Sitemizde sik sik yaratilisin kanıtlarına dair yazılar paylaşmaktayız. Bugun bu yazılara Gozyasi mucizesi ile devam edeceğiz Allahin Müsaadesiyle. Öncelikle bu yazılara yani yaratilisa dair kanıtlara onem vermemizin nedeni Yüce Allahinda kullarına bunları düşünüp aklederek yol katemtesini önermesi nedeniyledir
58. Attığınız o meniye ne dersiniz?!
59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?
60,61. Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. Vakia Suresi
Yukarıdaki ayetlerde Yüce Allahin gösterdiği gibi insan rasyonel dusuncelre girmeden once mutlak surette gireceği düşüncenin gercek oldugundan emin olmali, kalbi mutmain olmalıdır. Insan yaratilisi bilmeden, onun kanitlarini görmeden yaraticiyi tanımadan asla ona teslim olabilen bir kul olamaz. Boylesi insanlar maalesef sadece yaratilistan gelen bir içgüdü ile inanmakta ve bu yöneliş seviyesi ise kulun rabbine teslim olmasını engeleyecek eser miktarda olmasina sebebiyet vermektedir. Bunu aşmanın yolu bir bilimsel hakikat olan yaratilisi ornekleri ile göstermek Yuce Allahin gösterdiği ornekleme metodunu aktif bir sekilde kullanmaktır.
Bugun bu yazıda Gozyasimizdaki ince yaratilisi ve onun gösterdiği müthiş yaratilis kanitini çok kısa inceleyeceğiz.
Gozyasi Mucizesi
Insanoglu calisip yeni bilgiler edindikçe ve cehaletini giderdikce bu bilgilerin bizi yaraticimizin kanıtlarına götürdüğü bir sir degildir. Aslında bunu sanki bir sir gibi saklamaya calisan insanlar bulunmaktadır ancak mızrak çuvala sığmamakta ve yaraticinin kanıtları her yerde karsimiza cikmaktadir. Bugun pek çoğumuzun belkide daha once hiç uzerine edilmediği gozyasi ve onun gösterdiği mucizeyi inceliyoruz. Gözyasi üzüldüğümüzde, sevindigimizde gözlerimizden gelen yaştır. Bu sivinin %98 i bildigimiz sudan oluşmaktadır. Kalan bileşiğin bir kısmı üre bir kısmı ise çeşitli sekerler ve tuz bulunmaktadır. Hepimiz az çok bu mayhoş tadı çocukluğumuzdan biliriz.
Yukarıdaki bilesenlerin icerikleri oldukça onemlidir ancak icerik ile birlikte bunların oranlarına oldukça onemlidir. Soz gelimi seker oranı biraz daha yüksek olsa gozyasinin antibakteriyel özelligi daha zayıf olabilecektir yada tuz oranı biraz daha az olsa özellikle parazitlere Karsi birazdan inceleyeceğimiz temizlik etkisi zarar görebilecektir.
- Gozyasi gözü nemlendirir bu sayede gözün birbirine değen parçaları birbirini asindirmaz ve sizin caniniz acıtmaz. Bir an olsun her göz açıp kapadiginizda acı duydugunuzu hayal edin, neredeyse her saniye bir sürtünme acısı üstelik öyle bir aci ki engelleme sansinizda mevcut degil, nasıl olurdu ? Söyleyeyim çok korkunç olurdu ancak Yücel Allah tam olmasi gereken yere bir nemlendirici, yaglayici bir sıvı koyarak bu durumu bertaraf etmiştir. Göz yaşı kuruluğu olan insanlar bu durumdan ve zararlarından korunabilmek maksadıyla sürekli yapay gozyasi kullanmaktadırlar.
- Gozyasi iceriginde bulunan bileşikler ile sürekli bakteri mantar vb dusmanlarin saldirisi altında olan gözlerimizi korumaktadırlar.
Gozyasi özellikle Lizozom isimli bir enzime sahiptir. Bu enzim adeta bir camasir suyu etkisindedir ancak bu camasir suyu etkisi gözlerimize hiçbir zarar vermez. Kendinize bir iyilik yapın simdi bunun uzerine samimi bir sekilde dusunun, nasıl olurda camasir suyundan çok daha keskin bir enzim, bir molekül olan Lizozim bakterileri, virüsleri ve mantarları adeta silip supurmesine ragmen onlarla ayni biyolojiden olan gözün yüzeyine hiçbir zarar vermemektedir ? Cevap son derece aciktir hem rliziom enzimi hemde gözün yapısı birbirilerine son derece uyumlu bir sekilde yaratilmislardir. Bu uyum ancak
- Gözün yüzeyine dusman parazit yapıların tamamini çok iyi bilen
- Dezenfektan formatındaki bu enzimin ne kadar oranda bulunmasinin zararlı olmayacagini bilebilen
- Bu enzimin ve icinde bulunduğu sivinin salgılanma organizasyonunu basarili bir sekilde yapabilecek kadar vücut biyolojisi bilen ( Düşünsenize Gozyasi bileşiklerinin göbeğinizden ciktigini , mesela boylesi bir durum gözler icin sonu körlükle bitecek acili bir sonuca yol acacagi gibi sürekli göbeğimizden çıkan sıvı ile ugrasmamiz gerekecektir. Yani sadece sivinin oluşması degil dogru zamanda doğru yerde olusmasida son derece onemlidir.)
Kısacası bir yaratıcı kudretli tarafından yaratilmis olmalıdır. Diğer turlu ancak kaoslar ve tesadüflerden medet ummak gerekmektedir ki tesadüfler ile 5 sekizin ustuste gelmesi dahi kolay bir is degildir.
Yukaridaki son maddelerde belirttiğimiz uzere gozyasinin sadece üretilmesi degil onun ne sekilde nakledilecegide son derece onemlidir.
“Gözyaşı dediğimiz sıvı gözyaşı bezlerinden çıkarak küçük kanallardan akarlar. Gözyaşı bezleri tamda akması gereken yada başlaması gereken yerden yani üst göz kapaklarından akmaktadır ve uyarıldıklarında gözlerinizin etrafında ince bir film oluşturacak şekilde gözyaşı salgılarlar. Dolasima sunulan gözyaşları daha sonra alt ve üst göz kapaklarınızın birleştiği yerdeki küçük açıklıklardan burun kemiğinize yakın bulunan gözyaşı kanallarına süzülürler. Buradan yutuldukları veya diğer sıvılarla dışarı atıldıkları nazal boşluğa gelirler. Eğer çok fazla gözyaşı varsa taşarak yanaklarınızdan aşağıya süzülecektir. Yani hüngür hüngür aglamadiginiz surece bunları sürekli görme imkanınız yoktur ancak gozyasi siz aglamasanizda sürekli üretilir ve düzenli olarak salgılanmaktadır.
Belkide bugüne kadar önemsemediğimiz bir hususun ne kadar onemli oldugunu olağanüstü bir sekilde yalin halde anlatilmis bu yazıda görmüş olduk. Buraya kadar anlatılan bu süreçlerin tesadüfen oluştuğunu iddia edip buna inananlar mevcut, sizce Boyle bir sistem tesadüfen mevcut olabilir mi ? Hayat bulabilirmi ?
Eğer lizozim isimli enzim daha güçlü olsaydı belkide insanlar kısa sure içerisinde kor kalacaklardı. Yada lizozim enzimi şimdiki halinden daha zayıf olsaydı bu kezde göz yüzeyinde enfeksiyonlar nedeniyle insanoğlu kor kalabilirdi. Peki bu denge nasıl kuruldu ? Göz etrafındaki hücreler bir gun toplanıp bir an once dezenfektan etkisi yapacak ama oranı kabul edilebilir seviyeyi asmayacak, ayni zamanda göz yüzeyini hem nemlendirecek hemde pürüzsüz bir hale getirecek ama bunu yaparken standart göz islemlerine zarar vermeyecek bir sıvı üretelim diye toplanıp bununla alakalı bir enstitü kurup uzerine calisip ardından yıllar suren calismalardan sonra bunun üretimini mi saglamislar ? Velevki saglamislar fizyolojiyi yani gözün üretim yerlerini nasıl oluşturmuşlar yada salgı kanalllarini ?
Evrim surecinde bunların oluştuğunu iddia etmek tamamen hurafe bir putperest inanc olacaktır. Milyonlarca Yil boyunca insanoğlunun oturup göz uzerinde uygun gozyasi silgisini bekleyebilecek vakti yoktur ve aslında vakti hiç yoktur. Göz ortaya ciktiginda boyası da onunla birlikte var olmuş olmalıdır. Bunun aksi durumu görmenin hiç baslayamamasi anlamına gelecektir. Gördüğünüz uzere teorik olarak dahi olsa tesadüfi evrim görüşleri ile canliligimizi uyuşturmak mümkün degil. Canliligin yaraticisi Yüce Allahtir Yuce Allah insanoğluna bilinç vererek onu sorumlu kilmistir.
“De ki: “Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar.” (Fatır Suresi, 40)
https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/gozumuz-cevreden-gelen-zararli-bakterilerden-nasil-korunuyor
https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=28254