Insan dünyada yalnızca kısa bir zaman kalmaktadır. Özellikle dünyanın yaşı ve evrenin yaşı gibi hususları düşündüğümüzde insanin gercektende çok kısa bir hayata sahip oldugunu söylememiz hiç te güç degildir. Peki insan bu kısacık hayat boyunca milyonlarca kez yeterli sureye sahip olmasina rağmen kendi yaratilisi ve dünya uzerinde kendisine verilmiş olan canlı cansız nimetler hakkında kafa yormakta yada kalmaya calismaktamidir ? Kendisini diğer canlılardan ayıran yegane özelliği olan bilincini ve sorgulama yeteneğini bu noktada kullanmaktamidir ? Cevremize baktigimizda bu soruya verilecek yanıtın maalesef hayır oldugunu söyleyebiliriz. Bu sitede asli olarak bunu yapmaya calisiyoruz. İnsanların sahip oldukları yegane hazineleri bitmeden onların gözüne sokmak ve bu sekilde bunun farkına varmalarını saglamaya calismaktayiz. Çünkü bu hazine öyle bir hazineki su anda elinizde iken bir kaç saate elinizden cikmayacagina dair hiçbir garanti mevcut degildir.
Bu yazıda gün içerisinde keyif alarak yaptigimiz yeme icme işleminin vücudumuz içerisinde daha ağızdan başlayarak mide kısmına kadar anlatacağız. Yüce Allahin müthiş yaratisini gördükçe ona hamd edin ve ona size verdikleri icin çokça şükredin.
“Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?” Muminun 115
Agziniza bir lokma yiyecek goturdugunuzu varsayan bu islemin hemen başında devreye tükürük salgısı girer ve besinleri ıslatarak dişler tarafından öğütülmelerini ve yemek borusundan aşağı kaymalarını kolaylaştırır. Ayrıca ağızda nişastayı sekere de çevirebilmektedir. Simdi bir an icin durun ve ağızda tükürüğün salgilanmadigini varsayin. Böyle bir durumda ne yediklerimizi yutabilir, ne de ağız kuruluğundan dolayı doğru dürüst konuşabilirdik. Katı hiçbir besin alamaz, sadece sıvı ve sıvıya yakın maddelerle beslenebilirdik. Sivi besinlerin ne kadar az oldugunu da bir hatırlayın, muhtemelen herseyi torna yapıp yemek zorunda kalırdık.
Cigneme islemi devam ederken yutak borunuz yani ayni zamanda nefes borunuz çiğnediğiniz yiyecekler icin açık vaziyette beklemektedir. Doğru teslimat icin altyapı hazır degilse besinlerin zenginliğinin de bir onemi olmayacaktır. Yutak borusundan besinler geçtikten sonra mideye ulaşmaktadırlar.
Midemizde asidik sindirme sistemi de bir baska mucizedir. Besinlerin midedeki sindirimi, bu organın içindeki hidroklorik asit tarafından gerçekleştirilir. Ancak bu asit o denli güçlüdür ki, yalnız besinleri değil, mide duvarını bile eritebilecek güçtedir. Fakat bunun çözümü yaratılmıştır elbette: Sindirim sırasında salgılanan mukus adlı bir madde midenin tüm duvarlarını kaplar ve asidin parçalayıcı etkisine karşı mükemmel bir koruma sağlar. Böylece midenin kendi kendini yok etmesi engellenmiş olur. Mukusun bileşimindeki bir hata onun koruyucu özelliğini bozabilir. Oysa, gerek midenin sindirim için kullandığı asitte, gerekse o salgıdan mideyi korumak için ortaya çıkan mukusta kusursuz bir uyum vardır. Müsaadenizi isteyerek bu noktada bir dakikalık düşünme islemi rica ediyorum sizden. Mukus salgısı salgilanmasaydi ne olurdu hiç dusundunuz mu ? Çok yemek yediğiniz bir aksam buluşmasından sonra mukus salgisinin salinmadigini varsayin , gercek bir kabusa donerdi aksaminiz ve bu ayrıca ölümcül olabilir. Çünkü mukus olmaksızın mide duvarının korunması mümkün degildir. Kistik fibroz hastaliginda mukusun sadece biraz daha kalın olusmasiyla ortaya çıkan bir rahatsizliktir. Akcigerlerinizde yada pankreasınızda tıkanmalara neden olabilir ve buda hayatinizi tehlikeye atabilir. Iste belkide hayatiniz boyunca hiç düşünmediğiniz bir sivinin sizlerin saglıgı uzerine radikal etkileri. Simdi Yüce Allahi anacakmisiniz ?! Devam edelim daha çok neden verelim.
Mide boşken, proteinleri yani et gibi hayvansal gıdaları parçalamakla sorumlu salgı midede bulunmaz. Daha doğrusu mide boşken bu salgı tamamen farklı, parçalayıcı özelliği olmayan bir madde olarak midede mevcuttur. Protein içeren bir besin mideye geldiğinde, mideye salgılanan HCL, bu etkisiz maddeyi çok güçlü bir protein parçalayıcısı haline getirir. Böylece mide boş kaldığında bu güçlü protein parçalayıcı, proteinlerden yapılmış olan mideye zarar vermez. Bakin burada devasa bir mühendislik bulunmaktadır, bu öyle bir muhendisliktir ki Muhendis kurduğu otomatik sistem ile bir daha hiç müdahale etmeden sisteminin milyonlarca yildir basarisini izlemektedir. Bu öyle bir muhendisliktir ki herseyi otomaikge baglamis sistemin her noktasının kendi kendisi tarafından kontrol edilmesini sağlamaktadır.
Simdi aptal seküler iddialara yani tesadüfi evrim görüşlerine bir göz gezdirelim. Evrim bu vb benzeri tüm yapıların tesadüfi mutasyonlar ile milyonlarca yılda oluştuğunu iddia etmektedir. Mide sindirim salgınız olmadan bir aksam yiyeceğini zaten binlerce yılda sindirirsiniz 🙂 , söz konusu sistem evrim hiçbir şekilde açıklayamaz. Çünkü evrim, küçük yapısal değişikliklerin, basamak basamak üst üste eklenmesiyle, ilkel canlılardan bugünkü karmaşık organizmaların oluştuğunu savunur. Oysa açıkça görüldüğü gibi, midedeki sistemin basamak basamak oluşmasına imkan yoktur. Tek bir faktörün bulunmaması canlının sonunu getirir. Evrimin tutarsızlığını daha iyi anlamak için bir örnek yeterli olur. Midesinde ürettiği asitle, kendi midesini eriten bir canlı düşünün; acılar içinde önce midesi parçalanır, daha sonra diğer iç organları bu asit tarafından tahrip edilir. Kendi kendini, canlı canlı yiyerek ölür.
Midedeki sıvının, besin geldiğinde parçalayıcı özellik kazanması, bir dizi kimyasal işlem sonucunda gerçekleşir. Sözde evrim süreci içinde, midesinde böylesine planlı kimyasal dönüşüm yapılamayan bir canlı düşünün. Midesindeki sıvı bir türlü parçalayıcı özellik kazanmayan canlı, yediklerini sindiremeyecek, karnında sindirilmemiş bir yiyecek kütlesi olduğu halde, besinsizlikten ölecekti. Bakin bunu bir daha dusunun sindirim icin öyle bir enzime sahipsiniz ki bu metal kasini bile eritebilecek güçte ancak bu sıvı herseyi eritirken sizin miden zarar vermiyor. Bir kere Boyle bir siviyi ancak tüm maddelerin içerigini bilen, bunların getirisini götürüsünü hesap edebilen bunun nerede ne zaman cikmasi gerektiğini bilen nerede durması gerektiğini de bilebilecek bir Muhendis oraya bu sekilde kodlayabilir. İşte bu noktada apaçık görünen tasarım kesinlikle inkar edilemez durumdadır.
Konuya bir başka açıdan bakalım. Mide asidini üreten mide hücreleridir. Bu hücreler de, vücudun herhangi bir yerindeki diğer hücreler de (örneğin göz hücreleri) aynı hücrenin anne karnında bölünmesiyle oluşmuş kardeş hücrelerdir. Dahası her ikisi de aynı genetik bilgiye sahiptirler. Yani her iki hücrenin bilgi bankasında hem gözün ihtiyacı olan proteinlerin, hem de midede kullanılan asitin genetik bilgisi bulunur. Fakat nereden geldiği bilinmeyen bir emre uyan göz hücresi, milyonlarca bilgi içinde yalnızca göze ait bilgileri, mide hücresi de mideye ait bilgileri kullanır. Peki, göze ait proteinleri niçin ürettiğini bile bilmedimiz göz hücreleri, bir gün mide asidini üretmeye başlasalar-ki mide asidinin nasıl üretileceğine ait bilgilere gerçekten sahiptirler- sonuç ne olur? İnsan kendi gözünü olduğu yerde eritir ve sindirir.

Kendi içimizdeki mükemmel dengeyi incelemeye devam edelim:
Sindirim işleminin devamı da aynı derecede planlıdır. Besinlerin sindirim sistemi tarafından parçalanmış, işe yarayan kısımları, ince bağırsak çeperleri tarafından emilerek kana karışır. İnce bağırsağın iç yüzeyi enine kıvrımlarla kaplı olup buruşuk bir kumaşı andırır. Her kıvrımın üzerinde ‘villus’ adı verilen daha küçük kıvrımlar vardır. Bu kıvrımlar sayesinde emme işlemini yapan bağırsak yüzeyleri muazzam bir şekilde artar. Villusların üzerindeki hücrelerin üst kısımlarında da ‘mikrovillus’ denilen mikroskobik uzantılar bulunur. Bu uzantılar birer pompa gibi çalışarak besinleri emerler. Dahası bu pompaların içleri, farklı besinler için farklı iletim yollarıyla döşenmiş kusursuz bir iletim sistemiyle dolaşım sistemine bağlanmışlardır. Böylece bu pompaların emdikleri besinler, dolaşım sistemiyle vücudun her yanına ulaştırılırlar.
Her bir villus yaklaşık olarak 3000 mikrovillusa sahiptir. İnce bağırsağın iç çeperinde bir milimetre karelik alan, 200 milyon kadar mikrovillusla kaplıdır. Bir milimetre karede 200 milyon pompa her an insanın hayatını sürdürmesi için yorulmadan, bozulmadan çalışmaktadır. Bu kadar çok pompa, çok büyük ve geniş bir yüzey buruşturularak, çok küçük bir yere sıkıştırılmıştır. Bu sistem, aldığımız besinlerden vücudumuzun maksimum derecede yararlanmasını, sonuç olarak da hayatımızın devamını sağlar.
Bu sadece sindirim sistemi ile ilgili genel bilgiler içeren çok kısa bir özetti. Bu kısa özette dahi ben yazarken onlarca kez Rabbim sen müthişsin, bize idrak kapasitesi ver diye hem hamd ettim hem dua ettim. Mutlaka okumadan sonra sizde bunlar hakkında biraz dusunun.
Evrim Yaratilis Evrim- Yaratilis- Dinler
Hayırlı günler,siteyi Halis Hocanın gönderisindeki bir yorumdan ulaştım.Tüm yazılarınızı bir solukta okudum.Ülkemizde İslam ışığında bilim üretmek yok denecek kadar az olduğu için her geçen gün deist ve ateist gençler çoğalıyor.Bu tarz yazılar,araştırmalar, gençler için yollarını aydınlatıcı bir ışık olacaktır inşallah.Taklidi imanı,tahkiki imana dönüştüremessek imanımız tehlikeye girer.Risale okuyarak bu eksik giderilebiliniyor.Ancak gençler sabırsız,hemen anlamak istiyorlar.Bu tarz çalışmalar kelimenin tam anlamıyla Tebliğdir,Rabbimiz anlatmaktır.Allah razı olsun.Devamını bekliyorum.☺️
Merhaba İyi günler Sule Hanim
Allah Razi olsun güzel yorumunuzdan oturu. Sitenin tam olarak maksadıda Yüce Allahi anlatabilmek ve materyalizm ve naturalizmin gözlerini kapattigi genclere hakikatin göz kapatmakla haklanamayacagini anlatabilmekti. Takdir edilmesi beni sevindiriyor.
Insaallah devami gelecek,
Yazıları beğendiyseniz lütfen paylasiniz