algımıza göre çok olsa da evrimci ön kabuller için oldukça kısıtlı bir süredir ve pek çok kez söylediğim gibi bakteriler fosillerini bırakmış ve biz onları bulurken sizin hayali ara geçiş formlarınızın bulunamayışı hikayesi gerçekçi bir iddia olamaz.
Yaratılışın yada doğaüstü müdahalenin kanıtı kayaların içinde aniden beliren bu canlıların fosilleri olmayacak ta ne olacak ? Daha farklı nasıl bir kanıt doğrudan yaratılış görüşüne destek verebilir ? Evrim senaryosu kendi iddiaları ile çelişmektedir. Darwin’in hayat ağacı daha başından ters çevrilmiştir. 44 farklı filumun daha hayatın başında çıkışı sistematik bir yaratılış görüşünü doğrulamaktadır.
Yaratan hiç yaratmayan gibimidir ? Artık öğüt alıp düşümezmisiniz ? Nahl Süresi 17. ayet
[1]Biyomineralizasyon: Canlı organizmaların oluşturduğu tüm yada kısmi mineralleşme. https://biyologlar.com/biyomineralizasyon Erişim tarihi: 26/12/2019
[2] http://www.aktuelarkeoloji.com.tr/atmosferde-cok-daha-once-oksijen-vardi Erişim tarihi: 26/12/2019
[3] George Gaylard Simpson, The Meaning of Evolution, (New Haven: Yale University Press)s,18.