Allahın Varlığının En Büyük Delili, Canlılıktaki Bilgi(5) Hücre Zarı

 

Seriye devam ettikçe  ve bende yazma konusunda iştahlı oldukça bu
seri bitmez çünkü neye elimi atsam onda arka planda bir şuur, içgüdü nev’inden
bir bilinç farkediyorum. Tabi ki pek çok paragrafın sonuna yorumlarımı eklerken
buna dikkat çekiyorum, çünkü bu serideki en önemli konu bu. Nasıl oluyor da
şuursuz, eğitim almak gibi bir imkanı olmayan atomlar çok kompleks işlemleri
diğer organeller[1]
yada atomlar ile beraber büyük bir uyum için de yapabiliyor. Gelin bir örnekle
durumu daha anlaşılır hale getirelim.
Dış tarafından dikenli teller ile çevrilmiş,
güvenlik noktalarında otomat cinsinden makinaların olduğu, giriş için özel
elektronik kartların bulunduğu, kartlar çalışsa dahi girenlerin kimliği ile
alakalı en ufak şüphe dahlinde kapıların kapandığı bir sistem düşünün. Ancak
hiçbir insan yok başında. Bu sistem o kadar kusursuz çalışmalı ki fabrikaya
ham madde getiren tırları engellememeli, yada fabrikaya jeneratör taşıyan pick-up
cinsi taşıma araçlarını kapıda çok bekletmemeli.  Ancak fabrikaya ham madde taşıyor görüntüsü
veren hırsızların yada işi olmayan alakasız kişilerin geçişlerine müsaade
etmesin. Sistem bunları nasıl bilebilir ? Makinalar hangi aracın hammadde taşıdığını
hangisinin hırsızlar olduğunu nasıl anlayacak ? Makina doğası itibariyle kendi
içerisinde bir komut taşıyorsa ancak bunu uygulayabilir. İşte burada bilgi
ortaya çıkıyor. Tüm çevreyi, fabrika etrafında ki canlıları tanıyan, ham madde
araçları ile diğer araçlar arasındaki farkı tüm canlılardan daha  iyi bilen bir tasarımcı ortaya çıkıyor.
Makinalar ilk başta gelen sistem ve bilgi olmasa asla çalışamazlar dı ve sistem
daha baştan çökerdi.
Hücre zarı işte bu yukarıdaki hayali fabrikadır.
Aslında hücre zarı yukarıdaki basit örnekteki fabrikadan milyonlarca kat daha
komplekstir ancak konumuz karmaşıklıktan ziyade bilginin var olması ve kökeni
olduğundan çok detaylı değinmiyorum. (Aslında karmaşıklık arttıkça zeka düzeyi de
artmaktadır. Buda tasarımcının pek çok kişinin hayalinde canlandırdığı
yaratıcıdan çok daha kudretli bir güç olduğunu göstermektedir.)
 
 
                                                                        Hücre Zarının üç boyutlu yapısı. 
 
 
Hayatımızı devam ettirdiğimiz her an hücre zarları
her hücremizde (yaklaşık olarak 60 ila 100 trilyon arası)hayati kararlar
almakta ve uygulamaktadır. Hücre zarı adı üstünde bir zardır, yani hücrenin
dışını kapsayan bir giysi gibi. Ancak tek özelliği hücrenin dışını kaplamak
değildir, aslında yaptıklarına baktıkça giysi gibi bir görev biçmenin hücre
zarına hakaret olacağını anlayabiliyoruz. Bu zar hücre içerisine girişi ve
çıkışı çok sıkı bir şekilde kontrol eder ayrıca komşu hücreler ile iletişimi de
hücre zarı sağlar. Çift taraflı bir yağ katmanı ve yer yer protein üst dokusundan
oluşmaktadır. Peki hücre zarını bu kadar kendisine ve kendisi özelinde
yaratıcısına hayran bıraktıran özellik nedir ? Yukarıda biraz sır vermiştim.
Tabi ki bilinç, verdiği kararlar ve aldığı sorumluluklar.
Zar yukarıda da değindiğimizi gibi çift taraflı bir
yağ dokusu, onun üstünü kaplayan yer yer proteinler ve bu dokuların arasındaki
kapılardan oluşmaktadır. Ayrıca bu yağ tabakalarının üstünde hücre zarının dış
ortamı algılamasını sağlayan algılayıcılar bulunmaktadır.
Hücre zarının birinci görevi organellerini
sararak bir arada tutmasıdır. Bir arada tutmak görece basit bir iştir ve  çok daha karmaşık bir iş daha yapar; bu
organellerde ki işlemlerin ve hücrenin yaşamının devam edebilmesi için gerekli
maddeleri dış ortamdan temin eder. Hücrenin dışındaki ortamda, sayısız kimyasal
madde vardır. O, bunların içinden hücrenin ihtiyaç duyduklarını tanır ve
yalnızca onları içeri alır. Son derece ekonomiktir; hücrenin ihtiyaç duyduğu
miktardan fazlasını kesinlikle içeri almaz. Bu kadarla da kalmaz; bir yandan da
hücrenin içindeki zararlı artıkları anında tesbit eder ve  zaman kaybetmeden dışarı atar. Zarın bir diğer
görevi de, beyinden veya vücudun çeşitli bölgelerinden hormonlar[2]
vasıtasıyla taşınan mesajları vakit kaybetmeden hücrenin merkezine
ulaştırmaktır.
 
Hücre Zarının kompleks görüntüsü. Por ismi verilen hücreye giriş çıkış kapıları oldukça aşikar bir şekilde gözükmektedir.
Şimdi sık sık yaptığımız ve yapmaya
devam edeceğimiz üzere düşünme vakti; Hücre bunları yapmak için hiçbir eğitim
almadı, velev ki eğitim alsın bu eğitimi ona kim verecek. Hücre hangi
maddelerin faydalı hangilerinin zararlı olduğunu nasıl biliyor ?! Cevap oldukça
basittir, ona bunları bilinmeyeni bilen Evrenin Yüce Yaratıcısı Allah
Hazretleri öğretti.
  • Fatır Suresi, 11. ayet: Allah
    sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift
    kıldı. O’nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve
    doğurmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da
    mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah’a göre kolaydır.
Hücre zarında beli noktalarda bir pompa bazen de bir kapı
gibi çalışan mekanizmalar vardır. Bunlar hücrenin ihtiyacı olan maddeleri
tanırlar ardından gerekli olanları alıp, ciddi oranda  enerji harcayarak bu maddeleri hücre içine
sokarlar. Tabi olay benim burada yazdığım gibi basit işlememektedir. Yine bu
işleyişin içerisinde maddenin ardındaki zeka bilgi şeklinde kendini
göstermektedir. Hücrenin yaşamını devam ettirmesi için zarlardan geçmesi
gereken maddeler arasında elektron ve hatta fotonlar, protonlar, atomlar, su
gibi küçük moleküller, aminoasit ve şeker gibi orta boy moleküller, proteinler
ve nihayet DNA gibi makro moleküller bulunur. Bazen kapının kendisinden çok
daha büyük bir molekül yüksek oranda  enerjiler harcanarak, birçok enzimin
yardımıyla son derece özenli bir şekilde hücrenin içine alınır. Bazen
geçirilecek madde geçeceği kapıya göre o kadar büyüktür ki, bu iğne deliğinden
halatın geçirilmesine benzer. Geçişin sağlanması için delik önce genişletilir,
sonra yine eski haline döndürülür. Bu işlem esnasında, ne kapıya, ne geçen
maddeye, ne de hücreye hiçbir zarar verilmez.
Optimum fayda, maksimum mühendislik, inanılmaz bir işleyiş.


 

[1] Organeller, hücredeki özelleşmiş yapılardır. Organel ismi
ufak organ anlamında “organcık (organulum)” şeklinde türetilmiştir.
[2] Vücut içerisinde özel bezler tarafından salgılanan ve vücudun dengesini
ve yapısını belirgin bir şekilde değiştiren ve harekete geçiren organik
bileşiklerdir. Hormonlar,dolaşım sisteminde salgılanmaya başladıktan sonra
etki edeceği organa doğru yönelir ve belirli bir şekilde etki eder
Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vücutlarımız Nasil Çalisir- Tesadüf Degil 5

  Yazarımız Prof. Howard Glick Önceki yazılarda hücrenin işleyişi ile alakalı insanin aklinin alamayacagi harikulade …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir