KÖRELMİŞ ORGANLARMI ? KÖRELMİŞ BEYİNLERMİ?

Evrimcilerin klasik tarihi argümanlarından biri körelmiş organlardır bu iddiaya göre canlılar kendilerine selektif avantaj sağlamayan yapıları zamanla kaybedecektir. Körelmiş organlar kavramı ilk kez kullanıldığında insan vücudunda 100 e yakın körelmiş organ bulunduğu iddia ediliyordu tabii dönemin ilkel bilim anlayışı bir çok yapıyı araştıramadığından evrimci fanatizm bu birçok yapıyı körelmiş organ olarak nitelendirmekteydi. Günümüze gelindiğinde körelmiş organ kavramının yanlış bir efsane olduğu anlaşılmıştır artık non-fonksiyonel olduğu düşünülen birçok organın aslında hayati önem taşıdığı görülmüştür.

Bir  organın kullanılıp kullanılmaması onun körelmesine ve dolayısıyla yavrusuna körelmiş bir halde geçmesine neden olmaz,  bu iddianın altında sadece üreme hücrelerinde meydana gelecek mutasyonlar yatar, onlarda tamamen tesadüftür yani bir hedefe göre gidemez, o halde anlatılan hikayelerin bilimselliğini nereye koyacağız. Burada belki şu söylenebilir, belli durumlarda canlıların çevre ile etkileşimine göre belli genetik ve fenotipik özellikle aktif yada pasif hale gelebilmektedirler. Belki de popüler bir örnek olarak gösterilen Meksikalı  Tetra balığında meydana gelen durum da bununla alakalıdır. Bu balıkların mağaraların dip noktalarında yaşayan nüfusları tam olarak gelişmemiş bir gözle yaşama devam etmektelerken yüzeye yakın yaşayan türleri tam olarak gelişmiş gözlere sahiptir. Bu popüler bir körelmiş organ konusu olarak örnek verilse de  adaptasyon acıklaması  ile  temiz bir şekilde açıklanabilmektedir. Dibe yakın yaşayan tetraların göz kullanımı çok olmadığından gözlerin kullanımı pasif haldedir. Bir kaç nesil boyunca bu tetraları yüzeye yakın yada laboratuar ortamında yaşatırsanız göz kullanımının tekrar aktif olacağını görebileceksiniz. Burada bir evrim değil sadece bir adaptasyon vardır ancak bir maymun ağaca tükürse evrimsel hikaye çıkartmaya çalışan fanatik tiplerin elinde bu körelmiş organlar konusu da saçma yerlere ulaşmıştır.

Size önereceğim ilk site: https://bilgelik-yolunda.blogspot.com/2021/10/korelmis-zannedilen-bazi-organlar.htmlhttp://site.mynet.com/korelmisorganlarmeselesi/k/index.htm

2. olarak dr.jerry bergman ve dr.george howe tarafından kaleme alınan vestigal organs are fully functional (körelmiş organlarmı! tamamı fonksiyonel)

http://www.answersingenesis.org/Home/Area/faq/vestigialorgans.asp 

 

Aynı zamanda verdiğim ilk linkteki yazıyı buraya da ekliyorum.

 

KÖRELMİŞ ZANNEDİLEN BAZI ORGANLAR

 

Ernst Wiedersheim, 1895 yılında yayınladığı “The Structure of Man” adlı eserinde, insanın bedeninde iş görmeyen ve daha önceki atalarından kalıntı olarak intikal eden ve zamanla insanın bedenini terk edecek olan 86 lüzumsuz organ olduğunu belirtmiştir. (1) Örneğin bacak toplar damarlarımızdaki kanın geri akmasını engelleyen kapakçıklar, çağımızda bağışıklık sisteminin elemanı oldukları bilinen bademcikler, kalsiyum düzeyini kontrol eden paratiroit bezi… Timüs gibi çok ehemmiyetli işlevleri olan bir organ bile yakın bir geçmişe kadar körelmiş organ muamelesi görüyordu.

İngiltere’nin Coventry & Warwickshire Üniversite Hastanesi’nden ortopedi uzmanları, Orthopaedics and Trauma isimli akademik mecmuada yayımlanan makalelerinde, uzun yıllar körelmiş organlar olarak görülen dizlerimizdeki menisküslerin önemi anlaşılmadığı için, yırtılmaları durumunda kesilip çıkarılmalarının yaygınlaştığını belirtiyor. Araştırmada şu sonuca varmışlar: “Artık menisküslerin yük dağılımı, eklem stabilitesi ve kayganlaştırmada ehemmiyetli rolü olduğu ve eklem yüzeylerini bozulmadan koruduğu kabul ediliyor.” (2)

Bademcikler ve geniz etinin fobksiyonları da yakın zamanda yapılan yeni araştırmalarla ortaya kondu. Bu uzuvlar, solunum yoluyla yahut yutularak bedene giren hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun boğazdaki savunma hattını oluşturuyor. Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, kan dolaşımında bulunandan çok daha yüksek yoğunlukta aktif hale gelmiş bağışıklık hücresi içeriyorlar. (3)
Geniz eti ve bademciklerin alınmasının uzun vadeli etkilerini bulmak için, Melbourne Üniversitesi’nden Dr. Sean Byars, Kopenhag Üniversitesi’nden Prof. Jacobus Boomsma ve Yale Üniversitesi’nden Prof. Stephen Stearns liderliğinde geniş çaplı bir araştırma yapıldı.
Danimarkalı bir milyonu aşkın çocuğun verileri incelendi ve dokuz yaşından önce bademcikleri ve geniz eti alınan, ya da bunlardan sadece biri alınan çocuklarda 10-30 yıllık takip süresi içinde astım, grip, zatürre gibi üst solunum yolu hastalıklarının 2-3 kat fazla görüldüğü tespit edildi. Tabii ki araştırmacılar, bademcik ve geniz etinin alınmasını gerektiren kritik durumlar olabileceğini ifade ediyor. (4)
Bir milyondan fazla çocuğun verilerini inceleyen Güney Koreli bilim insanlarının Temmuz 2020’de Plos One adlı akademik dergide yayımlanan araştırmaları da, hem bademcik, hem geniz etinin alınmasının astım riskini artırdığını gösterdi. (5)

Apandis de senelerce lüzumsuz, ya da işlevini büyük oranda yitirmiş bir organ olarak kabul edildi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Michigan Eyaleti’nin McLaren Greater Lansing Hastanesi’nden Dr. Mark W. Jones ve meslektaşları, 2020’de yayımladıkları “Appendicitis” adlı kitapta günümüzde apandisin lenf organı görevi gördüğünün genel kabul gördüğünü söylüyor. (6)

 
Apandisin, bağışıklık sistemi hücrelerinden olan B hücrelerinin olgunlaşmasında ve antikorların yapımında, yine bağışıklık sistemi hücrelerini bedenin bazı kısımlarına gönderen kimyasalların üretiminde görev aldığı keşfedildi. (7)
 
Dünyanın en iyi üniversitelerinden sayılan Duke Üniversitesi’den Dr. William Parker ve arkadaşlarının araştırmaları da, sindirimi kolaylaştıran, vitamin ve aminoasitler üreten, hastalık yapıcı organizmalara karşı bariyer oluşturan faydalı bağırsak bakterilerinin saklandığı bir depo olduğunu gösterdi. Parker ve arkadaşlarının araştırmasına göre, ishalden dolayı bağırsaklar tamamen boşalsa bile apandiste saklanan faydalı bakteriler bağırsaklara geçip çoğalabilir. (8)
 
Duke Üniversitesi’nin Tıp Merkezi’nden yapılan bir yayında, apandisin iltihaplanmasının bu organın kusurlu olmasından kaynaklanmadığı, toplumun sanayileşmesiyle bağlantılı kültürel değişikliklerin etken olduğu belirtilmişti. (9)
 
Apandisitin (apandis iltihaplanması) dünyanın farklı bölgelerinde görülme sıklığını inceleyip değerlendiren Kanada’nın Calgary Üniversitesi’nden Prof. Gilaad Kaplan ve arkadaşlarının 2017’de Annals of Surgery adlı akademik dergide yayımlanan analizleri, apandisitin toplumun sanayileşmesi ile ilişkili çevresel etkilere bağlı olabileceğini gösterdi. Makalelerinde hava kirliliğinin ve sigara kullanımının apandisit riskini artırabileceğini belirten çalışmalara da atıf yapan bilim insanları, apandisitin nedenlerinden birinin lifli gıdaların az tüketilmesi olabileceğine işaret eden eski fakat çok ilginç bir makaleden de söz ediyor. (10)
 
Meşhur İngiliz cerrah Denis P. Burkitt, 1973 yılında British Medical Journal’da neşredilen makalesinde, Afrika ve Asya’nın gelişmekte olan ülkelerinde bulunan 200 hastanenin doktorlarından alınan bilgilerle hazırlanan raporların apandisit, bağırsak kanseri, varis gibi bazı hastalıkların bu topluluklarda nadir görüldüğünü belgelediğini ifade ediyor. (11)
Değeri son yıllarda daha iyi anlaşılan organlardan biri de dalak. Eskiden, yalnızca kanı filtreleyen ve depolayan bir doku olduğu sanılıyordu. 2009 yılında meşhur akademik mecmua Science‘ta yayımlanan bir araştırma, kalp krizi ve ciddi yaralanmalar gibi durumlarda beyaz kan hücrelerinin en büyükleri olan monositleri kana boşalttığını gösterdi. (12)
 

Dalağı alınan birinin ciddi, hatta ölümcül enfeksiyonlara yakalanma riskinin yüksek olduğu belirtiliyor. Dr. Nahrendorf ve arkadaşlarının araştırma sonuçlarını değerlendiren Amerika Anatomi Uzmanları Derneği başkanı Dr. Jeffrey Laitman şunları ekliyor: “Tarih, salt tıp bilimi o zamanlar işlevlerini anlayamadığından dolayı gereksiz olarak nitelendirilmiş vücut parçalarıyla dolu.” (13)

 

 

DİPNOT:

(1) https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/fosillesmis-bir-evrim-safsatasi-korelmis-organlar

(2) https://www.orthopaedicsandtraumajournal.co.uk/article/S1877-1327(14)00011-6/fulltext

(3) https://www.lmu.de/en/about-lmu/structure/central-university-administration/communications-and-media-relations/press-room/press-release/tonsils-as-a-testbed.html

(4) https://pursuit.unimelb.edu.au/articles/what-are-the-long-term-health-risks-of-having-your-tonsils-out

(5) https://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0236806

(6) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/29630245/

(7) https://www.turkcerrahi.com/makaleler/apendiks/

(8) https://www.sciencedaily.com/releases/2007/10/071008102334.htm

(9) https://www.researchgate.net/publication/50269290_The_Cecal_Appendix_One_More_Immune_Component_With_a_Function_Disturbed_By_Post-Industrial_Culture

(10) https://journals.lww.com/annalsofsurgery/fulltext/2017/08000/the_global_incidence_of_appendicitis__a_systematic.8.aspx

(11) https://www.cambridge.org/core/journals/nutrition-research-reviews/article/denis-burkitt-and-the-origins-of-the-dietary-fibre-hypothesis/1DA569CF06DB93A4FF2DA54629A5D566

(12) https://www.science.org/doi/10.1126/science.1178329

(13) https://csb.mgh.harvard.edu/data/information/news/Spleen_and_Monocytes.pdf

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vucutlarimiz Nasil Calisir ? Tesadüf Degil 6

Serimize devam ediyoruz. Önceki yazılarda görebileceğiniz uzere yazarımız Prof. Howards Glicksman kademe kademe hücresel islem …

3 yorum

  1. Merhaba adım yakup beyaz. Sizi uzun süredir takip ediyorum ve tebrik etmek istedim. İçerikleriniz oldukça açıklayıcı ve başarılı.

    • Merhaba Yakup Bey

      Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Elimden geleni yapıyorum ancak hala istenen ziyaretçi sayılarına ulaşamadım. Desteklerinizi beklerim. Teşekkürler

  2. Amazing issues here. I am very glad to look your article.

    Thank you a lot and I am taking a look forward
    to contact you. Will you kindly drop me a mail?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir