Site Yazarı Önsözü
Bu yazı ünlü moleküler biyolog Prof. Jonathan Wells’in Evolution News web sitesinde yazdığı yazının çevirimidir. Hoş o yazıda yine kendi yayınlarından birinin bir bölümünün oraya kopya edilmesidir ama günün sonunda bu yazının oraya özel olarak mı yazıldığından ziyade ne kadar bilgi içerdiği önemlidir ve yazı gerçekten pek çoklarının kuru seküler imanını sarsacak bilgiler içermektedir. Bu yazıyı moleküler filogeni yani canlıları moleküler benzerliklerine göre evrimsel patikaya sokmaya çalışan seküler hikayeleri anlayabilmek için bir giriş yazısı gibi okuyun. Daha fazlası için bağlantısını eklediğim siteden daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Yıllarca ve hatta hala evrimin olmazsa olmazı olarak anlatılan, canlıların benzerliği ile alakalı ne kadar bilgilisiniz ? Canlıların aslında seküler hikayelerin ve varsayımların tersine birbirlerinden çok farklı olduklarını biliyormuydunuz ? Biyoloji öğrencileri ve hatta biyoloji üzerine teknik yazılar yazanların dahi pek çoklarının bilmediği bir hakikat Prof. Wells tarafından dile getiriliyor. Eğer sizin tesadüfi evrim fikirleriniz ve evrim ağacınız gerçek ise o halde bu gerçekten bir ağaç gibi olmalıdır ve gerçekten dış görünüşleri benzer olan canlıların DNA ve protein sıralamaları da benzer olmalıdır. Peki böyle şeyler mi görüyoruz ? Kesinlikle hayır, DNA ve protein sıralamaları tesadüf görüşünü salt bir inanca çevirmektedir.
Evrimin Temel Problemleri- Moleküler Filogeni
Filogeni kelimesi pratikte bir canlının evrimsel tarihine vurgu yapmaktadır.[1] Bu tanım Alman Darwinist biyolog Ernst Haeckel tarafından ”Türlerin Kökeni” kitabı yayınlandıktan yıllar sonra üretilmiştir. Evrimci biyologlar fosil kayıtlarını temel alarak bir filogeni (Türlerin birbirlerine yakınlıklarının ölçülmesi, evrimsel tarihinin ortaya çıkarılması için kullanılan bir terimdir filogeni-Site Yazarı) ortaya atmakta, önermektedirler ancak hem fosil kayıtları hemde Homoloji ayağında bizlerinde görebildiği gibi problemler mevcuttur. Modern moleküler biyolojinin yükselişi ile daha fazla sayıda moleküler biyolog, DNA ve protein sıralamalarını temel alarak filogeni yapmayı sevmiş durumdalar.
Proteinler bir alt birim olan amino asitlerin bir bileşimi iken DNA yine bir alt birim olan nükleotitlerin birleşiminden iştigaldir. Farklı türler çok az farklılık gösteren benzer DNA ve protein dizilimleri içerebilmektedirler. Eğer 3 farklı tür benzer bir DNA içeriyor iseler, A türü B türüne C türünden daha yakındır. Bir evrim biyoloğu bu sıralama sonucu A nın B’ye C’den daha yakın olduğu sonucuna varacaktır.
Canlıların moleküler olarak karşılaştırılması için canlılığın bilgi kısmını ve onun yine nokta doğruluklarla ölçümlenmiş ürünü olan sırasıyla DNA ve proteinlere bakılmaktadır. Evrimci biyologlar moleküler biyoloji ilk kez duyulduğunda büyük bir heyecanla fosil kayıtlarından elde edemedikleri seküler evrim kanıtlarını moleküler alanda elde edebilecekleri hissine kapıldılar. Ancak bu umutları kısa sürede suya düştü ancak o dönemlerde zamanla bilgimiz arttıkça taşların yerine oturacağı ve kendi inançlarına uygun bir moleküler filogeni çıkartabileceklerini düşündüler. Ancak her yeni keşif bu umudu daha da köreltti, ancak bu can sıkıcı keşiflerden kimseye bahsetmeye gerek yoktu tabiki! Eğitimlerinden sonra binlerce öğrenciyi yetişterecek yeni öğretmenler haline gelecek Okullardaki öğrencilere neden bunları anlatmalıydılar ki zaten. Onlar için daha en başından sıkı sıkıya kabul ettikleri bir inanç zaten mevcuttu ve bu can sıkıcı gerçeği kenara koyabilirlerdi. Öyle de yaptılar.Canlılığın moleküler dünyasında birbirlerinden oldukça farklı canlılar birbirlerine son derece yakın çıkabilmekte ve birbirlerine son derece uzak olan canlılar yakın çıkabilmektedir.
Darwinci evrim görüşü canlılığın ihtişamını açıklayamamakta tesadüfleri ilha görenleri entellektüel açıdan zayıf bırakmaktadır.
İlgili Kelimesinin Tanımı
Bu noktada alakalı ve ilişkili olarak kullanılan tanımlamalar oldukça muğlak kalmaktadır. Bir anlamda alakalı kelimesi geneloji[2] işaret etmektedir, Charles Darwin dedesi Erasmus Darwine ünlü kızıl derili lideri Geronimodan daha yakındır. Diğer anlamda benzerliğe atıf yapılmaktadır. Demir elementi alüminyuma daffodil çiçeğine nazaran daha yakındır. Filogenetik çıkarımlar moleküler açıdan alakalı olmayı (ikinci örnekteki alakalılık) geneloji açısından (birinci örnekteki alakalılık) alakalı olma ile eşdeğer kabul etmektedirler. Bu önerme ortak ata iddiasının doğru olduğu varsayılarak üretilmiştir. (Yazar birbirlerinden oldukça farklı bile olsalar belli ön kabuller ile doğru olarak kabul edilmiş sıralama sisteminden bahsetmektedir. Site yazarı)
Moleküler karşılaştırmalar yakınlık, birbirlerine yakın olma gibi nedenlerle ciddi sorunlarla karşılaşmaktadır. Yaşayan şeylerin DNA sıralamaları tipik olarak tekrarlayan ve silinen öğeler taşımaktadır ve buda sıklıkla onların nerede sıralanacaklarını belirsizleştirmektedir. Eğer iki sekans-sıralama birbirlerine tek yönden daha fazla benzerliğe sahipler ise Böyle bir durumda herhangi bir karşılaştırma ağırlıklı olarak araştırmacının neyi seçeceğine bağlı olacaktır. Moleküler filogenide ne zaman daha çok sayıda sekans karşılaştırılmaya başlanırsa o zaman problemler gitgide daha da kötü olmaktadır.
Evrimin Hayat Ağacı
Darwin yaşayan canlıların tarihinin büyük hayat ağacı olarak resmedilebileceğini düşünüyordu. Ortak atalar bu ağacın gövdesini yeni modern türler ise şubelerini oluşturmaktaydı.[3] Eğer hayatın tarihi ağac benzeri bir şey ise birileri bunun bir noktada birleşeceğini umabilirler ve daha fazla veri elde edildiğinde bu fikrin uygunluk derecesi artacaktır. Ancak en başından beri moleküler filogenetikçiler ağac üzerinde ki farklı yakınlıklar ve farklı DNA sıralamaları nedeniyle büyük sorunlar yaşamaktadırlar.
Daha fazla bilgi edinildiğinde herşey sadece daha kötü oldu ve problem sadece çok büyüdü. 2005’te 3 biyolog 17 farklı canlı türünden elde ettikleri 50 farklı DNA sıralama raporlarını analiz ettiler ve şöyle bir sonuca vardılar;
”Kesin bir gerçeklik ile farklı filogenetik analizler ile oldukça çelişkili çıkarımlar yapılabilir.”[4]
2012’de dört evrimci biyolog çalışmalarının ardından durumu şu şekilde rapor etmiştir;
” Filogeniler arasında uyuşmazlık türemiş durumda…Farklı alt kümelerin moleküler sıralamaları arasında uyuşmazlık yaygın hale gelmiştir”[5]
Yani ortak atadan türeme iddiaları bir varsayım olarak kalmıştır. Bu iddia homoloji tarafından değil döngüsel akıl yürütme nedeni ile ayakta kalmaktadır. Fosil kayıtları da hala ( Darwinin de bildiği üzere) bir problem olarak kalmaya devam etmiştir. Ortak ata iddiası moleküler filogeninin istikrarsız keşifleri ile savunulamaz.
[1] Merriam-Webster’s definition of “phylogeny,” https://www.merriam-webster.com/dictionary/phylogeny (accessed August 23, 2020).
[2] https://www.fibiler.com/Geneoloji-%28Jeneoloji%29_Kavram_16347
[3] http://darwin-online.org.uk/content/frameset?pageseq=148&itemID=F373&viewtype=side
[4] Antonis Rokas, Dirk Krüger, and Sean B. Carroll, “Animal evolution and the molecular signature of radiations compressed in time,” Science 310 (2005), 1933-1938.
[5] Liliana Dávalos, Andrea Cirranello, Jonathan Geisler, and Nancy Simmons, “Understanding phylogenetic incongruence: Lessons from phyllostomid bats,” Biological Reviews of the Cambridge Philosophical Society 87 (2012), 991-1024.