Insan gundelik hayati suresince o kadar Bos islerle o kadar umarsızca ilglenirki gözünün önünde her an her saniye cereyan eden mucizeleri görmez, ilgi duymaz. Ancak kendisini bu dunyaya gönderen Yücel Allah onu akil ve bilinçle donatmış ve bu aklin karsiliginda kendi zatinin hakki verilerek takdir edilmesini istemiş ve hayati onun istediği gibi onun icin yasamamızı arzulamistir.
Su anda bu satırları okuyan sizlerde dahil her kisi öncelikle samimi olarak dünyadan bir iki dakikaligina siyrilmali ve kendisine su soruları sormalıdır ;
– Nereden geldim ?
– Nereye Gidiyorum ?
– Varligimin bir amacı varmi ?
– Yaratici Kudret benden ne istiyor ?
Tüm bu sorulara hayati boyunca samimi olarak yanıt vermemiş o kadar çok kisi varki ! Bosa geçirilmiş genclikler, heba edilmiş yıllar ve imkanlar. Halbuki insan elinde bir elma dahi bulsa bunun nereden geldigini sorgular ve hakkini teslim eder ancak konu kendisi oldugunda bunu iskalamistir.
Bu yazıda Yüce Allahin vücudumuzda temel yasam gereksinimlerini karsilayabilmemiz icin yarattigi Kalp ve Akciğeri yüzeysel olarak inceleyeceğiz. Çünkü detaylı olarak bu organları incelememiz icin yuzbinlerce sayfa yazı yazmamız gerekmektedir.
Hayat Yücel Allah icindir o halde hakkini verin…
“Ben, Hakka ve tevhide yönelerek, yüzümü, yönümü, gökleri ve yeri yoktan var edene döndüm. Ben, ilâhlığında otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan, gizli şirki yaşayan, başka otoriteler de kabul eden müşriklerden değilim” dedi. Enam 79
( Ayetteki ortak kosma kavramı günümüzde insanlarınca yanlış anlasilmaktadir. Hiçbir akli başında insan zaten herhangi bir varligi güç yada fizik olarak Yücel Allaha es koşmaz ancak Yücel Allahin ortak es kavramından kasti insanin asli sevgi, endişe korku ve gundelik ve genel hayattaki emirlerde Yücel Allahin emirleri yada istekleri ile catistiginda farklı insanların yada yapıların otorite kabul edilmeleridir. Ayrıca bir baska es kosma durumuda kisilerin Yücel Allaha yönlendirmeleri gereken icinde uhrevi duygu ve düşünceleri bulunan yönelmelerinin kendilerinin yada takipçilerinin vasitasiyla kendisini mübarek goren yada o sekilde addedilen kisilere yönlendirilmesidir. İki sirk çeşidi de insanlik tarihi boyunca en aktif gerçekleştirilmiş sirk çeşitleridir. )
Simdi Rabbinizin Hangi Nimetlerini Yalanlayabilirsiniz (4)
KALP
Topu topu 350 g ağırlığındaki insan kalbi, 24 saatte yaklaşık 8000 L kanı atardamarlara pompalar. Anne karnında 40. günden başlayan kalp atımı 70 yılda yaklaşık 2,5 milyar kere tekrarlanır.
Kalp, ortadaki bölme ile tam olarak birbirinden ayrılan kirli kanla dolu sağ ve temiz kanla dolu sol bölümden yapılmıştır. Sağ ve sol bölüm kendi içinde kulakçık ve karıncık denilen ve açılır kapanır kapakçıklarla birbirinden ayrılan 2 oda şeklinde tanzim edilmiştir. Sağ kulakçık kirli kan ve sol kulakçık temiz kanın toplandığı havuzlardır. Kulakçıklarda toplanan kan kapakçık açıldığında karıncıkları doldurur. Karıncıklar kasıldığında kanın kulakçığa geri kaçmasını önlemek üzere kapakçıklar kapanır ve kan atardamara hücum eder.
Sol kalpten çıkan temiz kan, bir yandan kılcal damarlarda oksijen ve besinleri hücrelere bırakırken diğer yandan hücrelerde biriken karbondioksiti alıp toplardamarlar içinde kalbin sağ yarısına döner. Kalbin sağ yarısında toplanan kirli kan akciğere gitmek üzere akciğer atardamarlarına pompalanır.
AKCİĞER
Üçyüz milyon hava keseciğine sahip akciğer, dakikada en az 15 kez durmaksızın bir şişip bir sönen körük gibi çalışarak günde 8500 L hava ile dolar ve boşalır.
Diğer tüm organların tersine akciğerde oksijen, kılcal damar dışından kana, karbondioksit ise kandan damar dışına geçerek kirli kan temiz kana dönüştürülür. Akciğer toplardamarları içinde kalbin sol yarısına dönen temiz kan buradan ana atardamara pompalanır.
DAMARLAR
Uç uca eklendiğinde dünya çevresini 2,5 kat dolaşacak kadar uzun olan damarlar işlevine uygun yapılmıştır. Atardamarlar yüksek kan basıncına maruzdur ve bu nedenle duvarları kalın ve sağlam yapılmıştır.
Kan basıncının atardamarların onda biri kadar olduğu toplardamarlar kan akımını kolaylaştırmak için geniş ve ince duvarlı yapılmış ve kan akımının geri kaçmasını engellemek için içlerine kapakçıklar konulmuştur.
Damarlar içinde en işlevsel olanı şüphesiz oksijen, karbondioksit ve besin alışverişlerinin gerçekleştiği kılcal damarlardır. Oksijenle yüklü alyuvarlar saç kılından çok daha ince kılcal damarlar içinden tek sıra halinde ancak geçebilirler ve bu nedenle kan akımını durağana yakın derecede yavaşlatırlar. Öyle ki ana atardamarda 30 cm/sn olan kan akım hızı, kılcal damarlarda yaklaşık bin kez yavaşlayarak 0,026 cm/sn olarak gerçekleşir.
Kanın, uzun kılcal damar ağı boyunca bu derece yavaş akması oksijen, karbondioksit ve besin maddelerinin geçişine zaman kazandırmak için planlanmıştır.
KALP VE AKCİĞER NASIL ÇALIŞIR?
Kalpte sinüs düğümü denilen otomatik çalışan merkez, dakikada 70 kez ürettiği sinyalleri sinir uzantıları ile kalp kası liflerini uyararak kasılmalarını sağlar. Çok güçlü kaslardan yapılmış kalp kasları kasıldığında karıncıkların iç hacmi birdenbire azalarak iç basınç yükselir ve oluşan basınç farkı nedeniyle karıncıktaki kan, atardamarlara pompalanır.
Sinüs düğümünü kontrol eden kalp komuta merkezi omurilik soğanında bulunur ve oksijen ihtiyacının arttığı hallerde örneğin egzersiz sırasında sinüs düğümüne kalb hızını artıran sinyaller yollar. Kalp komuta merkezine daha yakından bakıldığında omurilik soğanında biri kalp hızını yavaşlatan diğeri kalp hızını artıran olmak üzere birbirine zıt çalışan 2 entegre alt merkezden kurulduğu görülür. Bu merkezler ile kalpteki sinüs düğümü arasında iletişimi sinir lifleri sağlar. Egzersiz sırasında kalp hızını artıran merkez daha çok sinyal göndererek kalp hızını artırır. Egzersiz bittiğinde kalp hızını yavaşlatan merkez aktif hale geçerek kalp hızını yavaşlatır.
Kalp kontrol merkezi, egzersizin başlama ve bitişini eklemlerde ve kaslarda yerleştirilmiş, harekete duyarlı sensörlerden doğan ve sinir lifleri içinde merkeze ulaşan sinyaller sayesinde haberdar olur.
Bu sensörlerden başka kan oksijenini algılayan büyük atardamar duvarlarına yerleştirilmiş sensörler vardır. Kan oksijeni egzersiz veya başka bir nedenle azaldığında bu sensörler aktifleşir ve özel sinir lifleri ile bağlı olduğu kalp komuta merkezine sinyaller göndererek kalbin hızlanmasını sağlar. Kalbin hızlanması kan dolaşımını hızlandırır ancak solunum hızlanmadığı takdirde hücrelerin artan oksijen ihtiyacı karşılanamaz. O nedenle kalp hızlandığında solunum da hızlanmalıdır.
Bu nasıl sağlanır? Kan oksijen seviyesi düştüğünde, biri omurilik soğanında diğeri ana atardamar duvarına yerleştirilmiş 2 sensörden çıkan sinyaller sinir lifleri vasıtasıyla beyin sapındaki solunum kontrol merkezine iletilir. Solunum kontrol merkezi, nefes aldırıcı ünite, nefes verdirici ünite, derin solutucu ünite ve soluk almayı durdurucu ünite olmak üzere entegre 4 alt üniteden oluşur. Solunum kontrol merkezinden doğan sinyaller sinir lifleri ile solunum kaslarına (göğüs kafesini kuşatan kuşatan kaslar ve diyafram kasına) iletilir. Sinyali alan solunum kasları kasıldığında göğüs kafesi genişler ve göğüs boşluğunda atmosfere göre daha düşük basınç oluşur. Basınç farkı nedeniyle dış ortamdan akciğerlere hava akar ve nefes alma gerçekleşir.
Egzersiz sırasında solunum kasları daha hızlı çalışır, soluk alıp verme hızlanır, akciğerlerde oksijenlenen kan miktarı artar ve kasların artan oksijen ihtiyacı böylece karşılanır.
SOLUNUMU KISMEN KONTROL EDEBİLİRİZ AMA KALP HIZINI KONTROL EDEMEYİZ
Kalp, insan istek ve iradesinden bağımsız olarak çalışır ve bu yaşamın devam edebilmesi için zorunludur. Buna karşın insan, solunum hızı ve derinliğini bir dereceye kadar değiştirebilir. Mesela istersek daha hızlı veya daha derin soluyabilir ya da nefes almayı veya nefes vermeyi duraklatabiliriz.
Bu faydalı ve gerekli bir yetkilendirmedir. Bu sayede, bebek annesini emebilir, hastalar öksürerek rahatlayabilir, bağırarak sesimizi uzaklara duyurabilir, pipetle meşrubat içebilir, dalgıçlar denizin derinliklerinde nefes almaksızın yüzebilir, hafızlar ezanı mükemmel okuyabilir ve ses sanatçıları sanatlarını en güzel şekilde icra edebilir.
YAPAY KALP VE AKCİĞER
İleri teknoloji ürünü harika makinalar olan yapay kalp cihazı ve ECMO cihazı (yapay kalp-akciğer makinası) insanlığın hizmetindedir.
Ne var ki aslının karmaşık işlevlerini tam olarak yerine getirmekten çok uzak yapay cihaz, organ nakli gerçekleşene kadar geçici bir süre kullanılabilmektedir. Yapay cihazların fen, mühendislik ve tıp ilimlerinin zirvesinde hünerli, mahir ve bilge bir ustanın eseri olduğu tartışılmaz kati bir hakikat ise, göğsümüzde durmaksızın çarpan kalp, körük gibi bir şişen bir sönen akciğer, hücrelere hayat taşıyan kılcal damarlar ve yaşam suyu kan ve insan vücudundaki taklit edilmez mükemmel herbir eser, mucizekâr bir yaratıcıyı gündüzün güneşi göstermesi gibi akıl gözüne gösterir ve
“Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.” (Kamer Suresi 49. Ayet) ve
“Hiç şüphesiz senin Rabbin, işte O, her şeyi mükemmel yaratan ve her şeyi hakkıyla bilendir.” (Hicr suresi, 86. Ayet) hakikatini ilan eder.
Yazının teknik bilgiler içeren bölümleri Zafer Dergisi yayınından alinmistir.