Hayatın Kökeni; Kopyalamanın Kökeni ve Bilginin Kökeni ve İşlenmesi Problemi

Bu kısa çeviri yazı Profesör Casey Luskinden geliyor. Yazının aslında şuradan ulaşabilirsiniz. Yazı özetle hayatın kökeni ile alakalı yer yer yapılan seküler zevzekliklere karşı açık ama bilinen meydan okumayı içeriyor.

 

” Gerçek hayatta prenses kurbağayı öptüğünde sadece ağzı kirlenir. Masalı ve ön kabulleri bırakıp bilim yapmaya geldiğinizde bilgi ve hayat tesadüfen oluşamaz.”

 

Dünya hayatı kâfirlere süslü ve sevimli gösterildi. Bu sebeple iman edenlerle alay edip dururlar. Halbuki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kıyâmet günü onlardan üstün olacaklardır. Allah dilediği kimseyi hesapsız rızıklandırır. Bakara 212

 

Hayatın Kökeni; Kopyalamanın Kökeni ve Bilginin Kökeni ve İşlenmesi Problemi

 

UC San Diego’da lisans öğrencisiyken, Stanley Miller’ın ( Stanley Miller ilk modern hayatın kökeni çalışmaları ile ismini duyurmuştur- ABD li bir bilimadamıdır ) verdiği bir seminere katıldım. Miller, erken dünya koşullarında amino asitleri üreten ( amino asit benzeri üretilen kimyasallar canlı şeyler değildi. Bu tarz yanlış anlamalara karşı şunu da eklemek gerekir; Bugüne kadar canlı herhangi bir şey laboratuarda üretilmemiştir.) ve hayatın kökeni araştırmasını haritaya çıkaran ünlü bir kimyagerdi. Miller’ın seminerde söylediği şeyi asla unutmayacağım: “Bileşik yapmakla yaşam yapmak farklı şeylerdir.” Haklıydı. Tüm molekülleri yapabilirsiniz, ancak çoğaltma sistemine sahip değillerse, sadece cansız kimyasallardır. Hayatın kökeni teorisyenlerine göre, çoğaltılamama durumundan çoğaltılabilen hale geçmek, hayatın kendisinin başlangıcını oluşturur. Ancak bu büyük uçurumu nasıl aşmak kolay mı? Bu, en son Long Story Short ( çeviri için faydalandığım websitenin bazı evrimsel konularla alakalı yaptıkları video serilerine verdikleri ortak isimdir)  videosunun araştırdığı soru.

Video, alanda en belirgin model olan “RNA Dünyası” modelini incelemektedir. Bu fikrin eleştirilerini bulmak zor değil. Video, Nobel Ödülü sahibi Jack Szostak’ın “Enzimsiz RNA Çoğaltımının Sekiz Yolu” başlıklı fantastik bir makalesine odaklanıyor. Szostak, RNA Dünyası modeline yönelik sekiz güçlü eleştiri sunuyor. Tam hikayeyi öğrenmek için videoyu izleyin! ( video asli linkte bulunabilir)

 

Daha da Temel Bir Eleştiri: Bilgi Sırası Problemi

Videonun savunmasına ek olarak, daha da temel bir eleştiri getirmek mümkün: İlk başta bir hipotetik öz-çoğalan molekülü belirlemek için gerekli olan bilgiyi nasıl elde edersiniz? Buna bazen bilgi sırası problemi denir. Benim ve diğer yazarların Discovering Intelligent Design- Akıllı Tasarımı Keşfetmek adlı kitapta açıkladığı gibi:

DNA ve proteinlere dayalı yaşamın kökenine yönelik bir mekanizma olmadığında, materyalistler RNA adlı başka bir molekülün, DNA temelli yaşamın öncüsü olarak oluşabileceği bir teori geliştirdiler.

Canlı hücrelerde, RNA bilgi taşıma molekülü olarak hizmet eder. Taşıma işlemi, genomdaki bilgiyi hücrenin fiziksel parçalarına – proteinlere – dönüştürmek için yapılan karmaşık bir süreç olan transkripsiyon ve çevirme işlemlerini içerir.

Çevirme sırasında, başka bir molekül olan transfer RNA (tRNA), protein zincirinin montajı için gerekli amino asitleri ribozoma taşır.

RNA hem bilgi taşıyabilen hem de birkaç hücresel işlevi yerine getirebilen bir molekül olduğundan, materyalistler, belki de tavuk-yumurta problemini çözdüğünü varsaydılar. Bu hipoteze “RNA dünyası” denir.

RNA dünyası hipotezini savunanlar, öz-çoğalan bir RNA molekülünün saf bir tesadüfle ortaya çıkmasıyla RNA dünyasının başladığını iddia ederler. Spekülasyonlar bol olsa da, bu günümüzde yaşamın kökeni hakkındaki en popüler teoridir. Son bir Scientific American makalesinin girişinde, editörler cesurca şunları belirttiler:

“Çalışmalar, RNA’ya benzeyen moleküller içeren ilkel hücrelerin kendiliğinden oluşabileceği, çoğalabileceği ve evrimleşebileceği hipotezini destekledi ve bu hipotez bütün yaşamın kaynağına yol açmıştır.”

Kulağa kolay geliyor, değil mi? Ancak RNA dünyası hipoteziyle ilgili büyük sorunlar var ve bu sorunların herhangi biri teoriyi ortadan kaldırabilir.

  1. RNA zekice tasarım olmadan oluşamaz.

RNA’nın laboratuvarda zeki bir kimyagerin süreci yönlendirmesi olmadan bir araya gelmesi gösterilmemiştir. New York Üniversitesi’nden emekli profesör Robert Shapiro, RNA’yı laboratuvarda yapmaya çalışanların çabalarını eleştirdi:

“Aslında hata  araştırmacıların modern bir laboratuvarda yaptığı bu deneysel kontrolün erken Dünya’da mevcut olabileceği varsayımında yatıyor.”

 

  1. RNA proteinlerin rollerini yerine getiremez.

Bazı iddialara rağmen, RNA molekülleri hücrede işçi moleküller olarak hizmet etmelerine izin veren birçok özelliği sergilemez. RNA’nın birkaç rolü yerine getirebildiği gösterilmiş olsa da, tüm gerekli hücresel işlevleri yerine getirebileceğine dair hiçbir kanıt yoktur.

  1. RNA dünyası bilgi kökenini açıklayamaz.

RNA dünyası hipotezinin en temel sorunu, ilk kendini eşleyen RNA molekülündeki bilginin kökenini açıklayamamasıdır – uzmanlar bu molekülün 200 ila 300 nükleotid arasında olması gerektiğini söylerler.

RNA’daki nükleotit bazları nasıl uygun şekilde sıralandı ve hayatı üretmek için kullanıldı?

Bunun için bilinen kimyasal veya fiziksel yasalar yoktur. İlk kendini eşleyen RNA molekülündeki nükleotidlerin sıralanmasını açıklamak için materyalistlerin şans dışında başka bir açıklaması yoktur. Kendini eşleyen RNA için gereken benzersiz RNA dizisi karmaşık ve belirtilmiş bilgiyi (CSI) temsil eder. Sadece şansa dayanan yönlendirmesiz doğal süreçler tarafından üretilebilecek 250 nükleotitli bir RNA molekülünün şansı şöyledir:

Bu dizi, yönlendirmesiz doğal süreçler tarafından üretilebilecek CSI’ın çok fazla olması ve olasılığın çok düşük olması nedeniyle üretilmesi imkansızdır. Robert Shapiro sorunu şu şekilde açıklıyor:

“RNA gibi büyük bir kendini kopyalayan molekülün aniden ortaya çıkması son derece olanaksızdır… [Olasılık] öylesine küçüktür ki, görünür evrende bir kez bile gerçekleşmesi olağanüstü şans olarak sayılacaktır.”

Materyalizmin hayatın kökeniyle ilgili herhangi bir hipotezi için bu, materyalizmin bilgi dizisi sorunu olarak adlandırılan önemli bir engeldir.

 

Gereken: Akıllı Tasarım

Hayatın kökeniyle ilgili herhangi bir modelin başarılı olabilmesi için büyük miktarda bilgi girişi gerektiğinden, bu akıllı tasarımı gerektirir:

RNA dünyası hipotezi veya başka bir teori olsun, herhangi bir hayatın kökeni modeli akıllı tasarım olmadan bilginin kökeniyle ilgili sorunlarla karşılaşacaktır. Materyalistlere göre, bilgi ilk yaşamda tamamen şansa dayalı olarak ortaya çıktı. Ancak şans eseri böyle düzenli bilgi üretmenin olasılığı imkansız derecede düşüktür.

Peki, bilgi nasıl ortaya çıkar? İki önceki bölüm, hayatın:

Biyo-kimyasal bir dilde kodlanmış, karmaşık ve belirli bilginin büyük miktarda oluşuna dayandığını gösterdi. Bilgiyi işleyen komutlar ve kodlar gibi bir bilgisayar sistemine benzer bir yapı. Moleküler makineler ve çoklu makine sistemleri. Dil, karmaşık ve belirli bilgi, programlama kodu ve makineler nereden gelir? Bunların sadece bir bilinen kaynağı vardır: zeka.

Yaratılış karşıtlarının  en iyi çabaları bile, bilgi sıralama sorununu çözmek için zeka gerektiği gerçeğinden kaçamazlar.

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vucutlarimiz Nasil Calisir ? Tesadüf Degil 6

Serimize devam ediyoruz. Önceki yazılarda görebileceğiniz uzere yazarımız Prof. Howards Glicksman kademe kademe hücresel islem …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir