Oldukça prestijli bir üniversite olan MIT’ten mühendislik alanında doktoraya sahip olan Brian Miller adaptasyonel değişimlerin neden yaratılış çıkarımı ile daha iyi anlatılabileceğini yalın ama zarif bir şekilde açıklıyor. Çok fazla teknik detay içermeyen yazı kısa sürede ve rahatlıkla okunabilmesi ile oldukça keyif vermektedir. Yazı şu https://evolutionnews.org/2021/08/engineering-better-explains-adaptation-than-evolutionary-theory/ adresten ingilizceden türkçeye tarafımca çevrilmiştir.
Yoksa onlar, hiç bir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi? Tur Suresi 35
Mühendislik (Tasarım) Adaptasyonlar İçin Evrimsel Biyolojiden Daha İyi Bir Açıklama
Genel evrim görüşü içerisinde adaptasyon, X- aksları yada Y- akslarının varyasyonel özelliklerini veya genlerini temsil eden, sıklıkla yaşam için uygun olan koşullar olarak tarif edilmektedirler. Birde bunlara ek olarak Z-Aksları vardır ki bunlar ise çok büyük olasılıkla bağımsız olarak gelişen üreme sıvılarının hayatta kalması için gerçekleşen biraz daha başına buyruk bir süreçtir. Uygun yaşam koşulları boyunca oluşan her nokta, özelliklerin bir kombinasyonu olarak kendini göstermektedir ve noktalı alanlar uygun yaşam alanı boyunca populasyonların evrimsel avantajlar için takip edeceği patikaları göstermektedir.
Mutasyonlar varyasyonları genişletir, doğal seleksiyondan umulan ise populasyonu yaşam uygunluğundan geçirmektir, nihayetinde çok büyük değişimler ile sürec sonuçlanacaktır. Pik noktalar en uygun koşulları temsil ediyorken yörüngenin eğimi tepenin en uc noktasına doğrudur, doğal seleksiyon ise populasyonu en uygun koşullara sürüklüyor durumdadır. Burada çok önemli bir nokta şudur; geleneksel evrimsel görüşe göre dışsal çevre, adaptasyonu yönetir ve değişen canlının sınırsız kontrolsuz bir şekilde zorunlu olarak değişeceğini öngörür.
(Yukarıda anlatılanlara ÇN) Ters bir şekilde mühendislik modellemeleri organizmaların spesifik parametreler ile belirlenmiş kapsayıcı tasarım mantığı ile tasarlandığını argüme etmektedir. Bu parametreler organizmanın boyutsal özelliklerine etki eder (örnek olarak kemiğin kalınlığı) ve onların yoklukları durumunda sistemin çökmesine neden olabilmektedir. Bu zayıflıklara bir örnek olarak kemiğin gerilmesinin operasyonel sınırları geçmesi halinde kırılması verilebilir.
Operasyonel Durum
Bir organizmada tolere edilebilen varyasyon şu şekilde tarif edilebilir, organizmanın özelliklerinin sıhhati için bir dizi operasyonel parametreler ile belirlenmiş değişim ve buda organizmanın hayatta kalabileceği üç boyutlu bir uzay olarak tarif edilebilinmektedir. Örnek olarak bir ispinozun gagası çeşitli kalınlık ölçülerinde rahatlıkla ve oldukça işlevsel bir şekilde çalışabilmektedir aynı ispinozlar gaganın uzun olması gibi durumlarda da bir sıkıntı yaşamadan devam edebilecektir bu örneklemeler bu şekilde devam edebilmektedir. Çok kısa bir şekilde rahatlıkla şunu söyleyebiliriz, bu çalışma parametreleri operasyonel yer çekimi durumları olarak tanıtılabilirler. Bu sistemlerin en iyi çalışma koşulları standart dış çevre koşullarında ortaya çıkmaktadır. Bu sınırlar en sıra dışı koşulların aşılmasına kadar tolere edilebilinmektedir.
Çevresel koşullar tabi ki mutlak surette özellikle en marjinal hayatta kalma sınırlarının belirlenmesi hususunda rol oynamaya devam etmektedirler bu durum organizmanın içsel parametreleri tarafından kat bir şekilde doğal ortamında hayatta kalabilme sınırlarının tanımlanmasıdır. Yiyecek kıtlığı kasların küçülmesine neden olabilmelidir ancak kaslar yiyecek alma sınırları çok çok çok ekstrem bir şekilde pas geçilmediği sürece asla çok zayıflamayacak ve sallanmayacaktır. İşte bu noktadan sonra hayvan bir yiyecek bulmak için atılamayacak yada avcı kuş uçamayacaktır. Bunun sonrasında ise yok oluş gelir.
Değerlerdeki farklılıklar içsel kapasitenin bireysel farklılaşmasının bir parçasıdır. Örnek olarak bir hayvanın yoğun ölçekli bir yaşamsal stress durumunda uzuvları uzayabilmektedir. Bu onun içsel adaptasyonel tasarımının bir sonucudur. Bu değişimlerin oluşmasında aynı zamanda topluluk içerisindeki genetik çeşitliliğin ve rastlantısal mutasyonlar ve doğal seleksiyonunda katkısı olmaktadır yada doğal genetik mühendisliğinin. Bundan ayrı olarak şu çok önemlidir ki bu operasyonel parametreler çevre tarafından üretilmemektedir bilakis yaratılış anında üretim aşamasında canlının vücudunda bir tasarım-mühendislik sistemi ile oluşturulmuştur. Daha ötesi yukarıda bahsedilen adaptasyonların mutlak surette bir sınır vardır. (Bu sınırın olması ve türlerde bu tarz değişimlere müsaade edilmesi müthiş bir mühendisliktir ÇN)
Keskin Gerçek
Çalışmalardan alınan sonuçlar kesinlikle mühendislik (yaratılış) modelini desteklemektedir. Genetik değişimler tüm türlerde keskin sınırlara sahiptir aynı ispinozların gagaların kalınlığı durumunda gördüğümüz şekilde. Bu genetik sınırlar asla aşılamamaktadır yani bir el kalınlaşabilir, zayıflayabilir, kısmen rengi değişebilir ancak bir yüzgece dönmez. İspinozların gagasında olduğu gibi kalınlaşabilir, incelebilir ancak gaga her zaman gaga olarak kalmaktadır.
Bir türdeki varyasyonların çok fundamental değişimlere gittiğine dair hiçbir ama hiçbir kanıt yoktur. Bununla birlikte genetik bilgiyi ve çeşitliliği arttıran varyasyonları fundamental değişimlere götürebilecek hiçbir mutasyon gözlemlenmemiştir.
Bu çıkarım fosil kayıtları ile de çok daha güçlendirilmektedir. Kanıtlar bol ve oldukça temiz olduğunda açık olarak görülen şey türlerin operasyonel sınırlarının bütünüyle bir tasarım mantığı ile oluşturulduğudur. Her ne zaman yeni bir tür yeryüzünde görülse o her zaman herhangi bir eksiği ve ara geçiş formları olmaksızın var olmaktadır. Daha da önemlisi herhangi bir fundamental değişim yaşamış bir türün devamı olarak gelmemektedirler.
Gelecekteki Çalışmalar
Adaptasyonlardaki mühendislik modellemeleri sadece çalışmalarla uyumlu değildir ayrıca çok daha faydalı çalışmaların kapısını açmak için kullanılabilirde. Enfeksiyon uzmanları patojenlerin arkasındaki mühendislik prensiplerini ve görüntüsünü tanımlayabilir ve gelecekte ki potansiyel çalışmalar için tahminler yürütebilirler. Bu bilgiler potansiyel aşılar ve tedavilerin kapısını açabilir. Biyologlar mühendisler ile beraber canlı varlıklar üzerinde çalışabilir ve tasarım parametrelerini tanımlayabilirler. Daha fazla çalışma biomimetik alanında yapılabilir ve canlılar üzerinde potansiyel değişik tedaviler ve hayatları kolaylaştıracak yapay kol ve bacak teknolojileri geliştirilebilir. Bu örnekler bu şekilde sayısız bir şekilde arttırılabilecektir.