Evrimin Devasa Sorunlarından Biri- Çok Hücreliliğin Kökeni

Yaşamın tarihi bence bilinmesi gerekli bir hakikattir. En azından bunun kısmi, yüzeysel de olsa bilinmesi ise, bir müslüman, hristiyan yada diğer inanlıların en ciddi sorumluluklarından biridir. Allah bir ayetinde ” Eğer Allahın insanların bir kısmını diğeri ile savması olmasaydı yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl sahibidir.” Bakara 251 buyurarak Allahın kulları vasıtasıyla (Bu Allahın kendi üzerine aldığı imtihan sistemi dolayısıyladır. Allah yarattığı bu beşeri sisteme direkt müdahalede bulunmamaktadır. Direkt müdahale etmesi demek imtihanın sırrının bozulması demek olacağından Allahın sünnetullahında belirlediği yasalara göre hareket etmek vardır) fesatlara müdahale ettiğini ve bu sebepten ötürüde kendine teslim olmuş kulların dönemin, lokasyonun vb. ihtiyaçlarını belirleyip ona göre kendi yolunda mücadele etmesini istemektedir. Bu sebepten ötürü her inanlının mutlak surette yaratılış ile alakalı bilgiye haiz olması şarttır. Bu sitedeki yazıların (sağlık vb popüler kültür alanında yazılmış az sayıdaki yazı hariç) maksadı da budur, yani bu konuda yaratılış görüşünü savunan kesime kaynak olabilmek veyahutta azda olsa katkı sağlayabilmektir.

İşte bugün yine değerli bir kaynaktan tesadüfleri ilah edinmiş materyalistlerin başını ciddi manada ağrıtan bir konu olan çok hücrelilerin kökeni ile alakalı bir yazıyı paylaşıyorum. Çeviriyi bir özet formatında yaptım. Yani kelimesi, kelimesine bir çeviriden ziyade geniş bir özet gibi oldu ancak anlamen yada manaen bir tasarrufum bulunmadı. Yer yer vurgularım ve kelime seçim, cümle kısaltma yada uzatma müdahalelerim oldu ancak dediğim gibi anlamen bir değişikliğe sebep olmadım, yinede şurada burada hata var dediğiniz yerler olursa lütfen bana ulaşın.

 

Kendilerine ilim verilenler ise: “Yazıklar olsun size, Allah’ın sevabı, iman eden ve salih amellerde bulunan kimse için daha hayırlıdır; buna da sabredenlerden başkası kavuşturulmaz” dediler. Kasas 80

 

Çok Hücrelilerin Kökeni

 

Kısa Önsöz; Yeryüzünde yaşam evrimsel zaman ölçeğine göre 3,8 milyar yıl kadar önce tek hücreli canlılar ile başladı. Yaklaşık 3,2 milyar yıl boyunca kendilerinden başka canlıların olmadığı bir dönem geçiren tek hücrelilerin ardından önce Ediacara[1] ismi verilen nispeten basit sayılan çok hücreliler ardından ise Kambriyen dönemi ile bugünkü canlılar kadar kompleks olan ve hatta çoğu bugünkü canlıların vücut şekli vb özellikler bağlamında atası olan canlılar ortaya çıkmıştır. Bu çıkışlar hep ani bir şekilde gerçekleşmiş ve sözde evrimsel tarihten görmeyi beklediğimiz yavaş yavaş küçük değişimler ile birbirinden evrilme izleri görülmemiştir. İşte çevirip yayınladığım bu yazı tek hücrelilerden çok hücreli yaşama geçiş ile alakalı tesadüflere tapanların nasıl çuvalladıklarından kısa bir şekilde bahsetmektedir. Çevirmen Önsözü

 

Evrimsel dogmanın kendi içinde organik olarak sahip olduğu büyük problemlerden bir tanesi tek hücreli yaşamın nasıl çok hücreli yaşama evrildiğidir. Evrimciler bu ciddi problemi çözmek için türlü türlü ve  oldukça tuhaf önermelerde bulunmaktadırlar ancak bunların hiçbiri bu konuyu çözmeye yaramamaktadır. Onların dünya görüşü ve hatta  inancı evrimin gerçekleşmesi üzerine kurulu olduğu için ne pahasına olursa olsun bunu açıklayabilecek bir mekanizma arayışına devam etmektedirler.

 

Seküler kitaplarda sunulan standart açıklama ilkel süngerlerin ilk çok hücreli hayatı temsil ettiği iddiasıdır.[2] Bunun tam olarak ne zaman olduğu ile ilgili evrimciler arasında bir konsensüs mevcut değildir. Astrobiology magazine bunun 600  milyon yıl kadar önce gerçekleştiğini iddia ederken[3] Nature dergisi bunun 2 milyar yıl kadar önce[4] gerçekleştiğini iddia etmektedir. Zaman konusundaki bu garip fikir ayrılıkları bir yana Nature dergisinde yayınlanan bir makale üzerinde konsensüs sağlanan tek hücrelilerinden çok hücrelilğe geçişe yönelik bir başkaldırı gibidir. Bu çalışmada yazarlar tek hücrelileri ve süngerleri inceledikten sonra şöyle bir yargıya varmışlardır ” Transkriptom benzerlikleri, gelişim ve davranışlar (ismi anılan iki canlı arasındaki) uzun süredir zikredilen çok hücreliler birbirlerinden ayırt edici özellikleri olmayan hala var olan koanositleri ve koanoflagelletleri andıran bir ortak atadan evrimleşmiştir fikrini desteklememektedir.[5] Diğer bir değişle çok hücreli canlılar evrimcilerin iddia ettiği gibi basit baloncuk tarzındaki hücrelerden evrimleşmemiştir.

 

 

Bu keşif evrimciler için çok sarsıntılı bir deprem manasına gelmektedir. Bundan önceki çok hücrelilerin evrimi iddiaları neredeyse tamamen bahsi geçen ”birbirlerinden ayırt edici özellikleri olmayan hücre topları” görüşünü içermekteydi. Bir makale bu bahsi geçen duruma yeme ve avcılık özelliklerinin neden olduğu birlikteliğin neden olduğu ve tek hücrelilerin çok hücrelilere nihayetinde evrildiğini önermektedir.[6] Bir başka makale ”Volvox” kolonisine dikkat çekmektedir, (Küre şeklinde bir biçime sahip biyolojik bir sınıf oluşturan bir koloni) bir kere koloni şeklindeki yaşam evrimleştiğinde bu aynı zamanda onun çok hücrelilere evriminin yolunu açacak bir koloni çıkacaktır.[7] Bir başka yazar grubu 2012 deki çalışmalarında 2019 yılında yapılan bu çalışmanın tamamen karşıtı bir iddiada bulunmaktadırlar ”Koanoflaggellalar hayvanlara en yakın tek hücreliler grubudur ve bunlar bir alt şube şeklinde oluşturma şekliyle çok hücreli formlara dönüşebilirler bu ihtimal benzer bir adımın hayvan çok hücreliliğinin kökeni konusundaki potansiyel ihtimalleri arttırmaktadır.”[8] Bunun çok hücrelilerin evrimi için bir öncü olduğu hususu ve tek hücreli sünger ataların çok hücreli yaşam için uygun adaylar olabileceği önerilmektedir.

 

 

Bir Öyle Bir Böyle

 

Bahsi geçen Nature dergisindeki makalenin sahipleri çok hücrelilik konusunda kolonyal yaklaşımları reddetmektedir. Bunun yerine onlar bütünüyle farklı bir öneride bulunmaktadırlar ”Bir alternatif olarak bunun yerine biz çok hücreli atasal hücrelerde bir geçişi sağlayabilecek tarzda davranışlar sergileyen kök hücreleri öneriyoruz.”[9] (Tam cümle böyle değil ancak anlam bu…yazının başında dediğim gibi bu yazı motomot çeviriden ziyade bir özet formatında hazırlanmıştır ÇN) Bu araştırmacılar diğer bir ifade ile çok hücrelilerin hücre topları olarak adlandırılan canlı gruplarından evrilmediğini önermektedirler. Bunun yerine onların kök hücre benzeri ”Transdiferansiyon”[10] kabiliyetine sahip hücreler tarafından meydana getirildiğini savunmaktadırlar. Bu son derece radikal bir iddiadır ve tüm evrimsel paradigmayı başaşağı döndürebilir.

 

Durum artık daha kötü. Bu durum evrimsel dogmanın tarihini tekrar yazmak bir yana, büyüklük, hacim sıralaması yoluyla çok hücreli elde etme ihtimallerini zorlaştırmaktadır. Bu durumu anlayabilmek için öncelikle kök hücreleri anlamalıyız.

 

Kök Hücrelerin Kompleks Dünyaları

 

Kök hücreler medikal özellikleri nedeniyle çok iyi bilinmektedirler. Onlar farklı yapıda ki hücrelerin görevlerini devralacak bir şekilde özelleşebilirler. Ağırlıklı olarak tamir mekanizmaları onların asli çalışma alanları olarak görülebilir. Farklı yapılara dönüşmedikleri ve dönüşmeye hazır bekledikleri sürece onlar farklı organ ve yapıların tamiratında kullanılabilir. Bunlar arasında, kemikler, kaslar, beyin dokusu ve beynin kendisi de vardır. Bilim adamları bu hücrelerin tamir yeteneklerini aktif olarak kullanmaktadırlar. Ayrıca kök hücreler hali hazırda lösemi gibi durumlardan muzdarip hastalar için  kemik iliği nakillerinde tedavi maksatlı olarak kullanılmaktadır.

 

Bir fabrikada çalışan binlerce görev yeri belli olan personele ek olarak görev yeri belli olmayan ancak herhangi bir nedenden ötürü eksiklik yaşayan bölümlere bakan 100 personel düşünün. Bunlar öyle pesoneller ki nerede eksik olursa oraya yetişebilmektedirler. Söz gelimi kazan dairesinde sıkıntı var, bu personeller orayada bakabilirler. Yada muhasebe de ihtiyaç hasıl oldu, bu personeller oraya da yetişebilir. Aklınıza gelebilecek her bölümde çalışabilecek işçileriniz olsaydı ne hissederdiniz ? Bu tarz personelleri tüm dünyayıda seferber etseniz yetiştiremezsiniz. Her kişinin bir uzmanlık alanı vardır çok daha çalışkan ve zeki bireylerin iki uzmanlık alanı olduğunu varsayalım. Yinede onlarca birim boş kalacaktır. Açıktır ki vücudumuz içerisinde sağlanan bu düzen gelişigüzel sağlanabilecek bir şey değildir. Bir kere vücut bu tarz hücreleri yapmayı nereden öğrenci velev ki öğrendi bunlar bu yetenekleri nasıl kazandı ? hiçbir iradeye ve entellektüelliğe sahip olmayan vücut hücreleri açıktır ki kendilerinde yaratılan sistemler neticesinde bu hücreleri üretebilmektedir. Yüce Allah bu derece kompleks bir yaratışla görmek isteyen gözler için kendisini bir kez daha göstermektedir.

 

Kök hücrelerin tek bir hücreden bir organ yada dokuyu inşaa edebildikleri ispatlanmıştır.[11][12] Bu durum farklılaşma olarak adlandırılmaktadır. Bu farklılaşmanın mekanizması henüz tespit edilememiştir, en azından vücut içi faaliyetler için bu böyledir. Bilim adamları kök hücreleri laboratuar ortamında farklılaştırabilmektedir ancak yinede bu farklılaşmanın mekanizmasını tam olarak anlayabilmiş değillerdir.[13] Kök hücrelerin devasa karmaşık, görkemli yapıları nedeniyle en azından kısmen durum budur. Bir çalışma kök hücrelerdeki veri aktarımını açıklamaktadır ” Kök hücrelerdeki hassas ve iyi regüle edilmiş gen ekspresyonu ve onların hücreler içerisindeki önemi kök hücrelerin sessizliği onların kendini yenilemesi ve soyunu farklılaştırabilmesi açısından son derece önemlidir. Ekspere edilmiş genlerin spesifik konumlanmaları ve epigenetik konfigürasyonlar yatmaktadır fonksiyonların ayrımların kompleks organlar arasındaki farklı hücreler arasında, bunlara kök hücreler ve hücresel oyuk (Niche) birleşimleri dahildir.[14] Buda kök hücrelerin hem genomik hem epigenetik faktörler vasıtasıyla planlandığı şekilde faaliyetlerini sürdürebilmesi maksadıyla oldukça iyi bir şekilde regüle edilmesi gerekliliğini göstermektedir.

 

Kök hücreler ile alakalı bu hayret verici arka plan bilgilerinden sonra evrimcilerin önerilerini ve fantezilerini tekrar bir düşünün. Onlar normal hücre gruplarının yerine farklılaşmış hücre gruplarının en nihayetinde çok hücreliliğe doğru evrimleştiğini ve bununda oldukça özelleşmiş kök hücrelerin marifetiyle gerçekleştiğini iddia etmektedirler. Kök hücreler birbirinden değişik hücrelere farklılaşabilirken evrimciler bu kök hücrelerin farklı hücre tipleri inşaa edebileceğini ve böylelikle çok hücrelilere evrimleşebileceğini düşünmektedirler. ( Buradaki nüansa dikkat etmeliyiz, Yazar kök hücrelerin farklı hücre tiplerinin yapılarına bürünebildiği gerçeğini verdikten sonra evrimcilerin onların bu özellikleri yerine kök hücrelerin bambaşka hücreler inşaa ettiğine inandıklarını göstermektedir. İkisi arasında ki fark ise açıktır. Birincisi kök hücrenin taklit, başkalaşma kabiliyeti iken ikincisi kök hücrenin bambaşka hücre tipleri yani doğada o anda olmayan hücre tiplerini inşaa ettiğini iddia etmektedir. Bu ikincisi gözlemlenmiş bir gerçek değil ancak bir inançtan ibarettir.ÇN)

 

Evrimci Dogma İçin Yıkım

 

Bu önerme pek çok sorunun yükselmesine neden olmaktadır. Organizmalar farklılaştırma yeteneğini nasıl kazandılar ? Yapabiliyor olsalar dahi bu nasıl bir seçilim avantajı sundu, yada neden yaptılar ? Bunlar evrimcilerin cevap vermekte zorlandığı sorulardır. Kök hücrelerin kökenleri evrimciler için gizemdir. Onlar bunu açıklamak için pek çok farklı hipotez ortaya atmışlardır, bunların arasında hücredeki iş gücü bakım birliğinin çok hücreliliğe geçiş aşamasında kök hücrelerin oluşumuna neden olduğu görüşü de mevcuttur.[15] Bununla birlikte 2019 da yazılan makalenin sahipleri bu görüşü reddetmektedir. Onların görüşüne göre halihazırda çok hücreli kabul edilebilecek flagellum ( kamçı, bazı bakterilerin sıvı ortamlarda hareket etmelerini sağlayacak kamçı) sahibi tek hücreliler kök hücrelerinde ilk kez geliştiği canlılardır ve bu canlılar tüm hayatın ortak atasıdır.[16]

 

Evrimciler çok hücreliliğin kökeni konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaya devam ederken şimdi yeni durumda neredeyse ellerinde hiçbir şey yok diyebiliriz. İşler onlar için her geçen gün daha kötüye gidiyor çünkü çok hücreliliğin kökenini açıklamak için kök hücrelerin kökenini ortaya atma durumu da hali hazırda çökmüş görünüyor. Bu sorunların birleşimi ve  yeni araştırmalar çok hücreliliğin kökeni için kök hücrelerin kökeninin ortaya atılmasının artık kabul edilebilecek bir argüman olmadığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır, yani camdan kale yıkılmış görünüyor.

[1] Ediacara ve Kambriyen dönemi canlıları ile alakalı daha fazla bilgi için kütfen bknz. https://bilimvemedeniyet.com/yasamin-gercek-tarihi-evrim-mi-yaratilis-mi-fosiller-yaratilisi-gosteriyor-4/

[2] http://planet.botany.uwc.ac.za/nisl/Biodiversity/part1_13.htm. Erişim tarihi; 07/01/2021

[3] https://www.astrobio.net/origin-and-evolution-of-life/multicellular-life-evolve/. Erişim Tarihi; 07/01/2021

[4] https://www.nature.com/articles/nature09166. Erişim tarihi; 07/01/2021

[5] http://virtuallaboratory.colorado.edu/DEVO@CU/papers/1b-Boraas1998_Article_PhagotrophyByAFlagellateSelect.pdf.

[6] http://virtuallaboratory.colorado.edu/DEVO@CU/papers/1b-Boraas1998_Article_PhagotrophyByAFlagellateSelect.pdf.

[7] http://www2.unb.ca/vip/papers/JTB.pdf.

[8] https://www.pnas.org/content/pnas/109/5/1595.full.pdf.

[9] Sogabe et al, 2019.

 

[10] Bir dokuya ait kök hücrenin uygun koşullar altında farklı dokulara ait hücrelere dönüşebilmesini ifade eden bir kavramdır.

[11] Karim Si-Tayeb et al. “Highly efficient generation of human hepatocyte-like cells from induced pluripotent stem cells.” Hepatology 51, no. 1 (2010): 297–305. https://aasldpubs.onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1002/hep.23354.

 

 

[12] Jason R. Spence. “Directed differentiation of human pluripotent stem cells into intestinal tissue in vitro.” Nature 470, no.7332 (2011): 105–109. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3033971/.

 

[13] Charles N. David. “Interstitial stem cells in Hydra: multipotency and decision making.” The International Journal of Developmental Biology 56 (2012): 489–497. http://www.ijdb.ehu.es/web/paper.php?doi=113476cd.

 

[14] Nicholas Heitman, Nivedita Saxena and Michael Rendl. “Advancing insights into stem cell niche complexities with next-generation technologies.” Current Opinion in Cell Biology 55 (2018): 87–95. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/30031324.

 

[15] Noriko Funayama. “The stem cell system in demosponges: Insights into the origin of somatic stem cells.” Development Growth and Differentiation 52, (2010): 1– https://onlinelibrary.wiley.com/doi/pdf/10.1111/j.1440-169X.2009.01162.x.

 

[16] Noriko Funayama. “The stem cell system in demosponges: suggested involvement of two types of cells: archeocytes (active stem cells) and choanocytes (food-entrapping flagellated cells)” Development genes and evolution 223, no. 1–2 (2013): 23-38. https://www.researchgate.net/profile/Noriko_Funayama/publication/232230287_The_stem_cell_system_in_demosponges_Suggested_involvement_of_two_types_of_cells_Archeocytes_active_stem_cells_and_choanocytes_food-entrapping_flagellated_cells/links/00b4952d7be4c1dd31000000/The-stem-cell-system-in-demosponges-Suggested-involvement-of-two-types-of-cells-Archeocytes-active-stem-cells-and-choanocytes-food-entrapping-flagellated-cells.pdf.

 

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Vucutlarimiz Nasil Calisir- Tesadüf Degil 7

Prof. Howard Glicksmanin serisini çevirmeye devam ediyoruz. Serinin her biri vucutlarimiz ile alakalı olduğu icin …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir