İndirgenemez Kompleksliğe Yönelik Bir Eleştiri Hakkında

İndirgenemez komplekslik terimi biyokimya profesörü Michael j. Behenin ”Darwinin Kara Kutusu” kitabıyla beraber son 10 yıldır epeyce popüler oldu

Behe kitabında indirgenemez kompleksliği oldukça eğlenceli bir şekilde anlatıyor ve araştırmaları sonucu indirgenemez kompleks olduğunu düşündüğü 5 yapıyı aktarıyor dahasında bu yapıların neden indirgenemez ölçüde karmaşık olduğunu ve neden darwinci evrim için yıkıcı bir durum olduğunu iletiyordu..

beklendiği gibi kitabı dünyada bir hayli popüler oldu, darwinciler için ise sıkıntı darwinciler bu beklenmedik cansıkıcı duruma adamakllı karşı durmak yerine konuyu örtbas etmeye gayret gösterdiler bir sürü şey yazıldı çizildi bazıları behe nin söylemediği şeyleri ona atfederek durumu kurtarmaya çalıştı (bknz kenneth miller ileride değineceğim)ama yinede o kadar sıkı konsantrasyona ve diğer çabalara rağmen hiçbir darwinist beheye adam gibi bir cvp veremedi cevap verememelerinin nedeni kanıtın gücüydü

Bu girişi yazacağım yazıyla alakalı bir ön bilginiz olması açısından yazdım, bir süredir sanal ortamda çeşitli web sitelerinde indirgenemez komplekslikle alakalı bir yazı görüyorum yazı bence bir yanılgı topağı ve konuyu bilmeyen insanların konu hakkındaki düşüncelerini kanıt neyi gösterirse göstersin kendi düşüncesinin doğru olduğuna inandırmaya çalışan bir yazı ilk zamanlar çok takmadım ama daha sonra bir çok web blogda görünce yazının yüzeysel bir incelemesini yapmanın mantıklı bir durum olacağına karar verdim yazının yazılış amacı budur….

yazı orjinal link: http://bilimfelsefedin.blogspot.com/2006/01/u-mehur-indirgenemez-komplekslik.html

yazı biraz felsefe ile başlıyor İndirgenemez komplekslik tanımının doğru olmasının Akıllı Tasarımı doğrulamayacağı iddia ediliyor bu iddia tamamen yanlış ama bende üzerinde çok durmayacağım

Indirgenemez komplekslik kavraminin mucidi olan Michael J. Behe

Aslında çok gerekli değil ama belirtmeden geçmeyelim İndirgenemez komplekslik tanımının mucidi behe değildir bu tanım çok daha öncelerde kullanılmış olan bir deyimdir, hem bu bilgiyi ilk kimin kullanıldığını bulmanız hemde bu inanılmaz moleküler makinalara bir göz atmanız için ben kitabın linkini vereyim http://kurandaceliskiyoktur.com/2008/03/21/darwinin-kara-kutusu-kitabinin-tam-metni/ (ama yinede kitabın orjinalini alın ve arşivinize katın)

Behe yasamin tasarlanmis olmasi gerektigi sonucuna su mantiksal düzen içinde ulasiyor. Tanim geregi, indirgenemez kompleks bir sistemin bir parçasi eksik öncüsünün islevsiz olmasi gerekiyor. Böylece dogal seçilimde islevsiz bir yapinin seçilmis olamayacagi ve böylece indirgenemez kompleks yapinin bir bütün olarak tasarlanmis olmasi gerektigi sonucuna varliyor. Ama gerçekte durum böyle degil. Ilk olarak öncü bir sistemin daha az parçadan olusmasi gibi bir zorunluluk yokur, yani daha fazla parçadan da olusuyor olabilir. Ikinci olarak öncü sistem farkli bir görevi yapiyor olabilir, yani öncü sistemin tanimdaki gibi islevsiz olmasi sarti yoktur. Öncü sistem farkli bir fonksiyonu gerçeklestiriyor olabilir. Görüldügü gibi Behe’nin kurmus oldugu mantiksal düzende belirgin bir sorun var. Behe’nin indirgenemez komplekslik tanimina uygun yapilar olabilir” ama bu onlarin evrimlesmis olamayacagi anlamina gelmez.

yukarıdaki alıntıda behe’nin indirgenemez kompleks sistemlerde kullanılan parçaların öncülerinin işlevsiz olduğunu belirttiği iddia ediliyor asla, tam aksine behe böyle bir şey söylemiyor, hatta tam aksine kitabın 2.baskısında ken miller ın kendi tanımını haksız bir biçimde değiştirdiğini vurguluyor bunu kitaptan bir alıntı izah edelim;

Miller eksiltilemez karmaşıklığı ,sistemin parçalarından hiçbirinin kendi başına bir işlevi olmadığını söyleyerek yeniden tanımlıyor wall street journal gazetesinin köşe yazarı sharon beagley ”evolution critics come under fire flaws in intelligent design ” başlığını taşıyan bir öyküde millerın görüşünü aktarır (tüm tanımdan sadece ilgili olduğumuz kısmı aktarıyorum)

”Dahada ötesi karmaşık yapıların ayrı parçalarının kendi başlarına bir işe yaramadığı düşünülüyordu ”

bir kaç cümle kurduktan sopnra behe;miller da pennock gibi akıllı tasarım argümanını retorik kaygılarla olabildiğince kırılgan hale getirmeye çalışıyordu eksiltilemez karmaşık yapıların ayrı ayrı işe yaramamaları için herhangi bir neden yoktu ve ben böyle bir şey yazmadım” (behenin neredeyse iki sayfa ayırdığı bu uydurma yı ben belli yerlerden keserek bütünleştirdim, bu arada behenin gerçekten böyle düşündüğüne ikna olabiliriz çünkü kitabın başında dawkins ve francis hitching arasında geçen bir tartışmada retinanın kendi başına ışığı algılayabileceğini söylyerek konuyu kendi açısından yorumluyordu, retinanın ışığı algılayabileceğini ancak organizasyonun bir zeka girmeden oluşamayacağınıda söylüyordu) alıntı kaynak: Darwinin kara kutusu kesit yayıncılık s.298-300

Aslında tamamen yanlış bir temel ile harçlanan bir eleştiri yazısını eleştirmek vakit kaybı gibi görünüyor ki bende bu yazıyı ilk gördüğümde öyle demiştim ama yinede bir web sitesinden binlerce insanan ulaştığı için yazının tamamını eleştireceğim…. devam edecek

eklenti;Yazının belli yerleri Da vinci nin uyarısı ile silinmiştir bu kısımlarda çeviri hatası olduğunu söylediği için bende o kısımları sildim, bununla beraber geri kalan bölümdede belli yerleri yeniden düzenledim eski versiyonda yapmaya çalıştığım şeyi tam olarak yapamadığımı düşündüğüm için bu güncellemeleri yaptım

Paylaş:

Yazar: MuratS

Gezgin, Allah aşığı, varlık bilim genel ilgi alanı- Bilim Yazarı

İlgini Çekebilir

Yüce Allahi Eklemlerinizde Gorebilmek- Eklem Sivisi Bir Yaratilis Kaniti

  Sahip oldugunuz seyler hakkında dusunurmusunuz hiç ? Arabanız, eviniz, makaminiz, isiniz vb. Insan nefsi …

4 yorum

  1. Selam murats,

    Bahsettiğin yazı benim yaklaşık 2.5 yıl önce yayımladığım bir yazım. Yazının orijinal linki: Şu meşhur ‘indirgenemez komplekslik’

    Siteye erişim engellendiği için giremeyenler olabilir. Giremeyenler buradan veya buradan da ulaşabilirler yazıma.

    Senin linkini verdiğin blogun benimle bir ilgisi yok.

  2. Tekrar selam murats,

    Yazında şöyle demişsin: “yukarıda orjinal yazıdan yaptığım alıntı onların iddiasına göre Michael j Beheden yapılmıştır ki bu maalesef tamamıyla uydurmadır özellikle büyük harfle işaretlediğim kelime behenin ağzından çıkmamıştır bazıları bu durumu önemsiz görmek isteyebilir fakat bu gerçekten çok önemlidir çünkü bazı insanlar yukarıdaki tanıma vurgu yaparak Akıllı tasarımda köklü yanlışlıklar olduğunu iddia etmektedir doğru tanımı direkt kaynaktan ben vereyim isterseniz”

    Yani diyorsun ki Behe “sonlanacak” değil “azalacak” demiş. Benim yaptığım çeviriyi de nasıl oluyorsan Ken Miller’a bağlamışsın. Halbuki benim yazımda Behe’nin kitabından orijinal alıntı vardı. Yani İngilizcesi. Kitabında Behe şöyle diyor: “By irreducibly complex I mean a single system composed of several well-matched, interacting parts that contribute to the basic function, wherein the removal of any one of the parts causes the system to effectively cease functioning. (M. Behe, Darwin’s Black Box, s. 39)”

    Eğer “cease” kelimesinin anlamına bakacak olursan da Kesit Yayıncılığın çevirisinin değil benim çevirimin doğru olduğunu görürsün. “Cease” kelimesi durmak, kesilmek, bitmek, sona ermek anlamındadır.

    Yani Behe’nin söylemediği birşeyi ona yüklemek gibi birşey yapıldığı yok. Tam tersine kitabın Türkçe’sindeki bir yanlışı gayet güzel bir şekilde ortaya koymuş olduk. Çeviriyi yapanlar “işlevin önemli derecede azalması” gibi birşeyi nereden çıkarmış çok merak ettim.

    Başka bir konuya gelelim: “yazı biraz felsefe ile başlıyor İndirgenemez komplekslik tanımının doğru olmasının Akıllı Tasarımı doğrulamayacağı iddia ediliyor bu iddia tamamen yanlış ama bende üzerinde çok durmayacağım”

    Hermann J. Muller’in 1918 yılında yazdığı “Genetic Variablity, Twin Hybrids and Constant Hybrids, in a Case of Balanced Lethal Factors” (Genetics, Vol 3, No 5, Eylül 1918, s. 422-499) başlıklı makalesinde değindiği gibi indirgenemez karmaşıklık (İK), doğal seleksiyon ve mustasyonlara dayalı evrimde olması beklenen birşeydir. Behe’nin tanımladığı gibi İK yapıların oluşması için dışardan akıllı birşeyin müdahelesine gerek yok. Evrimsel süreçte bu özellikteki yapılar zaten kendiliğinden oluşacaktır. Muller bunu 1918 yılında ortaya koymuş.

    Yani Behe’nin tanımladığı şekilde İK yapılar kesinlikle akıllı tasarımı kanıtlamaz. Akıllı tasarım için delil olabilir ama aynı zamanda evrim için de delildir çünkü temeli doğal seçilim ve mutasyonlara dayalı evrimde Behe’nin İK tanımına uygun yapıların oluşması beklenir. 90 yıl önce yani 1918’de bu öngörü zaten bilim dünyasına sunulmuştu. Onun için İK yapılar akıllı tasarım için delil olabileceği gibi aynı zamanda doğal seçilim ve rastgele mutasyonlara dayalı evrim için de delildir.

    Bir de şöyle demişsin: “ne iyi etmişimde size yukarıda doğru bilgiyi vermişim değilmi yoksa belki sizde bu yazıya bi yerlerde rast gelip ‘yaa hakkaten daha kafadan yanılıo abi bu adam’ diyebilirdiniz”

    Burada da “sonlanma-azalma” konusundaki hatanı en başta gösterdiğimi düşününce ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Şimdi senin “yaa hakkaten daha kafadan yanılıo abi bu adam” demen gerekiyor sanırım. Çünkü Behe gerçekten benim dediği şeyi söylüyor. Behe’nin tanımına göre İK yapıda herhangi bir parça çıktığında işlev tamamen sona erer. Behe kitabında böyle söylüyor, bunu ben uydurmuyorum.

  3. Selam Da vinci hoşgeldin

    //Senin linkini verdiğin blogun benimle bir ilgisi yok//

    linkini verdiğim bloğun seninle ilgisi olduğunu kastetmedim zaten

    //Benim yaptığım çeviriyi de nasıl oluyorsan Ken Miller’a bağlamışsın//

    aslında benim ken millera bağlamaya çalıştığım konu öncü parçaların işlevsiz olması ile alakalıydı ama düşündüklerimi cümlelere sağlıklı olarak dökememişim, dahasında senin çevirini referans alıp yazıyı değiştirdim zaten

    İK yapıların akıllı tasarımı kanıtlamayacağını ama destekleyeceğini söylemişsin prensipte bir itirazım yok söylediklerine fakat şöyle bir durum var, İK sistemlerinden hangi sistemi ele alırsan al doğru dürüst bir ara aşama oluşturamıyorsun mesela kan pıhtılaşmasında pıhtı oluşumundaki hassaslığı düşün söz gelimi trombin prokonvertini yanlış zamanda keserse hayvan kaskatı kesilir yada bağışıklık sisteminde ki interleukin proteinini düşün o kadar zahmetli işlemlere rağmen eğer interleukin mesajı doğru yere veremezse B hücresi büyüyemez, buraya kadar yazdıklarımda sadece mike behe odaklı düşündüğümü zannedebilirsin sadece onunla sınırlı değil bu gibi örnekler mesela bi amfibi yumurtalarını düşün birde sürüngen yumurtalarını, amniotik yumurtanın kökenine dair ben adam akıllı bir formül düşünemiyorum hikayeler uydurulabilir ama mantık daha önemlidir bu gibi örneklerle vermek istediğim mesaj tasarımı kesinlemesede neredeyse tasarımlanmıştır denilebilinmesidir

    //Muller bunu 1918 yılında ortaya koymuş.//

    kalıtımın bile daha adam akıllı bilinmediği bir dönemle bu moleküler sistemlerin bile tam olarak anlaşılamadığı bir dönemi karıştırmamalısın bence

    uyarın ve yorumun için teşekkürler bu çeviri mevzuunda ki sorun bence şu, bu yayınevleri bu işlerle hiç ilgilenmemiş adamları bu kitapların çevirilerinde kullanıyor bu amcamlarda konulardan bihaber oldukları için adam akıllı bir çeviri yapamıolar

  4. Hoşbulduk murats,

    Şöyle demişsin: “İK yapıların akıllı tasarımı kanıtlamayacağını ama destekleyeceğini söylemişsin prensipte bir itirazım yok söylediklerine”

    Destekler dedim çünkü AT’cılar AT varsa İK yapılar olmalıdır diyorlar. İK yapılar vardır. Bu nedenle bunların varlığı AT’yi destekler. Ama aynı zamanda doğal seçilim ve rastgele mutasyonlar sonucunda da İK yapılar oluşabilir. Hatta nasıl oluşabilecekleri Kenneth Miller ve başka bilimciler tarafından gösterilmiştir. Mesela Mike Gene de bunu kabul eder. Prensip olarak Behe’nin tanımladığı şekilde İK olan yapıların co-option ile evrimleşebileceğinin prensip olarak kanıtlandığını Mike Gene kabul etmektedir. Yani İK yapıların olması tasarımın olduğunu kanıtlar gibi birşey söylemek mümkün değildir. Elbette mevcut tüm İK yapıların nasıl evrimleşebileceğini bugün için ortaya koymak mümkün değildir. Henüz yapısı ve içeriği doğru düzgün bilinmeyen birçok yapı varken bunların nasıl evrimleşmiş olabilecekleriyle ilgili detaylı açıklamalar istemek ve cevap alamayınca da bunu AT’nin zaferi olarak değerlendirmek pek dürüstçe bir yaklaşım değildir. Bu god of the gaps argümanınından başka birşey değildir. Bak adamlar bunu bilmiyor, açıklayamıyor o zaman AT doğru demek çocukça bir yaklaşım olacaktır.

    “uyarın ve yorumun için teşekkürler bu çeviri mevzuunda ki sorun bence şu, bu yayınevleri bu işlerle hiç ilgilenmemiş adamları bu kitapların çevirilerinde kullanıyor bu amcamlarda konulardan bihaber oldukları için adam akıllı bir çeviri yapamıolar”

    Genel olarak bu yorum doğru. Bu kitabı bir bilimcinin çevirmesi gerekir normalde. Özellikle de biyokimya konusunda eğitim almış birisinin.

    Ama yine de benim gösterdiğim hata çok da bununla ilgili değil. Ortada açık bir yanlış var. Bu hatanın bilimle veya konuyla ilgisizlikle pek ilgisi olmadığı kanısındayım.

Adsız için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir