Neden Lise Biyolojisi Beni Sinir Ediyordu ve Şimdi Neden Çok Seviyorum

Aşağıdaki çeviri yazı adresinden ingilizceden türkçeye genel bir anlam özeti şeklinde çevrilmiştir. Florida merkez üniversitesinden Psikoloji alanında diplomalı Tom Gilson tarafından yazılmış yazı özetle yazarın hepimizin bildiği yaşamın kompleksliği konusunun geçmişte de bilinmesine rağmen sırf seküler evrim yorumu zarar görmesin diye nasıl hasır altı edildiğine dikkat çekmektedir. Sonrasında yazar bir bilim adamı olarak hücrenin ve hücreyi oluşturan organellerin içerisinde bizlere hizmet eden nanomoleküllerin nasılda birer yaratılış harikası olduklarını kısa ama etkileyici cümleler ile açıklamaktadır. Yazının içerisinde bir video linki var, o linkten ulaşabileceğiniz videoda bahsettiğimiz moleküler makinelere dair kısa bir animasyon video görebileceksiniz. 

 

Bu site yaşamın ne kadar kompleks bir yaratılışa sahip olduğunu ve Yüce Allahın kendi varlığını yarattıkları üzerinde nasıl da gösterdiğini açıklayabilmek için var. Moleküler makinalar işte tamda tüm varlıklarıyla bunu etkileyici bir şekilde yapmaktadırlar. 

 

Gaybın anahtarları O’nun katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitapta (yazılı)dır. Enam 59

 

Allahın rızasını kazanmak için sadece tek bir hayatımız var, sakın ıskalamayın… 

 

Neden Lise Biyolojisi Beni Sinir Ediyordu ve Şimdi Neden Çok Seviyorum

 

 

Lise yıllarımda biyolojiden hoşlanmazdım. Aslında öfkelendirirdi beni. Geriye dönüp bakınca bu ironik bir durum. The Stream’de (Bir yayın kuruluşu)  yazının yanı sıra, Akıllı Tasarım ( Yaratılış) teorisiyle ilgili Discovery Institute’in son 400-500 podcast’ının neredeyse tamamını düzenledim ve bunların birçoğunda biyoloji de bulunuyordu. Gereksiz söylemlere  luzum yok, o zamanlardan beri fikirlerim değişti.

Ama o zamanlar kötüydü. Lisedeki biyoloji öğretmenim Bay V., kesinlikle sorunun bir parçasıydı. Charles Darwin’in hayat hikayesini altı ders saati boyunca öğretti bize. Burada hemen sonuçlara varmayın. Tüm materyalini tamamlamak için altı saat sürdü demiyorum. Hiç de öyle değil. Aynı hikayeyi tam olarak aynı şekilde anlattı. Bir ders saati boyunca. Altı kez.

Belki de daha önce yaptığının farkında değildi (iki kez mi? üç kez mi? dört ya da beş kez mi?). Her ne sebepten olursa olsun, kesinlikle kötü bir öğretimdi. Ama Bay V. biyolojiyle ilgili en büyük sorunum değildi ve öfkelendiren de o değildi.

Öfkelendiren mi? Evet.

Şimdi bazılarınız yine sonuçlara hızlıca atlayacak. Ben muhafazakar bir Hristiyan’ım, bu yüzden sorun evrimdi, değil mi?

Yanlış. Çok yanlış.

 

Nasıl Farkı Anlıyor? Eski bir şaka bu sorunu güzel bir şekilde anlatır.

Dahiyane birini işe almak isteyen bir şirket var, ve işe alım müdürü üç adayı seçti. Hepsi birlikte odada oturuyorlar ve müdür onlara “Dünyadaki en harika teknoloji nedir?” diye soruyor.

İlk kişi diyor ki “Şüphesiz internet, bütün bilgi ve iletişime bakın!” İşe alım müdürü takdirle başını sallar.

İkinci kişi diyor ki “Hayır, tıp. Bu günlerde kaç can kurtardığımızı bile hayal edebiliyor musunuz?” Başka bir takdirle başını sallar.

Üçüncü adam diyor ki “Hayır, yanılıyorsunuz. En harika teknoloji termos şişesi!” Bu sefer başı sallanmaz.

Herkes döner ve bakar. Sonunda, birisi soruyu sorar. “Termos şişesi mi???”

“Evet, termos şişesi! Bakın: Sıcak şeyleri sıcak, soğuk şeyleri soğuk tutuyor. Nasıl farkı anlıyor?”

Soru Üstünden Geçmek Bana hücre hakkında öğrettikleriyle benzer bir problemim vardı. Hücre duvarı vardı (bitkiler) ya da hücre zarı (diğer her şey). Bu zar ya da duvar, hücrenin ihtiyacı olan oksijeni, hidrojeni, azotu, kalsiyumu, fosforu, sodyumu ve diğer her şeyi içeri alıyordu. Diğer kimyasalları, çöp günü gibi dışarı çıkarıyordu. Nasıl farkı anlıyor?

Bu sefer, termos şişesi gibi bir şey değil, gerçekten inanılmaz bir şey oluyordu. Ve ders kitabımız bu sorunu hiçbir sorun yokmuş gibi örtbas etmişti. İşte bu beni rahatsız etti.

 

İlginç bir şekilde, burada Charles Darwin’le bir bağlantı var – aslında Darwin bu sorunu yaşamadı. İlginç olan zamanındaki herkes gibi o da hücrenin ne kadar kompleks bir yaratılışı olmadığını  bilmiyordu o zaman ki cahil anlayışa göre canlı hücre özelliksiz bir küçük baloncuk idi. Hücre duvarı veya hücre zarına sahipti ve içinde sıkıcı bir globulin bulunuyordu. Bu globulinin adı vardı veya yakında olacaktı. Darwin Türlerin Kökenini  yayınlarken, diğer bilim adamları “Tüm canlı hücreler canlı bir madde olan protoplazmadan yapılmıştır” gibi şeyler yayınlıyorlardı.

Onun bir madde olarak adlandırıldığına dikkat edin, yani sadece bir şey olarak. Bunun anlamı neydi? İşte size başka bir tuhaf hikaye.

Çok yıllar önce, Lex Luthor’un Superman’e olan düşmanlığını açıklayan bir çizgi roman okudum. (Lex Luthor mitleri çoktu.) Luthor sadece laboratuvarında protoplazma icat etmişti. Hayatı üretti! Gerçek şey! Ama sonra laboratuvar alev aldı. Ve Süper Çocuk (o zamanlar her ikisi de gençlerdi) geldi ve süper nefesiyle yangını söndürdü. Süreçte kimyasallar karıştı ve Luthor’un büyük icadı, protoplazmanın kendisi, hayatı mahvoldu. Bunun sorumlusu olarak Süper Çocuk’u suçladı ve gerisi çizgi roman ve film tarihidir.

Hayır, hayal kırıklığına uğrayan biyoloji sınıfı yıllarımı unutmak için çizgi romanlara dönmedim. Yazarlar bilimin gerisindeydiler. Yine de, bilim insanlarının birkaç on yıl boyunca ne düşündüğünü anlamaya yardımcı oluyor. Onların hayaline göre Hayatın sırrı, hayatı hayattan farklı kılan şey, bir maddedir, bir çılgın bilim adamının baloncukta pişirebileceği bir şeydir.

Ama yanılıyorlardı.

Farkı Nasıl Bildiğini Keşfetmek

 

Öncül mikroskoplar ile bunları görebilmek olabilecek en iyi şeydi,/Yazar burada ilk üretilen miktoskoplar ile hücrenin elektron mikroskopu altındaki görüntünün ilk keşfinden bahsetmektedir. Bu ilk keşif ile ilk görüşte oldukça basit görülen hücrenin varlığı basit zannedilmişti.) bu gerçekten çok basit gerçekleşmişti. (Bunun söyleyişim bile çok basitti.) Bu görünür basitlik, Darwin’in evrimin tüm yaşamın büyük çeşitliliğini kolayca üretebileceğini düşünmesinin bir nedeniydi. Darwin, bildiğimiz şeyleri bilmiyordu.

Neyse ki, liseye gittiğimde (doğru hatırlıyorsam – biraz zaman geçti) hala protoplazma hakkında konuşuyorlardı. Ancak o zamana kadar, çekirdek, mitokondri, organel ve diğer hücre organelleride artık gündem olmaya başlamıştı.

Hücre zarının doğru kimyasalları içeri çekip yanlış olanları dışarı atması biliniyordu. Ancak zarın bu farkı nasıl bildiği konusu, benim ders kitabımın görmezden geldiği bir sorundu.

Buna inanmadım. Bir şeyler sakladıklarını düşündüm. O zamanlar bilim adamlarının ne kadar az fikirleri olduğunu düşünürsek, belki de onları çok zorlamıştım. Yine de, bu problemi görmezden gelmeleri beni rahatsız etti ve hala hatırlıyorum.

Daha iyi bir öğretmenim olsaydı belki de ilgimi çeker ve çalışmaya teşvik ederdi. Bazıları bu konuda çalıştı ve ben mutluyum. Ayrıca, bu çalışmaları halka açıklamama yardımcı olduğum için de mutluyum. Çünkü bilim adamları artık bir fikre sahip ve bu benim hayalimden çok daha şaşırtıcı.

 

Etkileyici Makine

 

Birisi kilisede bana yakın zamanda, “Sadece ne kadar karmaşık bir basit hücre? Bir bilgisayar kadar mı karmaşık?” diye sordu. Ona son zamanlarda öğrendiğim cevabı verdim. Bir bakteri gibi basit bir hücreye bakarsanız, bilgisayar seviyesinde karmaşıklıkla karşılaşmazsınız. Hücreler daha çok büyük şehirlerle, bilgisayarlar dahil, aynı seviyededir.

Sadece bu youtube videosundaki gibi videolarımızın olması durumunda okul ne kadar farklı olurdu, hayal edebiliyorum. Vücudunuzun içerisinde size durmaksızın hizmet eden  moleküler makineleri hakkında  hiç duydunuz mu? Bu kafanızı uçuracak.

 

Derek Muller, (yukarıdaki youtube videosunun sunucusu) sunucu, sonunda ilginç bir soru soruyor:

”İnsanlar bir gün vücudumuza yerleştirmek ve hastalıkları iyileştirmemize yardımcı olacak bu tür nanomakineleri tasarlayabilecekler mi? Belki? Hayır demeyeceğim, ama ben şüpheliyim. Kesin olan şey ise, yıllarca yoğun bir çalışma, olağanüstü teknoloji, büyük bir görüş ve yaratıcılık gerektireceğidir. Muller şüphesiz bu konuda hemfikirdir.”

 

Komplekslikten Etkilenmek

 

Ancak, sorunu yeterince ciddiye aldığını sanmıyorum. Vücudunuzda yaklaşık 30 trilyon hücre bulunuyor. Bu, her birinin içindeki binlerce nanomakinenin çalıştırdığı 30 trilyon büyüklüğünde bir şehrin karmaşası demektir.

Bu sadece bir parçası. Bütün bu karmaşıklık, size hayatta kalmak, hareket etmek, düşünmek, iletişim kurmak, çalışmak, sevmek ve yaptığınız her şeyi yapmak için dokular, organlar ve sistemler olarak bir araya gelerek trilyonlarca “şehrin” bir arada çalışmasıyla üssel olarak çoğaltılır. Bu her şeyin ilk başta nasıl gerçekleştiğine dair bir soru ortaya çıkarır. Tüm bu nanomakinalar nasıl gelişti? Bu kadar etkili bir şekilde bir araya nasıl geldiler? Doğal evrim bunu açıklayabilir mi? Ciddi mi? ( Eğer birisi size evet derse bu noktada kahkaha atabilirsiniz)

Bir zamanlar – belki lisedeyken – evrimciler şöyle cevap vermiş olabilirler: “Sadece bekle. Daha fazlasını öğreneceğiz ve senin için çözeceğiz.” Yanılıyorlardı. Bilim, sorunun şimdiye kadar düşündüklerinden çok daha zor olduğuna gidiyor.

Bu, “Boşluğun Tanrısı” veya biraz daha sabırla, bilimden cevaplar bekleyebileceğimiz saçma bir “Tanrı yaptı” acelesi değil. Hayır, bu, “Bilim, evrim teorisi için her geçen gün daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalıyor” anlamına geliyor.

 

Fotografta iki Dynein proteinin ki bunlar yuruyen proteinlerdir. Kimse onlara eğitim vermemiştir, üniversiteye gitmemişlerdir. Onların üretildikleri hücrelerde de bir öncül eğitim olmamaktadır ancak Dynein proteinleri hücre içerisinde her zaman olması gerektiği şekilde nakliye işlerini vb. işleri hücrede üretildiği ilk andan itibaren yapabilmektedir. Hiçbir bilince sahip olmayan bu elektron mikroskobu ile dahi zor görülen varlıklar bunları nasıl yapmaktadır ?
Bunların arkasındaki yüce yaratıcıyı görememek nasıl bir bedbahtlıktır ? Allah size gözlerinizin önünden varlığına dair en etkileyici kanıtlarını sunmaktadır, taki Allahı bilmedik demeyesiniz.
Allah O’dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve güneş ile aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız. Rad 2

Daha İyi Bir Paradigma

 

Bu arada, Akıllı Tasarım paradigmamız keşfedilen gerçeklerle daha da uyum içerisinde olmaya devam etmektedir.. Düzenleme yaptığım ses kayıtlarından  birinde, Dr. Howard Glicksman hikayenin bir kısmını anlatıyor. Keşke lisede bana kimse şunu öğretebilseydi: hücre zarının “farkı nasıl anladığını”. Bu şaşırtıcı. Ve açıkladığı gibi, yönlendirilmemiş evrimin bunu başarma konusunda kredisi olması oldukça zordur. (Videoyu tercih ederseniz, “Tasarım Çıkarımı”, “Biyolojik Tasarım Kuramı” serisi veya “Hayatın Gizemini Açmak” seçenekleri var.)

Bu yüzden şimdi biyolojiyi daha çok seviyorum. Birisi soruları ciddiye alıyor. Her zaman öyleydiler, ancak şimdi daha ayrıntılı cevaplarımız var, bunlar inanılmaz derecede ilginç cevaplar ve bu cevaplara erişmek daha kolay. Ancak merak ediyorum: Çocuklarınızın lisesinde ne öğretiyorlar?

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vucutlarimiz Nasil Calisir ? Tesadüf Degil 6

Serimize devam ediyoruz. Önceki yazılarda görebileceğiniz uzere yazarımız Prof. Howards Glicksman kademe kademe hücresel islem …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir